Sürpriz bir bölümle geldim. Ufak bir notum olacak; Akça da tıpkı diğer yazdığım kitaplar gibi farklı bir evreni içeriyor. Kurgunun yazı stili ve karakterlerin davranışları tamamen kurguya ait olarak yazılıyor. Zamanla alışacağınızı düşünüyorum. Keyifle okuyun. ^^
Mavi Gri, Ahmet Hatipoğlu - Ölümle Yaşam Arasında
3.BÖLÜM: "VİCDAN VE KALP"
Öğrenilmemiş her gerçek bir sır olarak kalmaya mahkûmdur.
Omuzlarımdaki yumuşak battaniyeye sarılırken bana uzatılan bir sıcak kupa dolusu çayı aldım. ''Teşekkür ederim.''
Hiçbir şey söylemeden çaprazımdaki ahşap tekli koltuğa oturdu ve beni izledi. Çayımdan bir yudum alıp avuçlarımın arasında ısınmaya çalışırken, ''Üşüyor musun?'' diye sordu.
''Çok değil,'' dedim kuru bir sesle ve çay dolu kupaya baktım. Ne izlediğimi bilmiyor gibiydim ama her şeyin bu kadar farkında olmak yorucu olabiliyordu.
Bir süre sessizlik devam ettiğinde, ''Nasıl hissediyorsun?'' diye sordu temkinli bir şekilde. Kafamı kaldırıp bana bakan o gözlere şahit oldum. Doğru muydu yoksa yalan mı? Hangisi gerçekti? Hangi gözler bana gerçeği verecekti?
''Aptal ve kırgın,'' diye yanıt verdim.
''Kırgın olabilirsin ama aptal değil.''
''Kesinlikle öyleyim,'' dedim. ''Her şekilde aptalım. Ablam öldü ailem yetersiz tepki verdi, bir şekilde ölümünün üstü kapatılmaya çalışıldı, ablam öldü ve ben eski aile dostumuzun oğlunun beni getirdiği bu yerde onun intihar etmediğini öğrendim. Daha nasıl aptal olabilirim söyler misin?''
''Bir şeyleri bilmemek seni aptal yapmaz.''
''Peki senin bunu biliyor olman seni ne yapıyor?''
Duraksadı ve hafif çekik, koyu yeşil gözlerini kısarak, ''Yalancı yapmıyor,'' dedi.
Elimdeki kupayı hızla koltuğun yanındaki sehpaya bırakıp, omuzlarımdan düşen battaniyeyi umursamadan kendimi öne çektim. ''Bana dürüst olacak mısın?''
''Ben her zaman dürüst biriyim.''
''Tamam,'' dedim memnuniyetle. ''Sen nereden biliyorsun?''
''Aslına bakarsan bunu sen de biliyordun,'' dedi direkt bir ileri pasla. ''Sadece kuvvetli hislerin yoktu ya da bunu doğrular biri. Ailen sana böyle olmadığını empoze etti ve hiçbir zaman aksini savunacak gücün olmadı.''
Dişlerimi göstererek güldüm. ''Çip falan mı taktın sen bana?''
''Hayır,'' dedi duygusuzca. ''Böyle olduğunu biliyorum.''
''Otopsi raporuna göre...'' Cümlemi bitirmeden ayaklandı ve nefesini dışarı verdi. ''Öyle bir rapor yok!''
Kaşlarımı çatıp yüzümü ona çevirdiğimde pencerenin önünde durdu ve bu küçük kulübeden dışarı baktı. Dalga seslerini duyuyordum. Bu bir anlığına iyi hissetmeme neden oldu. ''Aç mısın?'' diye sordu.
''Ha?''
''Balık sever misin?''
Ağzımı aralayarak koltuktan kalktım ve pencerenin önüne, yanına ama biraz uzağına geçtim. ''Ablamı tanıyor muydun?''
''Seni de tanıyorum,'' dedi direkt. ''Unuttun mu biz çok küçüktük ailelerimiz eski dostken.''
Yüzümü ekşittim. ''Seni hayal meyal hatırlıyorum.'' Yüzünü yüzüme çevirdiğinde gözlerindeki şeffaf merakı gördüm. Devam ettim. ''Ama anılarımda taze değilsin.''