××
| Bölüm 1: Umuta Dair Çaba
Charles bir sabaha da tüm gün yapacaklarının planı kafasında dönüp dururken uyandı. Başı ağrıyordu, uyandığı ilk on dakika başı hep ağrırdı zaten. Bir lanet gibiydi. Gözlerini açmayı reddedip yastığa yüzüstü sarıldı ve alnına yayılan ağrıyı hissetti. Sanki uykusunu alamamış gibi hissettiren bu ağrı kadar sinirini bozan bir şey yoktu. Uykusunu aldığına emindi ama uyuması gerekiyormuş gibi artan ağrı sinyali her zaman onu gıcık ediyordu. Kafasını yumruklarsa başka bir acı geleceği için o ağrıdan kurtulabileceğini düşünüyordu ve bir gün bunu gerçekten yapacaktı.
Yatakta biraz döner gibi ilerledi, bacağını aşağı doğru sarkıttı ve ayağa kalktı. Kafasını gerçekten duvara vurası vardı.
Bugün yapacağı şeyleri de düşünerek odanın içinde dolandı, gece uğraştığı kağıtları ve yazdıklarını gördü. Kendi kendine sırıttı, iyi hissettirdiğini hatırlıyordu. Üstünde gece uyuduğu eşofmanları vardı. Odanın kapısını açıp dışarı çıktı. Bir kahve içse iyi olurdu. Sonra da hazırlanıp giderdi. Bugün ilçe belediye başkanıyla buluşacaktı, günün geri kalanını da Moira'ya ayırmıştı. Tüm her şey hakkında konuşabildiği az kişiden biriydi o da.
Mutfakta kahvenin olmasını beklerken diğer odalarda hareketlenme oldu. Gelen kişinin Erik olduğunu biliyordu ama Erik onun mutfakta olduğunu fark edince gelmekten vazgeçer gibi salona gidip oturmuştu. Charles da onu görmezden gelmiş gibi sessizce kahvenin olmasını bekledi ve olunca da bardağa doldurdu. Charles'ın hala mutfakta oturmaya devam ettiğini gören Erik mutfağın içinden hızlıca geçerek balkona çıktı. Charles sigarayı yaktığını görünce sırıtma isteğine engel olamadı. Bir iki dakika sigarasız duramamıştı.
Erik balkona çıktıktan sonra Charles da kahvesini bitirdi ve odasına gitti. Dişlerini fırçalayıp yüzünü yıkadı. Hazırladığı takımı üstüne geçirdikten sonra saçlarını düzeltti ve her şeyin tamam olup olmadığını kafasından bir kez daha geçirerek emin oldu. Odadan çıktı, evdekiler yeni uyanmıştı. Raven, Angel ve Erik salonda oturuyordu. Hank ve Alex de mutfakta bir şeyler hazırlıyor gibi gözüküyordu. Raven Charles'ı görünce seslendi. "Günaydın."
"Günaydın." dedi Charles, Erik de orada olmasına rağmen salona girdi. Raven "Nereye böyle?" diye sorunca "Benim klasik görüşmeler işte." diye mırıldandı, sonra Erik'e doğru baktı. O da ona bakıyordu, bakışlarında bir ifade seçmek zordu çünkü dümdüzlerdi. Gözlerini ondan çekip tekrar Raven'a baktı. "İlçe belediye başkanıyla görüşeceğim, şu okul fikri hakkında..."
Raven başını salladı. "Evet, doğru. İyi şanslar o zaman."
Angel da iyi şanslar dilerken Erik'ten tabii ses çıkmadı, başını televizyona doğru döndürdü.
Charles vedalaşıp evden çıktı. Erik'le göz göze geldikleri anı düşündü ve sonra dümdüz bakmasına sinir oldu. Gerçi yüksek ihtimal o da ona öyle bakmıştı çünkü tepki verecek bir şey olduğunu düşünmemişti ama Erik'ten bir tepki vermesini bekliyordu. Ona doğru döndüğünde hali hazırda ona bakıyordu yani ilk bakan kişi Erik'ti ve bunun anlamını da onun belirlemesi gerekirdi.
Charles kendi düşüncelerine siniri bozulmuş gibi eliyle alnını ovuşturdu. Kafasının içinde bile çok saçmalıyordu.
Arabaya bindikten yirmi dakika sonra durdurup park etti. İlçe belediye başkanlığı binasının önündeydi. Aşağıda randevusu olduğunu ve ne için konuşmaya geldiğini söylerken biraz canı sıkıldı çünkü böyle yerlere usulüne göre girmek, sadece "Ben giriyorum, sıkıntı çıkarma." diyerek girmekten daha zordu. Ya da birilerini dondurup onlar hiç anlamadan girmek. Ama artık insanların bildiği ve kâle aldığı biri olarak dolaşması gerekiyordu ve bu da haliyle güçlerini kullanmasını engelleyen bir durumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
very dimensions of lying, cherik
Hayran KurguKüba'daki olaydan sonra Charles ve Erik konuşmayı kesmişti, en azından bir süreliğine. Nasıl toparlayacaklarını da bilmiyorlardı. Bu da, Erik ve Charles'ın anlatılamayacak kadar karmaşık ilişkilerini çözebilecek gibi olduktan sonra tekrar tekrar bat...