İnsanlardan hayatım boyunca nefret ettim. Her şeyi bilip susan insanlardan, sadece izleyip acıyan gözlerle bakan, o küçücük yaşımda geçmişimden dolayı beni dışlayan benden tiksinen herkes benim bu minik bedenimin bu parçalanan ruhumdan ne istediniz?
15 yaşında lisede bir çocukla tanışmıştım. İsmi Ardaydı. Siyah saçları ve mavi gözleri vardı. Annesi ve babası yanında yoktu.Okulun zeki çocuklarından biriydi muhtemelen ailesi onu özgür bırakmıştı. Bana hep yardım etmişti. Beni arkasına alıp koruyan tek kişiydi. Babam beni sokaklara attığında beni hep yanına aldı. Günlerce aç bıraktığında bana yemek vermişti.
Ona bir kez 'Bana neden diğerleri gibi davranmıyorsun.' diye sormuştum. O ise bana cevap vermemiş sadece gülümsemişti.
Arda'ya belki ömrüm buyunca minnet duyucaktım.
Babamın tacizleri artık dayanılmaz bir hale gelmişti. Her yaptığında çığlık atıyordum. Bütün her şeyimle bağrıyordum. Ama ben bağırdıkça daha fazla yapıyor ve vuruyordu.
Ona karşı gelebilirdim ama yapamıyordum. Kaçmaya çalışıyordum her şeferinde beni yakalıyordu. Çok yorulmuştum. Pes etmek istemiştim.
Birgün babam Arda'yı yanımda gördü.
Bizi takip etmişti ve Arda'nın beni koruduğunu farketti. Babam bunun sonucunda Arda evine gidicekken takip etmiş ve onu yakalayarak eve getirdi.Gözümün önünde ona defalarca vurdu. Baba yapma diye bağırdım defalarca ama umursamadı. Onun üstünde sigarasını söndürdü. Sıcak ateşten olan baskıyı yaptı.
Bana yapılanın başkasına yapılışını izlemek kalbimi paramparça ediyordu.
'Baba lütfen dur ona yapma bana yap ben alışkınım o değil.' dedim. Arda'ya sert bir tekme atıp itti.Ve yanıma doğru geldi. Çok korkuyordum. Ama Arda beni ilk koruyan kişi onun için canımı bile verebilirim.
Babam baskı yaptığı demir çubukla bana vurdu. Yere düşmüş öylece duvarı izledim. Vücudum çok acıyordu. Bağırmak istiyordum, sesim çıkmıyordu. O sırada Arda birden elindeki sert bir cisimle kafasına vurdu.
Babam yere yığıldığında Arda elimden tutup kaldırdı. Kapıya doğru ilerledik. Herkes bize korkuyla bakıyordu. Heryerim kan olduğu içindi muhtemelen.
Nereye gidiyoruz bilmiyordum ama ona güveniyordum.Yarım saat yürüdükten sonra harabe olan bir eve vardık. Arda oraya doğru ilerledi. Bende onu takio ettim. İçeriside dışarışı gibi yıkık döküktü. Birden eline bir çanta aldı. İçinde sargılar, ilaçlar, pansuman, pamuk... gibi şeyler vardı. Yanıma elindeki çantayla geldi.
"Sana pansuman yapmalıyız. Yaraların çok keskin ve yanıkların.." Kafamı salladım."Bir şey olmaz senin bir yerin yaralandı mı?" Kafasını salladı. "Özür dilerim Arda hepsi benim yüzümden."
"Evet, hepsi senin yüzünden ama şu yaralarını temizle en azından."Görünen yaralarımı temizleyip ona baktım. Bittiğini anlayıp "Artık gitsen iyi edersin." Muhtemelen bu günden sonra beni artık korumak kalsın yüzümü bile görmek istemeyecekti.
"Teşekkürler Arda her şey için." Kafasını salladı.İçimdeki soruyu sordum belki onu son görüşümdü. "Bugünden sonra beni hiç sevmiceksin değil mi?" Sonra kalbimi paramparça eden o cümleyi söyledi. "Ben seni hiç bir zaman sevmedim ki Azra. Hem seni nasıl sevebilirim ki? İstesem bile sevenem. Senden kendi öz annen bile nefret ediyor."
Kendi annem bile benden nefret ediyordu. Haklıydı. Annesinin bile sevemediği kızı bir başkasımı sevicekti?
Hiç sanmam.Gözüm dolmuştu ama kendimi tuttum ve gülümsedim. "Annesinin bile nefret ettiği bu kızı koruduğun için teşekkürler."
YOU ARE READING
BELİRSİZ
AdventureAzra Yıldırımın küçüklüğü ihanet edilerek , ruhu parçalanarak , şiddet görerek , pis eller deyerek geçmişti.Yetimhanelerde dövüşü ve binlerce şeyi öğrenmişti. Ama hâlâ bir kişiye karşı savunmasızdı.. Azranın günleri bir cehennem azabı gibi geçiyor...