Myungsoo donuk şekilde onlara baktığımı fark etti ve hemen bana sarıldı.
- Sana her şeyi açıklayacaktım zaten. Sakın şu an yanlış anlayıp benden korkma !
- Nasıl anlatacaktın Myungsoo ? Merak ettim! Aramızda olan onca şeyi , yakınlığımızı , anılarımızı ? Bunların hepsini anlattığında zaten senden ayrılacak Angel. Aslında bence de anlatmalısın. Yardım bile edebilirim , unuttuğun yerler de devam ettirebilirim...
Bana sarılmayı bırakması için kendimi geriye ittim.
Temasımız kesilince ortalıktan kaybolmuştum.
Yattığımız odaya koşup kapısını kilitledim.
Dileğim neden Jungkook ve Sungjong'a işlemedi ki sanki ? Ortalığı tekrar karıştırabiliyorlar !
Yatağımın üzerine oturdum ve düşünmeye başladım.
-FLASBACK-
- Hızlı trene binelim !
- Damon korkuyorum ondan. Siz binin, ben beklerim sizi.
- Angel yine kendini soyutluyorsun. Korkmana gerek yok. Bak , hepimiz cesaretimizi toplayabiliyoruz. Bence sen de yapabilirsin.
- İnatlaştırma beni Damon. Ben sizi beklerim , hatta kafede oturup içeceklerimizi sipariş ederim. Anca getirirler zaten.
- Tamam , sen bilirsin.
Benim dışımda diğer üç kız ve dört erkek olarak kalanlar hızlı tren kuyruğuna girdiler.
Bense yan tarafta bulunan kafeye girip en büyük masaya oturmuştum.
Yanıma gelen garson :
- Ne alırdınız efendim ?
Önümdeki listeye baktım ve herkesin sevdiği içecekleri hatırlamaya çalıştım.
- Üç kola , bir sıcak beyaz çikolata , iki karışık meyve suyu , iki neskafe !
- Hazır olunca getireceğim efendim.
Garson gider gitmez yanıma birisi daha geldi. Az önce giden garson gibi simsiyah giyinmişti.
- Sipariş verdim.
- Ben garson değilim. Arkadaşlarımla bir bahse girdik ; numaranı verir misin ?
- Hayır tabii ki.
Arkasındaki masada oturan altı kişinin beşi gülmeye başladı.
- Onlar arkadaşların mı ?
- Evet , o masadakilerin hepsi.
- Yanıma otur. Bu onlara yeter.
- Senin arkadaşların yanlış anlar mı ?
- Hızlı trene binmek için sıraya girdiler. Uzun bir süre gelmezler bence.
- Ya erkek arkadaşın ?
- Erkek arkadaşım yok ki. Sevgili olarak yok yani.
- O zaman oturabilirim , teşekkürler. Bu arada adım Myungsoo.
- Benim adım da Angelina. Memnun oldum.
- Ben de.
Biraz zaman geçti ve sessizliği bozdu :
- Hala bakıyorlar mı ?
- Evet bakıyorlar , bir kişi hariç hepsi gülüyor.
- Sungjong muhtemelen.
- Yeni bir arkadaşınız mı ? Size alışamamıştır belki.
- Hayır uzun zamandır yanımızda.
- Neden gülmüyor ?
- Sevg-yani o bu tür şeyleri pek komik bulmaz !
-FLASBACK SONU-
Kapı çaldı ve açılmak için zorlandı.
- Angel , açar mısın kapıyı ?
- Jimin , sen misin ?
- Evet.
- Yanında veya etrafında birisi var mı ?
- Hayır yok.
Yerimden kalktım ve kapının kilidini çevirdim.
Myungsoo birden içeriye daldı. Arkasında da Taehyung vardı.
- O ses ?
- Taehyung'un gücü bu. Ses taklitçisi.
Arkasını dönüp ona gitmesini istercesine ellini salladı.
Kapıyı kapattı ve içeride hapis kalmamız için kilitleyip anahtarı alttaki boşluktan dış tarafa attı.
- Kapıyı kırabilecek gücümün olduğunu biliyorsun değil mi Myungsoo ?
- Beni dinlemek zorundasın.
- Dinlemeyeceğim demedim zaten. Başla !
Yatağın ucuna oturmuştum.
- Sungjong için yapmıştım her şeyi. Daha önce bir sevgilisi vardı , ayrılmıştı. Ardından benden hoşlandığını itiraf etti. Başında tabii ki de kabul etmedim böyle bir saçmalığı ama diğerleri beni ikna etti ve bir şekilde çıkmaya başladık... Seninle konuştuğum ilk günü hatırlıyor musun ? Sungjong hariç herkes gülüyordu hani... Nedeni buydu. Sevgilimdi ama ben onu hiç öyle görmedim.
- Ne kadar ileri gittiniz onunla ?
- Seninle ne kadar ileri gittiysem o kadar.
- Y-yani ?
Tekrar donmuştum çünkü ben Myungsoo ile çok fazla birlikte olmuştum.
----- 17. Bölüm Sonu -----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Gerçek ★ INFINITE & BTS
FanficDaha önce kendisine isteyip istemediği sorulmadan vampire dönüştürülen Angel , Myungsoo'dan kurtulmayı çalışıyor ama başaramıyor. Kendisini vampire dönüştüren Dongwoo ile çok yakın , bu yakınlığın boyutu ise biraz fazla... Myungsoo'nun kurt olan ark...