Merhabalar. Arayı biraz açtık kusura bakmayın, motivasyonumu düşürdüğüm bir dönem geçirdim ama toparladım şükürler olsun ki. Sizden ricam oy vermeyi ve satırlara yorumlarınızı bırakmanız, asıl motivasyonum sizsiniz çünkü. Keyifle okuyun^^
Kayahan - Emri Olur
12.BÖLÜM: "ŞÜPHE"
Birini en fazla ne kadar sevebilirsiniz?
Onunla ölümü göze alacak kadar mı? Onu hiç tanımadan hayatına dahil olacak kadar mı? Tüm sorularınızı yanıtsız bırakacak kadar mı? Yoksa koca bir dünyanın içinde yapayalnız kalmışken bir tek ona sığınacak kadar mı?
Yavuz'a karşı kuvvetli hislerim vardı, tam olarak kim olduğunu bilmesem bile.
''Buradan çıkmalıyız,'' dedi Yavuz gözlerime bakarken. ''Bunların devamı var.''
''Neyin?''
''Buradaki ölülerin,'' diye konuştu, sesi buz gibiydi. Gözleri bir bakarken parlıyordu diğer türlü karanlıkta tek bir kibrite bile ihtiyaç duymaksızın yürüyecek kadar koyuydu. ''Hadi Akça, çıkalım artık.''
Birlikte eskimiş kiliseden çıktık ve gökyüzünün altındaki yıldızların olduğu alanda durduk. Az sonra bir araba yaklaştı ve Yavuz beni çabucak arkasına sakladı fakat bu uzun sürmedi. Sakince soluklanarak, ''Ardıç,'' diye mırıldandı.
''Biliyorum,'' dedim. ''Onunla konuşmuştum.''
Kaşlarını çattı fakat soru sormadı. Ardıç aceleci diyeceğim bir şekilde arabasından indikten sonra bizi görünce adımlarını yavaşlattı. Bir sorun olmadığını görmesi ona iyi gelmiş olmalıydı. ''Ne oldu?'' diye sordu Yavuz öne çıkmadan.
''İyi misin?'' dedi Ardıç, sesi daha kalındı.
Yavuz mimik vermeksizin, ''Tek bir çiziğim yok,'' dediğinde Ardıç'ın gülümsediğini gördüm ama sanki yanlarında olmam pek işlerine gelmemişti. Ardıç gözlerini üzerime çevirdiğinde, ''Sen peki?'' diye sordu. ''Sen iyi misin?''
Yavuz benden evvel konuşarak, ''Aslında bir yerde hayatımı kurtardı,'' diye baktı geniş omzunun üzerinden.
Dudaklarımı hafifçe büzerek, ''O kadar değil ama iyiyim,'' dedim.
Ardıç, ''Seni evine bıraksın Yavuz,'' dedi sonra.
Yavuz, ''Bu gece yemek yiyecektik,'' dediğinde omzumu silktim. ''Sorun değil, sanırım eve gitsem daha iyi olur.''
''Akça'yı bıraktıktan sonra gelirsin,'' diyerek imada bulundu ve arkasını dönerek arabasına ilerledi. Biraz canım sıkılmamış değildi çünkü kendimi huzurlu hissetmiyordum. Yavuz'la arabaya kadar yürüdük ve içeri geçtik. Emniyet kemerimi bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı ve evime doğru yola çıktık. Konuşmuyordum. Konuşan tarafın ben olmasını da istemiyordum.
''Zihnini okuyabiliyorum Akça,'' dedi Yavuz sessizliğimizi bozarken.
''Sahi mi?'' dedim hissizce. ''Keşke ben de senin zihnini okuyabilsem.''
''Böyle bir şeyi emin ol istemezdin,'' diye karşılık vermesi uzun sürmesi.
''Neden?'' diye sordum ona bakmadan. Aslında bu soru bile değildi. ''Karşında sorularına cevap alamayan bir kadının başka çaresi mi var sanki?''
''Haklısın.''
''Biliyorum.''
''Ama biraz zamana ihtiyacım var.''