Umutsuzluk

129 9 0
                                    

Evet ben geldim. Uzun bir aradan sonra yine buradayım, ve bu bölümü  bir hedef ile yazıyorum.  Diğer bölümü 23 Nisan ya da 24 Nisanda yayınlayacağım. Bölümümüz geldi!

Umutsuzluk nedir bilir misiniz?... Çok acı bir şeydir umutsuzluk. Oldu sanarken olmaması, yaptım sanarken yapamamaktı umutsuzluk. Çok yaşadım ben umutsuzluğu, çok gördüm, her düşüş bir öncekine göre daha çok acıtıyordu. Başaramayınca bir öncekine göre daha çok koyuyordu insana..
Yükler de öyle. Her geçen dakika daha çok ağırlaşıyordu. Korkuyorduk bazı şeylerden artık...


Kenan kardeşine uyuması için ilaçlarını vermişti. Kapının ardından bakıyordu kardeşine. Öyle acı gözüküyordu ki Veysel... Suratı kıp kırmızı olmuştu. Ama öncekine göre bir fark vardı. Korkmuyordu artık... Abisi vardı onun, kardeşi vardı. O artık yanlız değildi.

Kenan derin düşüncelere dalmıştı. Arkasında ağlayan Cemile'yi bile duymuyordu. Sena arkasından gelince irkilmişti.

-Abi?
Dedi ağlamaklı bir ses tonuyla. Ağlıyordu zaten.
Sıkkın ve zor bir yutkunmanın ardından cevap verdi Kenan..

-Efendim abicim.

-Abim,.. abim iyimi?
Dedi az çıkan sesiyle.

İyi diyememişti Kenan, utanmıştı sanki Veysel'den. Onu duyup kızacakmış gibi...

-Hali ortada, ama onun psikolojisini bozmadan davranmamız gerekli.

-Elimden ne gelirse yapacağım abi de Taner abi ile Ramazan abi seni çağırıyor haber veriyim dedim.

-Tamam, ben geliyorum.

Kenan son bir kez daha odada yatan kardeşine baktı. Yüzü oldukça solgundu. Gözlerinin etrafı ise ıpıslaktı. Dudakları morarmıştı ama ufak bir tebessüm vardı yüzünde.

Kenan iç geçirerek ıradan ayrıldı ve odasına gitti.

2 Saat sonra...

Kenan Taner ve Ramazan ile konuştuktan sonra hastaları muayne etmeye başlamıştı. Kafasını dağıtmıştı biraz. Ama kusa süreli dinlenmesinde de Veysel'i ihmal etmedi.

{Veysel'in odası}

Veysel yeni uyanmıştı. Kendine geliyordu, birden bağırmaya başladı.

-Abi! Ab- Abi!

Diye bağırıyordu. Kenan bu sesleri duyunca daha hızlı adımlarla odaya gitmişti.

Kenan odaya girer girmez ilk önce kardeşine sarılıp onun alnından öptü. ve şöyle dedi.

-Abicim, Veysel'im iyisin di'mi?

Veysel cevap verememişti. Ama Kenan onu anlıyordu.

-Abicim tamam sakin ol, ben burdayım. Cemile, amcaoğulların, Sena... Herkes burada...

Veysel'in sesi titriyordu. Acı ve yorgun bir ses tonuyla;

-Annem, annem burada mı peki?

-Annem Yağmur ve Yusufa bakıyor, istersen çağıralım.

-Abi, bu halimden Yağmur ve Yusuf'un haberi olmasın. Sizin başınızı eğdim zaten, onları da eğmeyim...

Veysel'in bu sözü Kenan'ın yüreğine hançer gibi saplanmıştı. Kalbinin en derininde bir sızı hissetti. Veysel'e dönerek,

-Abicim, sen bizim başımızı eğmedin, eğmeyeceksinde. Biliyorum hissettiğin ve yaşadığın şeyler çok ağır, ama geçecek,  ben buna inanıyorum...

Tam bu sırada içeriye elinde yemek tepsisi olan Sena ve Cemile girdi.

Sena neşeli bir ses ile

-Abi gğnaydın,  bizde yengemle sana yemek hazırladık.

Veysel'in suratında buruk bir gülümseme oluştu. Kenan ise;

-Ooo ne kadar çabuk benimsemişsiniz...

Diyerek güldü Veysel biraz da olsa neşelenmişti.

Hep beraber yemek yedikten sonra Kenan bızla odadan çıktı. Çünkü aklına güzel bir fikir gelmişti. Hemen odasına doğru gitti. Kimse ne olduğunu anlamamıştı. Hemen odasında bulunan 2 klarnetide getirdi. Ardından birini Veysel'e verdi. Sena ise Veysel'den önce klarneti alarak çalmaya başladı.


Çalmaya başladı. Veysel ise şaşkınlık ile bakıyordu. Klarnet çalabildiğini bilmiyordu. Sena bitirince herkes alkışlamaya başladı.

İlk soruyu Veysel sordu.
-Sen.. Glarnet çalmayı biliyon mu?

-Hayır, bilmiyorum...

Bu cevaptan sonra herkes şoke olmuştu. Sena olayı açıklamaya başladı.

Ben eskiden beri klarnet çalmaya çalışıyordum. Fakat hiç becerememiştim. Çalamayınca bırakmıştım. Ama bu gün görünce tekrar denemek istedim.

Çalabildim, aslında bu benim kendi yapabileceğim bir olay. Yani sen de pes etmeyeceksin, çalışıp çabalayacaksın abi. Kaybetmeni istemiyoruz...

Bu sözler Veysel'i oldukça düşündürmüştü. Sonra Sena'ya sımsıkı sarıldı. Ardından hepsi birbirine sımsıkı sarıldı.


Umutsuzluk demiştim ya size. İnsanın en büyük umutsuzluğu geçmişiymiş. Ben o gün bunu öğrendim. Geçmiş insanın canını ne kadar yakıyormuş orada anladım ben.

Ben Kenan. Doktor Kenan. Bu hayattan ne öğrendiniz derseniz bana şu 2 günlük yalan dünyada neden umudumu kaybetmemeyi öğrendim ben. İnsanoğlunun kaderş yaşanmadan sezilmezmiş.

Vesselam...

Ve bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Biraz kısa oldu ama erken bölüm gelecek o yüzden. Neyse byess

Zamansız Gidişler | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin