Hiç uyumadım saçımı kestirdikten sonra korktum. Rüyalarımda onu görmek katlanılmaz bir işkenceydi.
Salonda oturmuş bir noktaya bakıyor ve düşünüyordum.
"Saçların..." Tayga'nın sesi titriyordu. "Saçlarını kesmişsin.."
Gülümsedim. "Saçlar anıları saklar. Ben de geçmişimi çöpe attım."
Boğazını temizleyip "Yakışmış." dedi. Üzülmüş müydü saçlarımı kesmeme?
"Yamuk mu olmuş."
"Azıcık. Bu yüzden mi makası aldın benden. Gece seni yanlız bırakmasaydım bu olmayacaktı." Son cümleyi fısıldamıştı ama duymuştum."Hayır Tayga yanlız ve ya senli her türlü kesicektim. Kendini suçlama."
Kırgın bir şekilde bana baktı. Sonra koltuğa uzandı ve ayak üstüne attı.
Diğerleride geldiğinde şaşkın bir şekilde bana baktılar. Sıla "Çok güzel olmuşsun."
Gece de gülümsedi "Yakışmış ama keşke bana kestirseydin yamuk olmuş."
Aras koşarak bana sarıldı "Hehe kimin kardeşi lan. Tabiikide yakışcak."
En son odaya Emre girdiğinde göz göze geldik. Saçlarımı inceledi canı yanmış gibi bana baktı. Gözleri kıpkırmızıydı ağlamış mıydı?
"Yamuk kesmişim." dedi sesinde acı vardı. Gülümsedim "Bir şey olmaz. Böyle kalmasını istiyorum."
O da benim gibi gülümsedi "Çok tatlı olmuşsun."
"Teşekkürler saçımı kestiğin için." dedim.
Aras "Çocukları ziyaret edelim mi?"
Herkes hep bir ağızdan "Evet!" diye bağırmasıyla yola çıkmamız bir oldu.
Emre motosiklete doğru yöneldiğinde paytak paytak o yöne koştum.
"Düş arkama Kleopatra."
Dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı.
Düş önüme Sezar." alaycı bir tavırla bana baktı. Ardından motosiklete bindi. Hızlıca ben de binip ona sımsıkı tutundum.
Motorun anahtarını çevirdi. Ardından haraket etmeye başladı. Arkama baktığımda diğerleride arkadan geliyordu.
Saçlarım rüzgarın esintisiyle arkaya doğru uçtu. Kısacık kirlerinden arındırılmaya çalışılmış saçım.
Gözlerimi kapattım rüzgarın esintisinin tenimde bıraktığı soğukluk güzel hissettiriyordu.
Emre motosikleti durduğunda vardığımızı anladım. Gözlerimi açtım ama kollarımı hiç çekmek istemiyordum.
Çoktan herkesin motosikletinden inmiş bize geliyordu. "Biliyorum bu yakışıklıyı bırakmak zor ama artık inmemiz lazım." sesindeki memmuniyetle bana bakıyordu.
Hızlıca geri çekilip motosikletten inip diğerlerinin yanına koştum. Ona sarılıp saatlerce kalmak ve onun toprak kokusunu içime çekmek...
LAN NE OLUYOR BANA KENDİNE GEL KIZIM.
Ellerimle kızaran yüzüme vurdum ve onların yanına geldiğimde "Hadi içeri girelim." deyip yuvaya nerdeyse kosarcasına girdim.
Ona söz vermiştim her gün geleceğime ama sözümü tuttuğum pek söylenemezdi.
İçeriye girdiğim de o kocaman mavi gözlerinden tanıdığım Çağlaya doğru koştum.
Çağla'nın karşısında dikilip "Beni özledin mi?" Çağla ise yüzüme bile bakmayıp "Bana söz vermiştin. Her gün gelicektin hani?"
"Özür dilerim Çağla gerçekten. Çok yoğundum beni affedebilir misin?" kafasını kaldırıp kırgın gözlerle bana baktı. Saçlarımı görünce "Ne yaptın o saçlarına." dedi üzgün bir şekilde sonra geri ciddileşti. "Hıh ne yaptıysan yaptın bana ne. Küstüm sana ben sözünü tutmadın."
Üzgün bir şekilde ona baktım. "Ama ben senin için gelmiştim. Özür dilerim Çağla sözümü tutmadım kötü biriyim ben."
Çağla omzuma elini koyarak "Evet sözünü tutmadın ama sen iyi birisin." kollarımı ona uzatarak "Sarılalım mı Çağla seni çok özledim." sesim çok masum çıkmıştı. Gözlerini devirerek kollarını açtı. "Tamam sarıl. Ama bir daha sözünü tutmassan ömrüm boyunca konuşmam senle."
Onu kucağıma alıp sımsıkı sarıldım. Ayağa kalkıp etrafımda bile döndürdüm. Kılırdamaya başladı sonra nefes vererek "Tamam tamam yeter affettim ben seni." dedi gülerek.
Onu yere indirdiğimde otuz iki diş sırıttığıma emindim. Çağla birden koşup "Emre abii." diye bağırdı ve yanımda olduğunu yeni farkettiğim Emre'nin kucağına atladı.
Onla ne ara bu kadar haşır neşir olmuşlardı.
Bütün çocuklar etrafımızda toplanmış bizimle oyun oynuyorlardı.
Tayga diğer çocuklara göre iri yarı olan bir çocuğa yumruk nasıl atılır onu gösteriyordu.
Gece, Sıla ve Aras ise çocuklarla ebelemece oynuyordu.
Emre de hemen arkamda Çağla kucağında onu döndürüyor bir yandan da sohbet ediyorlardı.
Ben ise ortada kalmış onları izliyordum. Bunun farkına varınca bir banka doğru gittim. Ve onların mutluluğunu izlemeye başladım.
Ta ki birisi ağzıma zehirli bezi bağlayıncaya kadar...
***
Bu adamın kim olduğu hakkında tahminleriniz nelerdir?Azra o her kimse ondan kurtulabilecek mi?
Azra'nın yokluğunu anlayabilecekler mi?
Kitaba oy vermeye ve bol yorumlar yapmayı unutmayalımm.
Sevgilerle canımın içi okurlarım...
YOU ARE READING
BELİRSİZ
AdventureAzra Yıldırımın küçüklüğü ihanet edilerek , ruhu parçalanarak , şiddet görerek , pis eller deyerek geçmişti.Yetimhanelerde dövüşü ve binlerce şeyi öğrenmişti. Ama hâlâ bir kişiye karşı savunmasızdı.. Azranın günleri bir cehennem azabı gibi geçiyor...