Ben geldim nazar bonjuklarım:) Evet daha sonra yayınlayacaktım ama bölüm hazır olunca dayanamadım:) Sabırsız yazarım ya ondan:)Keyifli okumalar. Öpüldünüz:) Yıldızımızı parlatın olur mu?
"Sürpriz"
Tam tamına 3 gün. Koskoca 3 gün, böyle geçmişti. Artık sabrım kalmamıştı. Tunahan her gece yarısında gelip sabaha karşı gidiyordu. Eve geldiğinde o kadar bitkin ve yorgun oluyordu ki neredeyse kendini bilemez hâlde duş alıp yatağa giriyordu. Ağzından laf almak için kerpeten kullanmayı dahi düşünmüştüm, ama o bile fayda etmemişti. Dişlerini penseyle sökmekle tehdit bile etmiştim. Ne zaman ardından gidecek olsam, beni geri döndürmek için çeşitli bahaneler ve çabalar sarf ediyordu.
Ne desem kar etmedi, çarşıya gittiğim bir gün kasaba halkını örgütlediğini öğrendim. Beni asla yanına ve işyerime yaklaştırmıyordu. Her defasında yenik bir halde vazgeçip eve dönüyordum.
Gece adamın tepesine de bindim ama bana mısın demedi. Zaten beni görecek hali de yoktu. Bir yandan haline acırken bir yandan da kızıyordum. Meraktan ölmek üzereydim, aa devlet sırrı mıydı canım? Tamam, bana sürpriz yapmak istiyordu, anlamıştım. Ama bir işin ucundan da ben tutmak istiyordum. Ama benim Tunahan, Nuh diyor, peygamber demiyor, inadından vazgeçmiyordu.
Bu sabah öyle olmayacaktı, tam bir sinsi gibi davrandım. Uyandığını ve evden çıktığını anlamıştım. Ondan önce uyandım ama uyuyor taklidi yaptım.
"Kız Mayda, sen ne fenasın." "Öyleyim, delirtti beni sonunda. Daha ne kadar sürecek bu benim gibi sabırsız birine yapılır mı? Ben ona göstereceğim." "Aman canım, ne yapacaksın?" "Kılık değiştireceğim. Beni kimse tanıyamaz. Bende rahat rahat neler dönüyor anlayacağım." "Emin misin? Bak, Tunahan her yere ajan yerleştirmiş." "Tunahan, o ajanları külahıma anlatsın." "Seni daha tanımıyor tabii. Yazık sülünümüze." "Bana yazık değil mi?" diye, yükseldim. "Kız, bağırmasana sabah sabah, karga gibi sesin." "Sensin o karga. Hemen onu savun tabii, sen." "Ama o sülünümüz çok üzülüyorum ona. Senin için ne kadar uğraşıyor o baksana."
"Bakıyorum evet, ama bu gizem neden? Niye bu kadar gizemli? Yakup'un da alacağı olsun." "Çocuk ne yapsın, arkadaşı ne derse onu yapıyor." "Ben göstereceğim hepsine. Sen dur daha Mayda kim tanımadı onlar daha." "Mayda, bırak yapsın işte." "Lan, özledim Tunahan'ı, sevgilimi görmeyi." "Heh, şimdi anladım senin derdini." "Başka neymiş benim derdim? Senin o aklındaki fikirleri döverim iç ses." "Aman sanki normalde dövmüyorsun. Yalan mı? Kudurdun işte." "Sus, tövbe de." "Ben ne diyeceğim? Sen de. Her şey o kitaplar yüzünden. Okudun, okudun, yok bir de seriymiş, devamını okumak lazımmış. Ben de yedim." "Kız, sus yolacağım şimdi seni."
"Eh, ama sen de haklısın. Tunahan yanında, ama sevemiyorsun. Koynunda uyuyor ama dokunamıyorsun." "La havle, hala konuşuyor." dedi. Bir yandan aynadaki haline baktı, topladığı saçlarını şapkanın içine sokmaya çalışıyordu.
"Acayip farklı oldun ha, Mayda." "Neden olmadı mı?" "Kızım, adam senin kokunu 5 metreden alıyor, sen şimdi kendini gizlediğini mi sanıyorsun?" "Hım, öyle sanıyordum." dediğinde, bahçeden sesler geldi. Mayda koşar adım bahçeye çıktığında, bir adamın arabasını bırakıp gittiğini gördü. Anahtarı da bahçedeki masaya bırakmıştı.
"Ay gönül ister bir göz, Allah vermiş iki göz. Arabam geldi." "Eee, neden bu kadar sevindin ki?" "Ee, köy merkezine nasıl gidecektim?" "Yani, sende haklısın tabii. Kılık başka, araba aynı olunca hiç tanınmazsın." dedi, iç ses kahkaha atıyordu. "Kes lan, gülmeyi!" "Kusura bakma ama ben artık sana götümle bile gülerim." "O götünün yanağını keser, köpek balıklarına yem yaparım. "Sen kendi salaklığını ne yapacaksın onu düşün bence hıh." diyerek, ses kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN MELODİSİ (MAYDA)
Novela JuvenilMayda, genç yaşta yaşadığı evlilik travmasından sonra hayatını tamamen değiştirmeye karar vermişti. Geçmişini geride bırakarak, yeni bir başlangıç yapmaya hazırlanıyordu. Tunahan ise, İngiltere'den Türkiye'ye geri dönüş yaparak hayatında yeni bir sa...