2. Bölüm

337 61 41
                                    


Herkese iyi geceler : )

İkinci bölümle karşınızdayız efendim. Birçok arkadaşımın da yorumlarda bahsettiği üzere bu hikayem eski yazdıklarımdan bir hikaye, burada daha evvel paylaşmıştım Gül Mevsimini ama tekrar paylaşmam gerekti çünkü bunun bir uzantısı sayılan diğer hikayemi de bazı arkadaşlar bilse de henüz tamamlayamamıştım, yani finali okumak nasip olmamıştı okuyan dostlara. Sözü çok uzatmadan söylemek isterim ki Gül Mevsimi'nin ardından onu da yükleyeceğim ve finali okuyabileceğiz inşallah. 

Bu sırada diğer hikayelerimi de (Güneşin Kucağında, Gönül Salıncağı) yazmaya devam edeceğim inşallah. Birazcık yazdım her ikisine de ama kendimi darlamak istemiyorum açıkçası, baskı bende ters etki yapıyor arkadaşlar, yazmaktan daha da uzaklaşıyorum. Bu sebeple içimden geldikçe yazıyorum bir şeyler, bittiğinde onları da paylaşacağım Allah'ın izniyle. 

Arşivimde ise bir sürü hikaye var arkadaşlar, kurgularımı oluşturup biraz yazmışım ama kalmışlar öylece. Bazılarını hatırlasam da tamamen unuttuklarım da varmış, görünce öyle çok şaşırdım ki... : ) Ne diyeyim, zamanla hepsini yazmak nasip olsun inşallah. Kim bilir belki sizler de okursunuz eğer yazmayı başarabilirsem. 

Sözü iyi ki uzatmayayım demişim... : ) Bölümlerin bir düzeni yok bu arada, içimden geldiği gibi eklemeyi planlıyorum. Keyifli okumalar dilerim herkese. 

SEVGİLER...

Edit: Hikayeyi daha evvel okuyan arkadaşlardan ricamdır ki, diğer okurlara spoiler olacak yorumlardan kaçınırsanız sevinirim. Hassasiyetiniz için şimdiden teşekkür ederim.


_''Dünya! Dünya neredesin Allah'ın cezası? Karnım aç, çabuk bir şeyler hazırla bana.''

Ayakkabılarını kapıda çıkarıp içeriye doğru bağırarak konuşmaya başladı ve hiçbir ses duymadı içeriden adam. Sinirden çatılan kaşları ile hızlı adımları küçük evi gezdi kolayca ve kimsenin olmadığını gördü. Cebinden telefonunu çıkarıp tuşladı hemen ezberindeki numarayı ve karşıdan aldığı cevapla daha da sinirlendi. Neredeydi bu kadın? Nereye gitmişti bu saatte? Hem ona defalarca kez söylememiş miydi evden dışarı çıkmamasını. Neden dinlemiyordu sözlerini? Düşündükleri ile daha da sinirlendi ve mutfağa geçip buzdolabını açtı. Raftaki açılmamış küçük rakı şişesini alarak hemen bir bardak hazırladı kendine. İlk önce art arda birkaç yudum alıp daha sonra tamamen dikledi kafasına bardağı ve durmadan devamını da getirdi. Alkole alışık bünyesi böyle art arda ve aç karna içtiği için kolaylıkla sarstı onu. Şimdi düşünceleri daha kontrol alınamaz bir hale bürünmüştü. Bir sürü komplo teorisi yaratıyordu kafasında ve her seferinde de suçlu olarak Dünya'yı ilan ediyordu. Salona geçip kendini koltuğa bıraktı ve duvardaki saate baktı, tam yarım saat olmuştu eve geleli ve hala daha yoktu karısı. Nereye gitmiş olabilirdi bu saatte? Oysa ki hiç de geç bir saat değildi. Henüz dörttü saat ama Celil için oldukça geç bir saatti bu. Derken demir sokak kapısında bir tıkırtı duydu ve hemen kalktı ayağa, oturma odasından çıktığı an göz göze geldi karısı ile.

_''Se... sen ne zaman geldin?''

Korkmuştu Dünya, hem de çok korkmuştu ama sakin olmaya çalışıyordu. Sorduğu soruya cevap alamadı. Kocası bir şey söylemiyor, sanki gözlerini delecekmiş gibi bakıyordu sadece kendisine. Sakin olmaya çalışarak tekrar konuşmaya çalıştı onunla.

_''Aç mısın? Yemek yapmıştım. Hemen hazırlarım şimdi.''

Ona bakmadan mutfağa geçmeye çalışırken kolunu adeta bir mengene gibi kavrayan elle kaldı olduğu yerde ve korkarak çevirdi bakışlarını kocasına.

GÜL MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin