Bölüm 5: Bağlanma

23 4 12
                                    

××

| Bölüm 5: Bağlanma

Charles gece geç vakitlere kadar çalıştıktan sonra, günlerdir süren de yorgunluğun etkisiyle olacak ki, normalden birkaç saat geç uyanmıştı. Genelde geç uyandığı da sık görülmediğinden arada geç uyanınca mutlu bile oluyordu. Yorgunken, erken uyanması gerekmeyen sabahlarda erken uyanmak kadar sıkıcı bir durum yoktu.

O yüzden bu sabah keyifli sayılırdı, her zamanki gibi kahvesini yapmış ve hava güzel olduğu için balkonda oturup içmişti. Neredeyse yaz vakti yaklaşmasına rağmen havaların ne durumda olduğunu kestirebilen yoktu, geçen gün kazakla çıktığı hava sonraki gün tişört giymesini gerektirecek kadar ısınabiliyordu. Bugün de sıcaktı, anlaşılan öğleden sonra daha da sıcak olacaktı.

Uzun süredir gördükleri en güzel havaydı. Raven uyanıp balkona çıktığı gibi sıcak havayla karşılaşınca gülümsemişti. "Bugün pikniğe gitmeliyiz."

Charles pek niyetli gibi gözükmese de kötü bir fikir sayılmazdı. Her günü bin tür farklı şeyle dolu geçerken bir de pikniğe vakit ayırabilirdi belki. Bugün dışarıda planı olmadığı için aslında saatlerce çalışmayı düşünmüştü ama birkaç saatlik bir piknikten de bir şey kaybetmezdi. Yine de o birkaç saati hiç heba etmeden çalışmaya ayırmak ona daha makul geliyordu. İçten içe tüm gün aralıksız çalışması gerekiyor gibi hissediyordu.

Raven ve diğerleri gerçekten de piknik planları yapmaya başlamışlardı bile. Hank ve Alex ona da sordu. Charles ilk başta hayır diyecek gibi olsa da direkt ret cevabı vermedi.

"Çok çalışıyorsun zaten, arada oksijen almak iyi gelir." dedi Alex laf atarak. "Üniversitede bunu öğretmemişler miydi yoksa?"

Charles güldü. "Peki, elimdeki işlerin yoğunluğuna göre düşünürüm."

Kahvaltı sofrası hazırlanırken -tamamen bir kaostu- herkes bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Hank pankek yapmaya çalışsa da pek beceremedi, Alex onun elinden görevi almak zorunda kaldı. Banshee hiçbirini takmadan koltukta yatmış televizyon izliyordu, Alex'in laf atmalarıyla ancak yerinden kalkıp bir şeyler yapmaya tenezzül etti. Riptide sabahın bilinmeyen saatlerinde evden çıkıp gittiği için nerede olduğunu bilmiyorlardı ve Alex de bunun yüzünden sabahtan beri gergindi. Ona hem güvenmiyor hem de şu sıralar bayağı irtibatta oldukları için onun bilmediği ne yaptığını merak ediyordu. Hatta tam olarak bu yüzden gergin ve sinirliydi. Alex'in bir şeye sinirlenmesi fazla zor olmuyordu zaten. 

Angel ve Raven erkeklere neredeyse emir verir gibi iş yaptırırken Charles keyifle onları izledi, ortalarda Erik olmadığı için gözü onu aramıştı. Charles'ın hazırladığı kızarmış ekmekler de masaya konduktan sonra kahvaltı hazırdı. Charles ekmeklere teker teker yağ sürüp tabaklara koyarken hepsi masaya yerleşti. Ortalıkta olmayan sadece Erik ve Riptide vardı.

Hank diğer ikisinin nerede olduğunu sorana kadar kimse ses çıkarmamıştı, çünkü herkes içten içe aynı şeyi düşünüyordu, o ikisinin aynı anda ortadan kaybolması pek de iyiye işaret değildi.

"Nerede olduklarını bilen var mı?" diye sordu Hank, kimlerden bahsettiğini zaten biliyorlardı. Hepsi başını iki yana salladı. Charles en son dün gece Erik'i odasına giderken görmüştü zaten, ondan sonrası için bir fikri yoktu.

"Arayıp sorabiliriz?" dedi Hank sonra, ortamdaki gerginliğin azalması için. "Telefonlarla iletişimi bunun için bulduğumuzu sanıyordum."

Hank tam telefonunu cebinden çıkaracakken kapının açılma sesi duyuldu, herkes neredeyse nefesini tutmuş gibiydi. Salonun girişinden Riptide'ın geldiğini gördüklerinde rahatlar gibi oldular, ellerinde poşetler vardı. "Çoktan başlamışsınız demek." diyerek sofraya geldi. "Angel'ın geçen gün bahsettiği kruvasanlardan almaya gittim. Sıra o kadar uzundu ki birkaç saat sürdü, bir daha öyle ünlü yerlerden yeme gibi bir fikriniz olmasın. Beklerken mekanı havaya uçurasım geldi."

very dimensions of lying, cherikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin