BÖLÜM 2: HASTANE

149 110 25
                                    


"Josef günaydın" dedi kalın bir ses.Gözünü açtığı zaman her taraf bembeyazdı.Hastane odasın da olduğunu fark etti biran ve karşısında ki kalın sesin bay Jan'a ait olduğunu fark etti.

Ona gülümseyerek bakan ihtiyar adam "Şükürler olsun iyisin.Sen gelmeyince aradım, aradım ve en sonunda hastane de olduğunu söylediler" dedi.

Yerinden irkilerek kalkan Josef "Teşekkür ederim bay Jan.Kaç gündür buradayım bilmiyorum.Her yerim ağrıyor" dedikten sonra gülümsemesi devam eden Jan, "5 gündür uyuyorsun,serseriler seni fena dövmüşler.Kim olduklarını biliyor musun?" diye sordu.

Josef "Hayır.Hiçbir şey hatırlamıyorum.Kusura bakmayın gelemedim" dedi.

Jan ayağa kalkarak telefonunu ona telefonu verip "Numaramı kaydettim.Bir ihtiyacın olursa ara!Birkaç güne taburcu olursun.Polis gelip ifadeni alacak" dedi.

"Tekrar teşekkür ederim.Gelemediğim için üzgünüm"

Kapıyı açıp dışarı çıkacakken geri dönen Jan "Maaşın 1200 Euro Josef. Bunu konuşmamıştık o gün" dedi ve odadan çıktı.

"Teşekkür ederim" dedi Josef ama Jan çoktan gitmişti.Çok sevinmişti bu habere. Böylece kredi çekip, Gangsterler'e olan borcunu rahat ödeyebilirdi.Yüzü birkez daha gülen Josef pencereden dışarı bakmaya başladı.

Bir süre sonra odaya doktor ve yanında kumral saçlı bir adam girdi.Doktor ona yaklaşarak "Sizi iyi gördüm bay Josef.Ciddi darp izleri vardı vücudunuz da ama tahlillerde ciddi bir şey çıkmadı, sadece ufak et ezilmeleri var.Memur bey muayeneden sonra ifadenizi alacak" dedikten sonra adam öne çıkarak, "Geçmiş olsun bay Josef.Ben Komiser Filip."

"Teşekkür ederim efendim"

Doktor tahlillere bakarak "Evet tekrar baktım birşey yok,lütfen biraz doğrulun!Sırtınıza bakalım." dedi ve polisle birlikte Josef'e yardım ederek onu oturur pozisyona getirdiler.Sırtını dinledi, sayıları sordu ve bazı birkaç daha soru sorduktan sonra "Gayet iyisiniz.Ağrı kesiciler ve ilaçlar sizi rahatlatıp, biraz uyuttu.Ayağa yavaşça kalkıp yürüyebilirsiniz.Birkaç güne taburcu olursunuz. Memur bey buyrun"  diyen doktor  odadan çıktı.

Sandalye çekip karşısına oturan polis, cebinden not defterini çıkarıp "Bay Josef Auri Ardner.Bu olayı ben araştırıyorum ne oldu size? Saldırganları görebildiniz mi? Ya da tanıyor musunuz?" diye soru bombardımanına tuttu.

Josef biraz içinden düşündükten sonra "Hayır memur bey tanımıyorum.Nasıl oldu anlamadım.Hiç birşey hatırlamıyorum" dedi arafta kalarak.

"Arkadaşlarım olay mahaline gidip, incelemeler yaptılar ve olaya şahit olan herkesi dinlediler."

"Hayır efendim kimse yoktu"

"Hatırlamadığınızı sanıyordum?"

"Evet çoğunu hatırlamıyorum ama kimse yoktu etrafta"

"Kaç kişiydiler?"

"Sanırım beş"

Duydukları karşısında bir süre sessiz kalan Filip, defterini cebine koyarak "Bak bunları bildiğim için buraya polisten önce ben gelip konuşmak istedim. Her Çarşamba dayak yediğini söylediler.Ben sana yardım etmeye çalışıyorum Josef.Biliyorum korkuyorsun, haklısın da ama nereye kadar dayak yeyip, hastanelik olacaksın?Çoğunu sorguya almışlar, seni dövenleri yani."  Auri'nin gözlerine korku yıldırım gibi inmişti.

"Nasıl yani? Onları polis mi sorguya aldı?"

"Evet hepsinin kimliği biliniyor zaten.Seni korkutmak istemem ama bunlar bu işin peşini bırakmayacaklar.Guletı uluslararası bir şuç örgütü lideri.Cinayet başta olmak üzere çok sayıda suçtan şüphelenilen biri. Tam suçüstü yaptım derken, her defasında suçu başka biri üstleniyor ve o adi şişko aklanıyor.Jaroslav ve adamları sorgudan sonra yine serbest kaldı, bu saatten sonra benden başka yanında kimse yok.Kimse seni koruyamaz Josef."

EXVANTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin