Bölüm 4: Delice Bir Takvim

18 5 13
                                    

××

| Bölüm 4: Delice Bir Takvim

Charles uyandığında birkaç saniye gözlerini açabilmeye uğraştı. Vazgeçip geri kapattı, tekrar açabilir gibi oldu. Beyni çalışmaya başladığında günün hangi gün olduğunu ve bugün yapması gereken işleri hatırladı. Başını yastıktan kaldırdığı gibi ensesinde acı bir ağrı hissetti ve yüzünü buruşturdu. "Sikeyim... Bu ne ya?"

Akşamında içtiklerini hatırlayınca yataktan doğruldu. "Eyvah."

Saate baktı, çok geç kalmamıştı ama acele etmesi gerekiyordu. Hızlıca duşa girdi, havluyu beline sarıp banyoda kaldı ve dişlerini fırçalayıp yüzünü temizledi. Saçlarını fönledikten sonra odaya geçti. Akşamdan kaldığı için başı çok fenaydı ama katlanması gerekiyordu. Altına pantolon giyip üstüne beyaz bir gömlek geçirdi. Odasının kapısını açıp evin içine doğru seslendi. "Erik!"

Yatağını hızlıca toparladı ve diğer kıyafetlerini düzenlerken odaya Erik girdi. "Evet?"

"Neyi bekliyorsun? Hazırlan." dedi Charles. Gömleğin açık düğmelerini ilikledikten sonra ceketi koluna koydu, telefonunu ve cüzdanını da aldı. Erik hala eşofmanlıydı. "Neye hazırlanayım?" derken Charles onu sırtından ittirdi ve odadan çıkardı. "Bugün her şeyde yardım edeceğini sanıyordum."

"Dün geceyi nasıl bitirdiğimizi bile hatırlamıyorsundur. Nasıl bu kadar ayık ve hazırsın?" diye sordu Erik şaşırarak. Charles omuz silkti. "Böyle şeylere alışık olmayacak kadar yaşlanmadım. Odana gidip giyin gel. Pahalı bir şeyin yoksa benimkilerden al. Özel bir davete gidiyoruz."

"Bundan niye şu anda haberim oluyor?" dedi Erik isyanla. "Seninkiler bana kısa gelir."

"İnsanların daha uzun görmesini sağlarım."

"Saçmalama. Benimkiler de güzeldi zaten."

Erik odasına giderken Charles mutfağa indi ve 3 tane ağrı kesici yuttu, iyi bir kahve de yapsa güzel olurdu ama vakti yoktu. "Erik! Hadisene!"

"Tamam, geldim işte." dedi Erik aşağı inerken. "Sabahın köründe ne daveti bu?"

"Davet akşam ama şimdi daha önemli işlerimiz var." dedi Charles. Sonra Erik'e baktı. "Kravatın nerede?"

"Kravata gerek mi var?"

"Neyse, tamam. Olmasın." dedi Charles. "Gidelim de."

Saate baktı. Hala yetişebilirlerdi. Charles köşkün bahçesindeki arabayı çalıştırdı, Erik muzipçe güldü. "Akşamdan kalma sürebileceğine emin misin? İstersen ben sürebilirim."

"Sürerim."

"Aman be."

Charles arabayı sürerken Erik bir süre sessiz kalıp soluklandı, sonra Charles'a baktı. "Ee, nereye gittiğimizi söyleyecek misin?"

"Bugünün planı şöyle." dedi Charles. "Şimdi çok kısa bir toplantıya katılmam gerekiyor, sadece orada olmam yeterli. Sonra arada boşluğumuz var, bir şeyler yesek iyi olur. Bir de bir meseleyle uğraşıyorum, bayağı eski bir mesele sayılır aslında. Saat 1-2 gibi de onun için avukatımla görüşmem gerekiyor. Sonra gideceğimiz davetten önce yapacağım tek bir şey kalacak, o da doktora yaptığım üniversitede konuşma yapmak."

"Bu kadar şeyin neden tek bir günde olduğunu sorabilir miyim?"

"Çünkü yapabiliyorum."

"Sırf onun için mi yapıyorsun?"

Charles omuz silkti. "Günlerimi daha geniş de planlayabilirdim ama vakit israfı olurdu. Hepsini yapabildiğim için yapmak en iyisi. Planladığın çok şey varsa çok çalışırsın. Hem her gün böyle olmuyor, şu sıralar öyle denk geldi."

very dimensions of lying, cherikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin