26. Bölüm (Aile Bağları)

60 15 0
                                    




Aile Bağları

Gökçeağaç kasabasının sahilinde, dalgaların hafifçe kıyıya vurduğu bir akşamüstüydü. Festival alanı, rengârenk ışıklarla süslenmiş, her köşesinde neşeli kahkahalar yankılanıyordu. Lunaparkın dev dönme dolabı gökyüzüne kadar uzanırken, balonlar, pamuk şeker tezgâhları, rengârenk oyuncaklar festivalin ruhunu tamamlıyordu.

Mayda, enerjik adımlarla festivalin girişine yaklaşırken arkasında Tunahan, Yakup, Ilgar, İlay Yağız ve Selin de peşinden geliyordu. Mayda'nın gözleri şimdiden lunaparkın parlak ışıklarına dikilmişti.

"Yaa, şu lunaparka bakın! Resmen çocukluğuma döneceğim." dedi heyecanla zıplarken. "Bu dönme dolaba binmeden gitmek yok!"

Tunahan, gülümseyerek ona baktı. "Senin çocukluğun bitmedi ki, aşkım." dedi alaycı bir tonla.

Mayda, gözlerini devirip Tunahan'ın omzuna hafifçe vurdu. "Bunu söylediğine göre sen de çocuk kalmışsın demek ki, birlikte bineceğiz!"

Yakup gülerek Mayda'ya katıldı. "Beni de yazın, dönme dolapta zirveye ulaştığımızda aşağıya bakmak mükemmel olacak."

Ilgar, soğukkanlı bir tavırla omuz silkti. "Yükseklik korkum yok ama dönme dolap pek bana göre değil. Zaten sırf sizin için buradayım."

Mayda, Ilgar'a bir an baktı, sonra kaşlarını hafifçe kaldırıp ona laf atmaya karar verdi. "Ilgar, bana söyle, sen hep böyle soğuk musun yoksa festivallerde mi buz tutuyorsun?" dedi gülümseyerek.

Ilgar, kısa bir an duraksadı. "Hayat tecrübelerim beni soğuk yapıyor." dedi hafif bir tebessümle. "Ama bu, eğlenmeyeceğim anlamına gelmez."

Mayda, onun bu ciddiyetini bozmak için devam etti. "Ah, anlıyorum. Demek tecrübeler dedin... Yoksa aşka tövbe eden Ilgar mı karşımda?"

Ilgar'ın kaşları aniden kalktı ama sonra sakin bir gülümseme yerleşti yüzüne. "Senin gibi çenesi düşük biri karşısında sır saklamak zor." dedi. "Ama belki tövbemi bozmak için yeterince çılgın bir sebep bulurum."

Tunahan, Mayda'ya göz kırparken "Ilgar'ı da çözüyorsun galiba, yakında herkes senin oyuncağın olacak." dedi eğlenceli bir tavırla.

Mayda'nın yüzünde yaramaz bir sırıtış belirdi. "Ben sadece eğlenceli anlar yaratıyorum! Hem, belki bu festivalde bir mucize olur, kim bilir?"

Bu sırada İlay, elindeki pamuk şekere dalmış, keyifle izliyordu. Mayda, ona döndü. "İlay, hadi şu yarışmaya katılalım! Tatlı yeme yarışması varmış, sen şimdiden hazırlanıyorsun gibi."

İlay, gülerek pamuk şekerini gösterdi. "Tatlı rekabet mi? Beni yenmen zor olacak!"

Yakup, kolunu İlay'ın omzuna attı. "İlay kesin kazanır, tatlı yemekte üzerine yok. Ama benim gözüm ödüllerde, belki bir şeyler kazanırız."

Selin de gülerek sohbete katıldı. "Yarışmalardan sonra herkes lunaparka hücum eder zaten. Mayda, sen şimdiden dönme dolap sırasına yerleş." Yağız sevgilisinin tebessümüne bakıyordu.

Mayda, Selin'e dönüp kaşlarını oynattı. "Sen bana baksana Selin, Yağız' la geldiniz ama belki yarışmadan sonra o da yalnız döner." Yağız, kahkahayla Mayda'ya döndü. "Ben daha döndürülecek adam değilim, Mayda. Ama şaka bir yana, şu basket atış yarışmasında beni göreceksiniz!"

Tunahan, arkadaşlarına göz kırpıp ellerini ovuşturdu. "O halde herkes dağılsın, yarışmalara başlıyoruz. Kazananlar, kaybedenlere dönme dolapta bir tur attırır, anlaştık mı?"

Festivalin enerjisi gittikçe yükselirken, Mayda'nın grubu tatlı yarışmalarına, oyunlara ve sokak lezzetlerine daldı. Her anı kahkaha dolu, her meydan okumada dostça takılmalarla dolu bir gün geçiriyorlardı. Kasabanın sahilinde, dalgalar ve festival ışıkları, onların neşesine eşlik ediyordu.

AŞKIN MELODİSİ (MAYDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin