7'inci bölüm

3 0 0
                                    







Elimi bir şeyden yanmış gibi hemen kendime çektim. Baktığımda karşımda kimin olduğunu göremiyordum. Karşımdakinin telefon açıp bir kaç tıklama yapmasıyla koridorun ışıkları açıldı. Aydınlığa alışamayan gözlerim istemsizce kısılmıştı. Gözlerimi açmaya gayret ederken yavaş yavaş ışığa alışan gözlerim rahatça açıldı.

Kafamı kaldırıp kime çarptığımı görmem paniklememe sebep oldu. Karşımda dikilen Murat'ın sinirli bakışları karşısında ne yapacağımı bilemeyerek yerimde kıpırdandım.

"Ay sen miydin ayol?" derken yakalanmamış gibi rahatça konuşmaya çalıştım.

"Sen nasıl çıktın odadan? Kapı kilitli değil miydi?"

"Kapı açılıverdi bir anda, ben de çıkayım dedim." deyip yalandan gülerek ortamı yumuşatmaya çalıştım.

"Demek öyle oldu. O zaman seni kapısı açılıvermeyecek bir odaya alalım." dedikten sonra sert bir tutuşla kolumdan yakalayıp beni peşinden sürüklemeye başladı.

"Bı-bırak kolumu! Ca-canımı acıtıyorsun!" Dediklerimi duymamış gibi kolumu sıkıca tutmaya devam etti.

Az önce zor bela indiğim katı onunla kısa bir sürede çıkmıştık. Benim kaldığım odanın karşısındaki odaya hızlıca girdik.

Odanın ortasında başı duvara yaslı çift kişilik bir yatak duruyordu. Sağında duran komodinin üstündeki abajurdan cılız bir ışık yayılıyordu. Bu, ancak önümüzü görecek kadar bir aydınlık veriyordu.

Murat kolumu bırakıp kapıya yöneldiğinde kapatıp üstümüze kilitledi. Hızlıca bana döndü.

"Bu sefer kapının açılıvermeyeceğinden emin olabilirsin."

"Başımda nöbet mi tutacaksın sabaha kadar? Saçmalıyorsun."

"Öyle yapacağımı kim söyledi? Ben yatağımda rahatça uyuyacağım, sen de yanımda duracaksın. Uykum hafiftir, en küçük kıpırtını hissedebilirim, ona göre." Burası onun odası mıymış? Ben onun yatağında mı yatacaktım? Ve en önemlisi, ben onunla mı uyuyacaktım?

"Çişe de mi kalkmayacağım? Altıma mı kaçırayım burada?"

"Tuvaletini tutabilecek yaşa gelmişsindir, her ne kadar on sekiz yaşında olmasan da." derken özellikle iğneleyici bir tonda konuşuyordu.

Gidip yatağın kenarına uzandı. Ben de diğer kenara geçecektim. Böylece aramızdaki mesafeyi koruyacaktık. Sabaha kadar kesinlikle böyle kalacaktık. Yine de ben şansımı sonuna kadar deneyecektim.

"Niye ayakta dikiliyorsun? Geçsene şuraya." derken yatağın diğer kenarını kastediyordu.

"Ben seninle aynı yatakta uzanmam. Şurada uyurum." diyerek yatağın sağındaki cam kenarına yakın duran küçük kanepeyi gösterdim.

"O zaman seni oraya bağlamam gerekecek. Senin için de sıkıntı olmayacaksa geçebilirsin." Ne saçmalıyordu bu? Gerçekten saçmalıyordu. Gözlerimi devirdim.

"Saçmalık!" Ayaklarımı sinirle yere vurarak yatağın sağ kenarına doğru ilerledim. Göz ucuyla ona bakarken sırıttığını görür gibi oldum ya da bana öyle geldi. Bana öyle gelmişti kesin, yoksa niye gülsün canım?

Sırtım ona dönük uzandığımda ışığı söndürdü. Oda bir anda zifiri karanlığa bürünmüştü. Oda çok sessizdi, sadece nefes alıp verme seslerimiz duyuluyordu.

Bir süre bekledikten sonra Murat'ın nefes seslerinin yavaş yavaş düzene girdiğini duyabiliyordum. Biraz daha beklediğimde tamamen düzene girmişti.

İLLEGAL YOLLARIN DOLAMBAÇLI SOKAKLARINDA KAYBOLMUŞ RUHLAR (Raflarda Değil)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin