İki taraftan da bize doğru geliyorlardı."Burada da yoklar."
Son anda Ferhunde'yi de yanıma çekerek beş altı adım uzağımızdaki sandığın içine girdim. Bu sandığın kapağı kırık olduğu için kolayca girmiştik. Kapak da dikey bir şekilde sandığa yaslı durduğu için onlar sandığın içine bakmadığı sürece gizlendiğimiz yerde bizi göremezdi. Hâlâ bakmadıklarına göre daha önce bakmış olmalılar.
Adım sesleri tamamen uzaklaşmıştı. Dar sandığın içinde sıkış sıkıştık ve bacaklarımızı tam olarak uzatamıyorduk. Ferhunde üstümde duruyordu ve bu nefes almamı biraz zorlaştırıyordu. Aslında biraz uğraşsak yan yana sığabilirdik ama ses çıkarmamız gerektiği için bunu yapamazdık.
Ferhunde'yi üstümden kalkması için hafifçe omzunu dürterek ittim. Mesajı alıp üstümden kalktı. Dikkatle sandıktan çıkınca bana yardım ederek hızlıca çıkmamı sağladı.
Buraya girdiğimiz taraftan pek belirgin olmayan bir ışık huzmesi yayılıyordu. Girişi gözetliyor olmalıydı. Diğer ikisi çıkacağımız yerleri bulursa onlarda oraları tutarak çıkmamıza engel olabilirdi. Bunun olmaması için elimizi çabuk tutmalıydık. Sessiz adımlarla zaman kaybetmeden yolumuza devam ettik.
Saniye ve Mecbure hem çıkacakları yere yakın hem de adamlardan önde olduğu için daha avantajlı durumdaydı. Belki çoktan çıkmışlardır.
Geride kalmış olsak da bizim lehimize bir durumun söz konusu olduğu söylenebilirdi. Sonuçta biz burayı daha iyi biliyorduk ve onların diğer çıkışlardan haberi bile yok.
Etrafımdaki aynalardan bulunduğumuz katın ortalarına geldiğimizi anlamıştım. Bu aynaların bazılarını biz buraya getirmiştik. Aslında rastgele koymuştuk ama bir dahaki gelişimizde istediğimiz gibi yerleştirmek için ortada toplamaya karar vermiştik.
Eskimiş be kirli boy aynalarının arasından da sessiz ve elimizden geldiğince hızlı olmaya çalışarak geçmiştik.
İki adama yaklaştığımız seslerden ve ışıktan belli oluyordu. Artık daha temkinli ilerlemeye başladık.
Bir anda karşılaşmak istemediğimiz için hurdaların arkasına saklanıp etrafı kolaçan ettikten sonra başka bir tanesine gizlenerek geçiyorduk.
Kızların çıkacağı yere kadar geldik. Eğer güvenliyse oradan da geçip kurtulabilirdik. Ancak oraya yaklaştıkça peşimizdekilerin orada olduğu anlaşılıyordu.
Çıkışın hemen önünde bulunan geniş kitaplığın arkasında duruyorduk. Kafamı yavaşça biraz çıkararak baktığımda ikisinin de orada olduğunu gördüm. Yavaşça Ferhunde'ye dönerek burada olduklarını avucuna yazarak söyledim.
Kısık sesle bir şeyler konuşuyorlardı. Kulak kesilip dediklerini anlamaya çalıştım.
"Bak oğlum, didik didik et burayı! Yoksa patron bizi doğrayacak!"
"Ben anlamadım abi, niye öyle bir şey yapsın ki? Biz organ mafyası mıyız?"
"Sen bir şey sorgulama lan! Dediğimi yap sadece!"
"Tamam."
"Şunları bir an önce temizlemezsek başımıza iş açacaklar."
"Dün niye yapmadık lan? Elimizdeydiler."
"Murat Abi dün Haşmet Bey'e ulaşamadı. Onun dediğine göre hareket edecekti. Konağa geldiğinde de söylemeye fırsatı olmamış bir türlü, geç söyledi. Haşmet Bey de 'Akşama kadar işlerini bitirmezseniz ben sizin işinizi bitiririm!' demiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLLEGAL YOLLARIN DOLAMBAÇLI SOKAKLARINDA KAYBOLMUŞ RUHLAR (Raflarda Değil)
ChickLitHayat denen oyunda zaman akışı sen yerinde dursan da devam eder. Her bir saniye yeni bir yol ayrımına yaklaştırır. Saptığın her yol ayrımı yeni bir yol ayrımına ulaşmanın bir adımıdır. Bu hikayede dört liseli gencin yol ayrımlarını okuyacaksınız. D...