Ölmek istiyorum. Şu an tam olarak hissettiğim şey buydu. Çünkü artık gücümün kalmadığını kemiklerime kadar kavrıyor ve ne yapacağımı bilmiyordum. Benim gibi bir insanın yaşaması için sebep yoktu. Ölmeliydim bir an önce.
Hayat o kadar acımasız ve yoğun bir şekilde geliyordu ki üstüme, nefes almak için ekstra bir uğraş veriyordum. Kendimden de nefret etmeye başlayacaktım artık. Düşüncelerim, hissettiklerim iğrençti.
"Hadi gidelim artık. Aynada kendine hipnoz oldun resmen Cindy."
Bakışlarımı Reina'ya çevirdiğimde yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim. Ağlamamak için zor duruyordum şu anda.
"Pek duramam ama. Atölyeye gitmem gerekiyor."
"Her gün gidiyorsun zaten. Takılalım işte herkes beraber olacak."
Cevap vermedim. Zaten Reina'nın beni erkenden salmayacağını biliyordum bu yüzden kabullenmiştim. Neredeyse her gün bu çileyi yaşıyordum ama artık zorlanmaya başlamıştım.
Evden çıkıp her zaman gittiğimiz kafeye doğru adımlarken kanım daha girişin önüne bile gelmeden çekilmişti. Bacaklarımın titrememesi için büyük bir özen gösterirken, başımı yere eğerek yürümeye devam ediyordum. Ona bakmak istemeyeceğim günlerden birindeydik yine.
"Hoş geldiniz kızlar."
"Selam."
Küçük bir gülümseme takınıp sandalyelerden birine yerleştiğimde masaya kısa bir bakış atma fırsatım olmuştu. Her zamanki gibiydi. Reina, Harry, Calum ve Zayn. Onun gözlerine bakmamak için elimden geleni yaparken bakışlarımı diğerlerinde gezdirip duruyordum.
"Çok özledim seni."
Her ne kadar kendimi zorlasamda duyduğum kelimeler üzerine bakışlarımı önce ona, daha sonra hemen Reina'ya çevirmiştim. İkisi sarılıp öpüşürken sadece tırnağımı bacağıma geçirmekle yetindim. Bu manzarayı defalarca kez görmeme rağmen bir türlü alışamıyor, bakmaya da devam ediyordum salak gibi.
Gözlerimin dolmaması için hemen tavana ve kafenin duvarlarına odaklandım. Yine bir anda ağlama krizine girip kendimi şizofren gibi göstermek istemiyordum.
"Yüzünü gören cennetlik Cindy. İki haftadır ortada yoksun amına koyayım."
Calum'un söyledikleri üzerine ona baktım ve derin bir nefes verdim ağzımdan. Onu seviyordum. Eğlenceli ve samimi biriydi, buradakilerle tanışmadan önce de ilk onunla arkadaşlık kurmuştuk zaten. Herkesten daha yakın hissettiriyordu bana.
"Atölyede işlerim oluyor bu sıra. Bütün günümü orada geçiriyorum."
"Tablolar satılıyor mu lan?"
Harry'nin cevap vermesi üzerine ona dönüp başımı olumsuz anlamda sallamıştım.
"Pek satıldığı söylenemez. Ama yenileri için uğraşıyorum."
"Sana inanıyoruz Cindy. Tabloların harika."
Utanarak tebessüm ettiğimde Reina lafa girmişti,
"Tabloları siktir et. Bizimle daha çok vakit geçirmelisin. Birimiz eksik olduğunda bile zevk almıyorum ben ya. Bu öküzlerle zaman geçmiyor zaten."
"Siktir oradan. Sevgilinin dibinden ayrılmıyorsun amına koyayım."
Calum gülerek konuştuğunda Harry onaylayan mırıltılar çıkardı. İçime saplanan demir parçası tepki vermemi engelliyordu şu an. Onu deli gibi özlemiştim ama gözlerine bile bakamamak çok kötüydü.
![](https://img.wattpad.com/cover/367988307-288-k39299.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
addicted • zm
FanfictionPlatonik bir aşk zordur. Bağımlı hale gelir ve sonunda çürüyüp gidersin. 290424