××
| Bölüm 2: Diyalog Kurmak
"Günaydın."
Charles mutfaktaki masada, masanın çatlak yüzeyini inceleyerek oturup donuk bakışlarla bir şeyler düşünürken, içeriye Hank girince ona doğru baktı. "Günaydın, Hank." diyerek gülümsedikten sonra kahvesinden bir yudum aldı. Kahve saçları alnına doğru dökülüyordu, son zamanlarda iyice uzuyor gibilerdi. Beyaz tişörtünün üzerinde lacivert bir hırka vardı.
Hank'in de yeni uyandığını ya da hiç uyumadığını belli etmeye uğraşan karışmış saçları ve üzerinde sabit durmaya çalışan pijama takımıyla görüntüsü komikti. Charles ona gülmek üzereymiş gibi baktı. "Zor bir gece miydi?"
"Laboratuvardaydım..." diye mırıldandı Hank, sesi yorgun ve uykusuzdu. "Açıkçası gecenin tam olarak nasıl bittiğini hatırlamıyorum. Kahveye ihtiyacım var."
Charles tezgahın üstünde hazırladığı kahveyi gösterdi, Hank bir bardak alıp doldururken kaşlarını zorla kaldırabiliyormuş gibi ona doğru baktı. "Sen neler yaptın? Dün konuşamadık."
"İlçe belediye başkanıyla görüşmedeydim, okul fikri için izin almaya çalışıyorum işte hala. Gerisinde de Moira'yla dışarıdaydık. Keşke tüm insanlar onun gibi olsa... En azından birkaç tanıdığımız öyle."
"Evet, birkaç insanın bizim tarafımızda olması iyi." dedi Hank. "Malum, çok fazla değiller."
"Olacaklar, olacaklarını biliyorum. Sadece biraz zaman gerekiyor."
"Umarım öyle olur." diye mırıldandı Hank, kahve yudumlarıyla dolu sessiz bir dakika geçti. Sonra Hank bir şey hatırlamış gibi donmuş bakışlarını ayılttı ve Charles'a baktı. "Bu arada." diye başladı. "Erik'in arkandan bir şeyler söylediğini duyuyorum. Gerçi sen de duyuyor olabilirsin ama..."
"Hayır, dinlemiyorum ki." dedi Charles. "Ne söylüyormuş?"
"Yani pek beklemediğin şeyler değiller aslında... Normalde laf taşımayı da sevmem ama senin hakkında konuşunca bilmek istersin diye düşündüm."
"Ne diyor, Hank?"
Charles dün akşam Erik'le konuşmalarını düşündü. Erik hiç de arkasından bir şeyler söylüyormuş gibi durmuyordu. Hem öyleyse Raven neden bir şey dememişti? Onun saklamak isteyeceği kadar kötü müydüler?
"Aslında, biliyor musun? Ben de bunları Alex'ten duydum. Ve yeni olup olmadıklarını bilmiyorum bile. Belki eskidir." dedi Hank. "Erik senin uğraştığın şeylerin hiçbir işe yaramayacağını falan söylüyormuş. Ve arkandan daha çok şeyler sayıyormuş ama çoğu saçma sapan, laf atmak için söylediği şeyler sanırım."
"Laf atmak için mi?" diye mırıldandı Charles. Bunların hiçbirini nasıl duymamış olduğunu anlamadı. "Bence de eski olabilirler, eğer bunları yeni dediyse söyleyecek şeylerim var çünkü."
"Ya işte dediğim gibi, bence amacı sadece laf atmaktı. Senden bahsetmek falan. Ne hakkında konuşursa konuşsun konu her zaman sana geliyor zaten. Ama önemli bir şey söylemiyor bile. Yani hani ona verdiğin önemli bir sırrın falan varsa... Bu zamana kadar öyle önemli bir şey anlattığını görmedim."
"Sırlarımı o şekilde dedikodu malzemesi yaparsa onu mahvedeceğimi biliyor." dedi Charles. "Ama her konuyu bana getirmesi, derken?"
Hank birkaç saniye sessiz kaldı ama Charles'a bakınca bir cevap beklediğini anladı. "Bu gerçek bir soru muydu?"
Charles derin bir nefes verdi. "Evet, nasıl bana getiriyor yani?"
"Siz şimdi hiç mi konuşmuyor musunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
very dimensions of lying, cherik
FanfictionKüba'daki olaydan sonra Charles ve Erik konuşmayı kesmişti, en azından bir süreliğine. Nasıl toparlayacaklarını da bilmiyorlardı. Bu da, Erik ve Charles'ın anlatılamayacak kadar karmaşık ilişkilerini çözebilecek gibi olduktan sonra tekrar tekrar bat...