The garage you belong to

264 16 0
                                    

"Günaydın sevgilim."

"Günaydın."
Dün gece Max benimle kalmıştı. Sabaha onu görüp başlamak çok güzeldi.

"Hazırlanalım da bir şeyler yemeye çıkalım."

"Yok ya evde bir şeyler yeriz işte, hem iki saate uçağınız var."

"Ama seninle vakit geçirmek istiyorum." Dedi ve kollarını bana doladı.

"Evde de geçirebiliriz." Dedim ve gözlerim dudağına kaydı.

"Öyle mi küçük hanım."

"Hı hı."
•••
"Bak şurası çok hoş bir yer." Telefonumdan ona kahvaltı yapılacak yerler gösteriyordum.

"Scarlett, ciddi misin? Şık bir yerlere gidelim işte."

"Paparazziyle uğraşma diye söylüyorum. Hem kahvaltı yapacağız sadece ne önemi var?"

"Peki nasıl istersen."

"Bak şurdan sola dön, bak sağdaki yer güzel."
——————————————————————————
İçeri girdiğimizde tanıdık gelmişti her şey. Çocukluğuma gitmiştim sanki. Max'in belime dokunuşuyla hayal dünyamdan gerçek dünyaya geri gelmiştim.

"Şöyle cam kenarına geçelim mi?" Kafamı sallayarak onayladım onu. Oturup siparişimizi verdikten sonra tekrar buranın nereden tanıdık geldiğini hatırlamaya çalıştım. Ve evet, burası babamla İngiliz çayı içmeye geldiğimiz yerdi. Normalde bizimle vakit geçirmezdi ama annemle kavga ettikleri zaman beni alıp buraya getirirdi. Sohbet ettiğimizi falan düşünmeyin, masaya oturur, siparişimizi söyledikten sonra telefonunu eline alır, yüzüme bakmazdı. Belki de o kavga ortamında bulunmamı istememiştir. Ne kadar düşünceli bir baba (!). Max'de telefonuna bakıyordu o sırada. Kendimi kötü hissetmiştim ki telefonunu bıraktı sanki hissetmiş gibi.

"Gianpiero yazmış, yoksa seninle vakit geçirmek için geldim." Dedi ve masanın üstündeki elimi avucunun içine aldı. Hissetmişti ama nasıl yapıyordu bunu? Beni nasıl bu kadar iyi tanıyordu? Tanrı aşkına, bu adama çok aşığım!

"Önemli değil canım, bak siparişlerimiz geldi zaten."
•••
"Bir ay sonra birlikteyiz tekrar, az sabret sevgilim." Diyip uçağa binmeden son bir kez daha sarılmıştım ona. Ne kadar takmıyor gibi görünsem de çok özlüyordum onu.

"Monako'da gezeceğiz ama tamam mı?" Kulağıma eğilip "Benimle kalacağına söz ver." Dedi yüzünde küçük bir sırıtmayla.

"Ona o zaman bakarız." Dedim ve kollarımı ondan ayırdım. Onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu. Yüzüne yalandan üzülmüş bir ifade yerleştirip uçağa geçti.
•••
Okuldan çıktıktan sonra kendimle vakit geçirmek için yürüyüşe çıkmıştım. Pastaneden çörek alıp sahile geçip bir banka oturdum. Telefonuma bildirim gelmişti.
charles_leclerc: Niye tek başınasın? Sevgilin seni bıraktı mı yoksa?

scarletthorner: Sana ne Perceval?

Burada bir yerlerden olduğunu anlamıştım tabii. Arkama döndüğümde kıpkırmızı bir Ferrari'nin içinden bana bakıyordu. Sürücü koltuğunda değildi. Süren kimse ona ilerlemesini söyledi.

charles_leclerc: Monako'ya beklerim ;) ama ait olduğun garajda dur Bretta. Redbull şapkası çok yakışıyor sana.

scarletthorner: Kaç kere daha sana ne demem gerek acaba anlaman için?

charles_leclerc: Ad değişikliği için müracaat et bence. Çünkü o kırmızı üniformaları giyemeyeceksin:(
-Görüldü

scarletthorner: Senin sevgilin yok mu Perceval, git onunla uğraş. Bıraktı mı yoksa seni? Alexandra mon amour DHSJDHSJJDKS

charles_leclerc: Kıskandın sanki Bretta ;)

scarletthorner: Sen hayal dünyanda yaşamaya devam et Perceval. Ayrıca bana Bretta demeyi kes demedim mi sana ya?
-Görüldü

"Alo, Glory. Napıyorsun bir şeyler içelim mi?"
•••
"Öyle işte Glory. Napacağımı bilmiyorum."

"Ya benim güzel kızımı üzenleri ne yapmak istiyorum biliyor musun? Kafalarını birbirine tokuşturmak!" Beni bir şekilde güldürmeyi başarıyordu canım arkadaşım.

"Bak gerçekten ne yapmak istiyorsan onu yap Scarlett. Kızım altı sene boşuna mı okudun ya? Babanın yanında sürünmek için okumadın, o kırmızı kıyafeti giymek için okudun! Scarlett'sin sen, sana her şey yakışır da mavi yerine kırmızıyı seçerim."

"Bilmiyorum Glory, hayatım boyunca kariyerimi bir erkeğin önünde tutacağımı söyledim ama..."

"Ama yok. Nasıl mutlu olacaksın o önemli, ne kariyer ne erkek. Mutluluğun."

"Sanırım nerede mutlu olacağımı bilmiyorum, Max'siz de mutlu olamam, Ferrari'siz de. Acaba direkt sektörden mi çıksam, yani atıyorum Ferrari'ye giderim. Scuderia'ya değil?"

"Hayır hayır hayır. Bak güzelim, Max'e bayılmıyorum diye söylediğimi düşünme ama hayatında o yoktu ve mutluydun. Ayrıca Ferrari'ye gidince niye Max'i siliyorsun?"

"Ayrılır belki, yani ona güveniyorum gerçi. Bizim için çabalar bence."

"Bence mi? Kızım sana bence dedirtmişse çabalamaz. Kendini kandırma, hem sektörden çıkmak falan yok. Padokta durmak için yaratılmışsın sen ne başka sektörü!"
————————————————————————-
Scarlett: kırmızı kıyafetli
Bretta: İngiliz

British Girl | Charles LeclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin