Bölüm Dört: Çiçek Bahçesi

2.5K 160 36
                                    

İyi okumalar <3.

♡ billie eilish, hotline


Sanırım bedenimin donup kalması biraz sürse de zihnim bir süreliğine o anda takılıp kalmıştı.

Çantamı açtığım anda.

O notları çantama kimin koyduğunu içten içe biliyor gibiydim. Spor salonundan çıkarken, kampüsü arkamda bırakıp metroya bindiğimde ve eve vardığımda bile.

Cihangir Sözeri.

İsminin zihnimde belirmesiyle birlikte karnımda garip bir ağrı baş gösterdi. Heyecan desem değildi, korku desem yok, o da değildi. Nasıl bir his olduğunu tarif edemiyordum ama sanki karnımın içerisinde görünmez bir el iç organlarıma dokunup duruyor, beni huylandırıyordu ya da arabayla çok dik bir yokuştan hızlıca baş aşağı iniyormuşum gibi hissediyordum.

Üniversitenin edebiyat dergisinde yazdığım sıralarda spora ayrılmış sayfalarda onun hakkında yazılan cümleleri hatırlıyordum. Yavaşça düzelmeye ve sağlığına kavuşmaya başlayan zihnim, sağlıksız olduğum döneme ait sildiği hatıralarımı tekrar önüme koyuyordu şimdi.

Takımımızın sessiz prensi. Çok ilgiyi sevmeyen, etrafıyla fazla ilgilenmeyen, üniversitemizin ve Üniversiteler Arası Ligi'nin başarılı basketbolcusu. Kendisine büyük kulüplerden gelen teklifleri reddeden kibir abidesi.

Ondan başka kim olabilirdi ki? Takımda kimseyi tanımıyordum. Ali ile birkaç kez konuşmuşluğumuz olsa da, benim ders notlarına ihtiyacım olduğunu bilmiyordu. Zaten Çisem'den başka arkadaşım kalmamıştı, gerçi ona da arkadaşım diyebilir miydim artık, bilmiyordum. Ama Cihangir biliyordu. Derste Çisem'le olan mesajlarımı okurken yakalamıştım onu.

Ama nereden bulmuştu notları? Ya da en önemlisi neden bana vermişti?

Karşılaştığımız ilk anda yaptığı patavatsızlığı telafi etmek istemesi yüzünden miydi bunun nedeni yoksa Çisem'in bana yazdıklarını görünce bana acımış mıydı? Bana acımasını istemiyordum ki, hatta sadece onun değil, kimsenin acımasını istemiyordum.

Ayrıca karnımda hissettiğim bu tuhaf ağrının da geçmesini istiyordum.

Kendimi rahatlatmaya çalıştım. Nasıl olsa yarın ders yoktu. Koç, Barkın ve saz arkadaşlarının ancak çarşambaya antrenmana gelebileceklerini söylediğinden yarın okula gitmeme de gerek yoktu.

Oflayıp ters döndüm ve yüzümü yastığa bastırdım. Yastık, attığım çığlığı olabildiğince bastırınca geri sırtüstü döndüm.

En azından sabah erken kalkıp okula gitmeyecektim. Olan her şeyi unutup yatağımda olmanın keyfini çıkarmalıydım.

Çarşamba sabahı uyandığımda bir iki hafta öncenin aksine panik atak geçirerek uyanmadığım için mutluydum. Kahvaltımı yapmıştım, şimdi ise yatağımı topluyordum.

O sırada telefonumdan yükselen bildirim sesiyle yatak örtümü düzeltip telefonu elime aldım. Sayina mesaj atmıştı.

Sayina:

Günaydıııın. Bugünkü antrenmana geliyor musun?

Açelya:

Günaydın, geliyorum

POTA ALTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin