2.BÖLÜM

31 3 3
                                    

Neydi zor olan, gerçek aşkı tatmamak mı yoksa kariyerinden vazgeçmek mi?

                                  İLK İŞ

     Her zaman defalarca çalan alarm bugün hiç çalmadı. İçimi kasıp kavuran heyecan yüzünden gece hiç uyuyamamıştım. Caddeden gelen araba seslerini dinledim. Herkes bir telaş içinde oradan oraya sürükleniyordu. Az sonra bende onların arasına katılacaktım. Madem erkenden kalktım gidip Begüm'ü uyandırma görevini üstlenebilirim. İlk olarak elimi yüzümü yıkadım ve aynaya baktım. O gün gelmişti, bugün ilk iş günümdü ve ben hala içimdeki heyecanı yenememiştim. İnşallah günüm güzel geçer, hiçbir aksilik olmadan biter.
Mutfaktan gelen kokular midemi uyandırmış olacak ki hafif bir gurultu duydum. Bugün de Begüm benden önce davranmış, erken kalkmış. Her defasında nasıl başarıyor. Uykuya hiç yenik düşmüyor mu bu kız.
     "Günaydın."
     "Biraz daha kalkmasaydın istersen. Senin yerinde olsam ben uyuyamazdım. Çoktan gitmiş olurdum."
Sanki ben mışıl mışıl uyudum, laflara bak. Zaten içim heyecan dolu neden daha da üstüme geliyor.
     "Ne kadar şanslısın. Bir sürü Özsoy erkeği görme şansın var."
     "Ben kariyer derdindeyim sen bana ne diyorsun. Neymiş bu kadar bu Özsoylar."
     "Begüm uyarmadı deme gidince görürsün şekerim."

     Begüm evden çıkarken şans diledi, acaba bu kadar
stres yaptırdıktan sonra dilediği şans ne kadar işe yarayacak. Gözünde çok mu fazla büyütüyordu bu olanları. Alt tarafı bir düğün. Tabi önemli bir düğün. Hadi bakalım beni neler bekliyor.
Taksi geldikten sonra hemen bindim. Gideceğim yerin adres bilgisi daha yeni gelmişti. Etrafı izleye izleye yola devam ettim. Biraz uzak bir yerdi. Ne de olsa köklü bir aile, İstanbul'un göbeğinde bu kalabalıkta oturacak değiller ya. Gideceğimiz yere ulaşmadan biraz daha organizasyon planını inceledim. Her şey kusursuz denilebilecek kadar hoştu. Dakikası dakikasına planlanmıştı. İlk önce güzellik merkezine gidilecek bakımlar yapılacaktı. Bu esnada her şey kaçırılmadan resmedilecek çekilecekti. Tempo biraz yoğundu. Daha sonra fotoğraf çekimi için denize açılacaktık. Akşama doğru ise her şeyi bitirip düğün için eve gelmiş olmamız lazımdı.

     "Burası hanımefendi."
Taksicinin tok sesiyle birden irkildim. O kadar çok kaptırmışım ki kendimi yolun bittiğini anlayamadım. Geldiğim yerde sadece yüksek dört duvar vardı. Dışarıdan bakıpta içeriyi görmek imkânsızdı. Ben kapıda oyalanırken birisinin seslenmesi ile yönümü ona çevirdim.
     "Tam zamanında. Bu sizin için artı bir puan. Bu arada ben Deniz hoşgeldiniz Serin Hanım."
Tanımadığım birisiydi ama o beni tanıyordu.
     "Merhabalar, memnun oldum."
     "Bugün bu organizasyonda beraber çalışacağız. Siz kişilerle ilgilenirken ben etraf ile ilgileneceğim. On beş dakika sonra güzellik merkezine gideceksiniz."
Zamanında geldiğim için şanslıyım. Bu kocaman yerde gelini damadı ne kadar sürede nasıl bulacaktım.
     "Beni takip edin lütfen sizi gelin hanım ile tanıştırayım sonra siz işinize bakın."
Artık yüksek duvarlar geride kaldı kapıdan içeri girdik. Bahçe o kadar güzel dizayn edilmiş ki hayretle bakmaktan başka bir şey gelmedi elimden. Yol boyunca sağ ve solda olacak şekilde dizili çam ağaçları bahçeye hoş bir hava katmış. İleride görünen havuzun çevresi şakayıklar ile donatılmış bahçeye renk katmış. Üç katlı ev sonunda göründü.
     "Eve girmeden önce size etrafı göstersem iyi olur."
Deniz Hanım'ı sessizce takip etmeye devam ettim. Bahçenin arka kısmına gidiyorduk. Etrafta koşuşturan o kadar çok çalışan vardı ki Begüm'ün dediği gibi gerçekten çok önemli birileri olduğu anlaşılıyordu. Masalardaki peçeteler bile özenle seçilmiş etraftaki süslemelere eşlik ediyorlardı. Gelin ve damadın nikah masasına geleceği yol beyaz tüllerle çevrilmiş kenarlara çiçekler serpilmişti. Köşede duran beyaz tahtaya baktım ve gözlerim o an kocaman açıldı. "Nilay ve Ateş'in düğününe hoşgeldiniz." Yok yok olamaz, sadece isim benzerliği olmalı bu. O kişi bu kişi olmamalı. Ben bunları düşünürken Deniz önden gitmiş eve giriyordu. Her şeyi bir kenara bırakıp o kapıdan içeri girmeliydim. Nelerle karşılaşacaktım, kimin düğününe gelmiştim hiçbir fikrim yoktu. Cesaretimi topladım ve kapıdan içeri girdim.
Dışarıda olanların aksine içerisi kalabalık değildi.
     "Gelinin odası ikinci katta artık gerisi sende canım kolay gelsin akışı biliyorsun. Sormak istediğin bir şey olursa haberleşiriz."
Deniz beni bırakıp evden çıktı. İlgilenmesi gereken bir sürü iş vardı. Hangi birini takip edecekti kim bilir. Merdivenleri takip ettim, ilk katta bir kaç beyefendi dışında kimse yoktu. Sanırım bu katta damat bey ve arkadaşları hazırlanıyordu. Gelini bulup yola çıkma vakti gelmişti. Hızla ikinci kata çıktım ve gelinin odasını buldum. İçeri girdiğimde hiç beklemediğim bir manzara ile karşılaştım.
     "Sonunda geldin. Hadi çıkalım randevu saati geldi. Bu arada ismin neydi canım?"
O kız mağazada karşılaştığım kişiydi. O kadar yakından inceleme şansım olmamıştı ama tanımıştım. Demek ki içinde bulunduğum düğün onun düğünüydü. İlk işim gerçekten buna mı denk gelmişti.
     "Merhabalar, ben Serin. Hazırsanız çıkalım Nilay Hanım."
     "Araba hazır hadi Nilay."
Pat diye açılan kapı az kalsın bana çarpıyordu. İnsan girerken tıklatır şunu. Bilin bakalım içeri giren kimdi. Ta kendisi, ukala. Demek ki bunun huyuydu bu pat diye girmek. Kabine de böyle dalmıştı. Şimdi ben ne yapacaktım. Ya beni tanırsa, ya da tanımazsa. Hangisi daha iyi gerçekten bilemedim. Evet, sonunda onunla karşılaşma vakti gelmişti. Ona doğru döndüğümde kocaman bir kahkaha patlattı.
     "Hahahahaaa... Düğünü mü basmaya geldin küçük hanım. Cazibeme dayanamadın değil mi?"
Nişanlısının yanında ne bu cıvıklık. Beni tanıdı buna içten içe sevindim ama tek tanıyan artık o değildi.
     "Mağazadaki kız sendin değil mi?"
Ne cevap vereceğimi bilemedim. Gözlerimden ateş püskürebilirdim.
     "Evet."
     "Nişanlım ben sanıp senin olduğun kabine girmiş. Sonra özür dilemek için yanına gelmiş."
Gerçekten olayı böyle mi anlatmış kıza. Tam bir yalancı.
     "Bugün tahmin ettiğimden bile güzel geçecek. Anlaşılan çok eğleneceğiz."
     "Ne diyorsun Ateş. Geç kalıyoruz hadi artık."
Bu ikisi arasında bana pek laf düşmüyordu. Sürekli birbirleri ile atışıyorlardı. Damat her ne kadar umursamaz ise gelin tam tersi idi. Sanki düğünü olan Ateş değil bir başkası idi.
Bugün benim için çok zor geçecek gibi duruyor. Umarım gün hemen biter ve sıcacık yatağıma kavuşurum. Ateş beni etkilemişti ama ilk görüşte aşık olacak değildim. Yinede evlendiğine üzüldüm, belkide onun düğününe şahit olmak beni üzen şeydi. Sonuçta etkilendiğim birisi.

PARFÜMÜN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin