BÖLÜM 1: YENİ BAŞLANGIÇ

190 122 83
                                    

              

Gün ağarmış ve açık kalan televizyon sesiyle irkilen Auri gözlerini ovuşturarak uyanmıştı.Bayan Natal'ın yazdığı uyku ilacı kendini o akşam belli etmişti.Aylar sonra ilk defa huzurlu uykudan sonra haber kanalında ki spikerin heyecanlı olay yeri konuşması onu uykusundan etse de,yüzünü yıkadıktan sonra daha dinç olduğunu anlamıştı.

Spiker "Bugün ormanlık alanda 3 kişinin cansız bedeni bulundu.Polis'in açıklamasına göre cesetlerin çoğu yerinde diş izlerine rastlanıldı.Kamp yapan 3 kişiden kısa süre önce haber alınamamış ve polise ihbar edilmişti.Detaylar geldikçe sizinle paylaşacağız" dedikten sonra pür dikkat izleyen Auri televizyonu kapattı ve duşa girdi.

Güzelce kahvaltısını yaptıktan sonra çayını yudumlamaya başladı ve gazete de ki iş ilanını gördü.İlan da Astronomik Saat Kulesi'nin bakımı için personel aradıkları yazıyordu.Bay Ardner'ın eski saat dükkanın da epey bu konuda tecrübe edinmişti.Çocukluğundan beri okuldan çok buraya gitmek isterdi.Çarklar birbirini çalıştırırken onları izleyip hayal kurmak onun en sevdiği şeydi. Romanlarda ki gibi çarkların çalıştırdığı robot yapmak isterdi hep.Eski meydanda ki bu kuleye gidip, turistlerle beraber 12 Mesih'in her saat başı çıkışını izlemeyeli uzun zaman olmuştu.

Gözlerinde parlayan kıvılcımla yerinden fırladı ve en sevdiği Leyland renkli gömleğini giyip, saçlarını yapmaya başladı. Saçlar'ı ve gözleri siyahtı ama fön ve wax onu tıpkı bahar gelince açan papatya gibi açmıştı.Yüzünde ki tebessüm belirginleştikçe kendi kendine "Sonbahar bitti artık yeni bir başlangıç Auri" diyordu.

Telefonla arayıp randevu aldıktan sonra evden çıkıp hızlıca yeni işine doğru yola koyuldu. Eski Meydan'a geldiği zaman mazi tekrar canlandı ve yaşanılan herşey gözünün önüne tekrar geldi.

Saat'e her baktığında zamanın artık eskisi gibi olmadığını anladı.Belediye binasının merdivenlerinden hızlı bir şekilde yukarı çıkıp, onu bekleyen bay Jan'ın odasının önüne geldi.İş başvurusu yapan pek kimse yoktu anlaşılan çünkü o ve biri daha vardı.Bay Jan'ın yanından çıkan uzun boylu gencin yüz ifadesinden anlaşılan, görüşmenin pek olumlu geçmediği idi.

Biraz zaman geçtikten sonra Jan kapıdan çıkarken onu gördü ve "Hoş geldin.Sen Josef olmalısın" dedi gülümseyerek.

Auri kendinden emin konuşmasıyla "Evet efendim sizinle telefonda konuşmuştuk" dedi.

Jan: Evet hatırladım.Zaten tahmin ettim pek kimse gelmedi.Ofisime geçelim orada seninle detaylıca konuşalım" dedi ve içeri geçtiler.

Jan: Öncelikle rahat ol Josef, gözlerinde o heyecanı görebiliyorum.Çalışmak için çok istekli görünüyorsun.

Josef:Evet efendim.Uzun zamandır işsizdim ve artık çalışmam gerektiğini anladım.İşe çok ihtiyacım var.

Jan: Daha önce hiç bu tür bir işte çalıştın mı?

Josef: Evet babamın saatleri tamir ettiği bir dükkanı vardı.Çocukluğumdan beri çarklara büyük bir hayranlığım var.Fakat Astronomik Saat'te hiç çalışmadım.

Jan gülerek "Merak etme Josef Prag haricinde kimse çalışmadı.Avrupa'da çalışan tek tek astronomik saat bu.Daha önce ne iş yapıyordun peki?

Josef: Ekonomi bölümü okudum ama hiçbir yerde çalışmadım.Kendime ait Blockchaın projem vardı ama oda pek uzun süreli gitmedi.

Jan:Kripto para mı?

Josef: Evet efendim.

Jan: Benim de Bitcoin'im var biliyor musun? Ayrıca bu yeni teknoloji de proje yapıp piyasaya sürmek bilgi isteyen birşey.Seni gerçekten tebrik ederim. Sence bu yıl artacak mı?

Josef: Teşekkür ederim.Evet ETF girişleri ile "Boğa Sezonu"(kripto paraların yükseldiği dönem) erken geldi.Umarım bu şekilde devam eder.

Jan: Umarım öyle olur.Şimdi yapacağın iş çok basit.Ben ne dersem onu yapacaksın.Çark sistemini sürekli kontrol edip arıza olduğu zaman haber vereceksin.Zamanı geldiğinde sende herşeyi yapacaksın.Ekstra iş olmaz ama zorda kalırsam ararım. Herşey gayet anlaşılabilir ve sen bu konu da bence zorlanmazsın. Burası benim ofisim değil.Ben seninle beraber çalışacak olan kişiyim.Yetkililer, iş arkadaşımı kendim seçmem için bana bu imkanı verdiler.Ben senin şefinim.Seninle uyum içinde saatin bakımını yapacağız.Giriş işlemlerini yapalım.O zaman yarın 09:00'da gel ve işe başla" dedi.Duydukları karşısında şaşıran Josef ise pek bir şey diyemeden sadece teşekkür etti.

Görüştüğü kişiyi insan kaynaklarından sanarken, şefi olacak kişinin olması baya garibine gitmişti.Ama herşeye rağmen artık bir işi vardı.Tüm resmi işlerini halledip binadan çıktıktan sonra keyifle meydana çıktı.

Cumhuriyet Meydanı'na giden uzun ve renkli cadde onun için artık daha güzeldi.Geçmişte Emılıa ile gezerlerdi ama o yolunu başkasıyla çoktan çizmişti.Üzülmekten zaten harap olmuştu artık kimse olmayacaktı.Kendine bu sözü vermişti kırgın aşık.

Biraz zaman harcayıp sağda solda oyalandıktan sonra dondurmasını yiyerek eve doğru yola koyuldu.

Hava kararmış, şehrin tüm ışıkları inci gibi aydınlatmıştı ortalığı ama Aurin'in sokağı pek aydınlık değildi.Şehir merkezine epey uzak olması burasını biraz ıssız yapmıştı.Uzakta ki lambadan hızlanan yağmur umrunda bile değildi.

Yerde ki taşlara keyifle vurarak gelirken binasının önünde bekleyen adamları gördü, bunlar Guleti'nin adamlarıydı.Donup kaldı.Bugün halbuki Çarşamba değil, Pazartesi idi.Güne mükemmel başlayıp bu şekilde bu şekilde bitirmek kader değilde neydi? Tüm gülümsemesi yüzünden silinmişti.Oraya gitmek zorundaydı çünkü başka gidecek yeri ve kimsesi yoktu.

Ayakları geri gitmek istese de adımlarını atarak yanlarına doğru yürüdü.Siyah arabanın üzerine oturan yerinden kalkarak yanına geldi, bu Jaroslav'dı.

Uzun şapkasının altında sarı saçları kaybolmuştu.Elinde sıkıca tuttuğu muşta, Auri'nin yüzünü dağıtmaya fazlasıyla yeterdi.Diğer 3 kişi de sessizce bekiyordu ama bunlar da kavga söz konusu olduğu zaman oldukça acımasızlardı.Jaroslav yanına gelip "Borcunu hala ödemedin.Patron bu duruma çok kızıyor.Sürekli dövüyoruz ama hala vermiyorsun" dedi.

Auri'nin korkudan bacakları tutmuyor, elleri titriyordu.Kısık sesiyle "Özür dilerim ama bugün Çarşamba değildi, sizi beklemiyordum.Elimden geldiği kadar ödemeye gayret ediyorum ama para çok büyük Jaroslav" dedi.

"Kes sesini seni adi! Bizden aldığın parayı vereceksin! Fazlasıyla.." dedi bağırarak ve Aurinin yanağına sertçe vurdu.Yere kapaklanan Auri'nin sesi bile çıkmamıştı.Netice de bu duruma alışkındı sürekli dayak yiyordu.Diğerleri de gelip sopalarla ona vurmaya başladılar.Bel ve kol bölgesine sertçe vurup, acıdan bağıran Auri'nin başını da tekmelemeye başladılar.

Herkes bu olayı sadece seyrediyordu zaten onun dayak yemesi ilk değildi.Herkes alışıktı bu duruma ama bela almak istemiyorlardı.

"Yardım edin!Lütfen durun!" diye bağırsa da artık bir faydası yoktu.Islanan vücuduna gelen darbeler acısını iyice artıyordu.

Dakikalarca şiddetli dövüldükten sonra yolun ortasında öylece bayılıp kaldı.Hızlı yağan yağmur en sevdiği Leyland renkli gömleğini kanla birlikte koyu renge dönüştürmüştü.

Yeni başlangıç diye birşey yoktu, sadece iyi yada kötü başlangıç vardı.

EXVANTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin