harfleri çift çift görmeye başladığımı fark ettiğim gibi artık zorlamaktan vaz geçtim ve kalemimi kitabın üstüne atarcasına bıraktım. eşyalarımı toparlamam ve ayağa kalkmam bir oldu. sıcaklığından eser kalmamış kahve bardağımı da alıp kütüphanenin çıkışına yöneldim. bugün art arda iki ana dersimin sınavına girmiştim ve artık gerçekten sayfa görecek kafam kalmamıştı. neyse ki son sınavlarımdı. bundan dolayı üstümde güzel bir rahatlık vardı.
soğumuş kahvemin bardağını çöpe attım. şu an tek istediğim şey eve gidip yatağımda uzanmak ve hiçbir şey yapmamaktı. fakat kapının önüne dikilen uzun boylu kumral çocuğun çekilmeye niyeti yok gibiydi. bir süre önünde durup ona dik dik baktım ama sanırım görünmez olduğumu falan sanıyordu. "tahminen ne zaman kapının önünden çekilirsin?" diye sordum en sonunda. sonunda kafasını telefonundan kaldırmaya zahmet etti, bana baktı ve sırıttı. "3, bilemedin 5 yıla. neden ki?"
"çünkü 3, bilemedin 5 yıldan daha erken bir süre içerisinde o kapıdan çıkıp eve gitmem gerekiyor."
sırıttı. "sorunlar çözülmek için vardır sarışın."
yüzümü buruşturdum. "sırf bana sarışın dediğin için akşam saçlarımı boyayacağım."
"bunun da çözümü var, merak etme. ben yine sana takacak bir lakap ya da söyleyecek bir şey bulurum." göz kırparak kapının önünden sonunda çekildiğinde kapıyı ittirdim ve çıkmadan önce son kez ona döndüm. "işte bu yüzden, umarım bir daha karşılaşmayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lavender haze
Teen Fiction*lavender haze 1950'lrde aşık olmak anlamında kullanılan bir tabirdir. asya: erkeklere güvenmemeyi erkeklerden öğrendim ben