Sizden çook özür diliyorum normal süreden uzun süre sonra attığımın farkındayım ama mecbur yani benimde derslerim var ve kursa gittiğim için yetiştiremiyorum🌠
Bölümü tam olarak kontrol edemedim. Hatalarım varsa şimdiden özür dilerim.
Keyifli okumalar diliyorum 🌼
"Bir seviyi anlamak, bir yaşam harcamaktır, harcayacaksın"
-Özdemir Asaf
*************
7. Bölüm: Kayan Yıldız
Nisa'yı bir türlü bulamıyordum. İçimde büyük bir korku ve endişe vardı. Ne yapacağımı bilmiyor, ailesine ne diyeceğimi bile düşünemiyordum. Gözlerimin önünde ki çocuk benim hatam yüzümden belki de kaçırılmıştı. Okulun her karışına bakmış ve en sonunda kantinin arka tarafında ki odaya girmiştim.
Bu odada çocukların yedek kıyafetleri ve dolapları vardı. Büyük bir odaydı. Hızla gözlerimle etrafı taradım. Ancak her hangi bir kız çocuğu göremedim. Ancak odadan tam çıkacakken dolapların arasında bir hareketlenme olduğunu fark ettim. Işığı geri açıp hareketlenmenin olduğu yere doğru ilerledim. Ama yanlış görmeliydim ki etrafta hiç kimse yoktu.
Bende ışığı kapatarak odadan dışarıya çıktım. Ne yapmam gerekiyordu? Kafam şuan hiç bir şekilde çalışmıyordu. Bunca yıllık bilgilerim sanki puf olup uçmuştu. Çok korkuyordum benim yüzümden onun başına bir şey gelir diye.
Güvenliğe doğru ilerledim. "Merhaba Rana hocam." dedi ona doğru geldiğimi görünce. Başımla 'merhaba' dercesine bir hareket yaptım. "İyi günler, Zeynep acaba okul çıkışında uzun boylu, sarı saçlı, yeşil gözlü bir kız çocuğu gördünüz mü?" Sorduğum soruyla duraksayıp kısa bir düşündü.
"Çıkış çok kalabalıktı hocam. Görsem bile hatırlayamam. Hem anlattığınız fiziksel özelliklere sahip olan onlarca kişi var okulda." Haklıydı aslında. Bende görsem hatırlayamazdım. Özellikle B12 eksikliğine sahipken.
"Yine de teşekkürler Zeynep." dedim ve gülümsedim. O da gülümsememe ufak bir tebessümle karşılık verdi.
İlerlerken en sonunda ailesini aramaya karar vererek telefonumu çıkarttım. Okul dışında dolaşacaktım aynı zamanda. Çok uzaklaşmamıştır diye. Rehbere girerek o ismi aramaya koyuldum ve buldum.
Aranan: Nisa Nur Akkaya'nın Velisi (Anne)
Telefon çalarken gözüm bir mağazaya takıldı. Nisa'ya benzer özelliklerde bir kız çocuğu mağazanın içinde dikiliyordu. Bir an umutla Nisa olduğunu düşünerek mağazaya doğru ilerledim. Telefonu kapatacakken açılınca mecburen kulağımı geri koydum.
"İyi günler Rana hocam. Bir sorun mu var?" Ne deseydim ki acaba? Elim çarptı pardon mu desem acaba? Yok artık! Kaç saniye çaldırdın Rana! Biraz düşündükten sonra Nisa'nın Türkçe' ye olan ilgisizliğini bahane etmeye karar verdim.
"İyi günler efendim. Ben Nisa'nın Türkçe durumunu konuşmak için eğer müsaitseniz bugün konuşalım diye aradım." dedim.
"Tabii ki müsait im hocam. Ama dışarıya çıkacak durumda değilim. Bizim evimize gelseniz sizin için sorun olur mu acaba?" 'Yoooo. Ne sorunuu. Tabe buluşerez.' diyip Arap olmak vardı ama..
"Yok efendim. Sorun olmaz. Kaç gibi geleyim?" diye sordum.
"Hocam eğer size de uyarsa 2 saat sonra gelebilirsiniz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA
خيال (فانتازيا)Kim ister ki böyle bir hayatı? Yaşamak, yaşamak bile bana ceza gibi geliyordu. Sevilmeyen birisiyim ben. Neden taksınlar beni? Onlara istediklerini veremem, yapamam. Mutlu edemem, boğarım, bunaltırım, bıktırırım. Ben Rana. Hayatı boyunca hep dışlana...