Kehanet

3 1 0
                                    



"Animagus'lar hayvan biçimindeyken insani konuşma güçlerini muhafaza etmezler, diğer taraftan insani düşünme ve akıl yürütme güçlerini elde tutarlar. Bu, her okul çocuğunun bildiği gibi, bir Animagus olmak ve Biçim Değiştirme ile hayvan olmak arasındaki temel farklılıktır. Biçim Değiştirmede insan tamamen o hayvanın halini alır ve sonuç olarak sihir bilmez, daha önce büyücü olduğundan haberi olmaz ve onu asıl biçimine döndürecek Biçim Değiştirme için başka birine ihtiyacı olur." dedi Mcgonagall Seamus Finnigan'a. "Yani cevabım hayır Bay Finnigan, Biçim Değiştirme dersindeki üstün başarınızı kullanarak dönemin geri kalanına bir Gryffindor görünümünde devam edemezsiniz."

Gryffindor öğrencileri güldü. Finnigan ise ofladı.

"Hey Finnigan, neden bir böceğe dönüşmeyi denemiyorsun?" Arka sıralardan bir ses duyuldu. "Mesela bir hamamböceğine. Tüm Gryffindorların hak ettiği gibi." Malfoy ve çetesi sıraları sallayarak gülmeye başladılar.

Biçim Değiştirme dersinden sonra Tılsım dersi vardı ve iki ders arasındaki bir saati yalnız geçirmek istemiyordum. Acaba Harry'lerin yanına gitsem benimle konuşurlar mıydı yoksa kendimi rezil ettiğimle mi kalırdım?

      Hermione'yle göz göze geldik, beni tanımıyormuş gibi kafasını başka yöne çevirdi.

      Sanırım bundan sonra tüm boşluklarımı yalnız geçirecektim.

       Bahçeye çıkıp bir ağacın altına oturdum. Tatlı bir meltem esiyordu. Ozan Beedle'in Hikayeleri adlı kitabı okumaya başladım.

       Toprak sıcaktı ancak nemliydi bu da rüzgarın burnuma toprak ve çimen kokusu taşımasına sebep oluyordu.

        Güneş yakmadan tenimi ısıtıyor, esen rüzgar uykumu getiriyordu. Gözlerim yavaş yavaş kapanmak üzereyken kafama düşen bir meşeyle tüm uykum dağıldı. Kafamı kaldırıp baktığımda o yine oradaydı: kara bir kuzgun.

       "Derdin ne senin?" dedim sanki beni anlayacakmış gibi. Kuzgun kafasını yana çevirdi, gagasını açtı ama bir ses çıkarmadı. "Seni budala kuş, beni rahat bırak."

      "Baban gibi sen de mi kafayı kırdın yoksa Crouch?"

        Duyduğum sesle kafamı çevirip baktım, Malfoy ayak ucumda dikilmiş bana bakıyordu. "Yalnızlıktan kuşlarla konuşmaya başladın demek, yazık!"

        "Kuşlarla konuşmayı seninle konuşmaya yeğlediğim için mi bu kadar öfkelisin?" dedim oturduğum yerden kalkarak. Kollarımı kavuşturup karşısında durdum. "Arkadaşlık teklifini reddetmeme bu kadar bozulup içerleyeceğini tahmin etmezdim."

       Malfoy güldü. "Bir Crouch yerine Potter olmalıymışsın. Aynı boş özgüvene ve deli cesaretine sahipsiniz. Seni uyarmıştım Crouch, bizi karşına almak istemezsin demiştim."

      "Ben de dinlemedim." dedim. "Yeterince korkutucu bulmadım sizi. Tehditleriniz pek bir boş geldi bana."

     "Farkındayım." dedi Malfoy. "Dün gece Pansy'e baş kaldırmışsın. Ne kadar pervasızca bir hareket. Pansy epey sinirlenmiş. Onun sinirlerinin bozulması beni de öfkelendirir."

     "Ne güzel." Malfoy'a bir adım yaklaştım. "Bir taşla iki kuş desene."

       O da bana bir adım yaklaştı. Başını yüzüme eğdi ve aramızdaki mesafeyi neredeyse sıfıra indirdi. "Yerinde olsaydım kendime kaçacak delik arardım Crouch ve asla yalnız dolaşmazdım."

       Cevap vermeme fırsat tanımadan arkasını dönüp gitti.

       Bu kibirli ergene birinin haddini bildirmesi gerekiyordu. O kişi olmaktan büyük zevk alacaktım.

Kızıl Sahire (Draco Malfoy Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin