××
| Bölüm 7: Başarısızlık
Charles dün o kadar çok şey düşünerek uyumuştu ki tam olarak hangi saatte uyuduğunu bile bilmiyordu ama başında her zamanki gibi bir ağrıyla uyandı.
Bugün katılması gereken bir televizyon programı vardı ve bu son zamanlarda yapacağı en iyi şey gibi gözüküyordu. Bu zamana kadar katıldıklarında bile sanki bu durumu umursuyorlarmış gibi gözükebilmek için onu çağırıyorlar gibiydi ama bugün bir arkadaşıyla orada olacaktı. Birebir bir röportaj olacaktı ve insanlığa mutantlar hakkında bir konuşma yapabilecekti. Tüm insanlar Küba'da mutantların varlığını görmüştü ve her ne kadar bir şey yapmadıklarını görseler de bilinmezlik yüzünden korkmuşlardı. Charles'ın çıkıp bir iki kelime söylemesi şart olmuştu.
Siyah takım elbisesini giydi, içinde beyaz bir gömlek ve yine siyah bir kravat vardı. Saçlarını hafifçe geriye yatırdıktan sonra güzel durması için şekil verdi. Odasından çıktığında çoğu kişinin de uyanmış olduğunu gördü. Kahvaltı masası kurulu olmasa da herkes bir şeyler yemeye çalışıyor gibiydi. Masa bir hayli karmaşıktı.
Erik de mutfağın girişinde, balkon sayılacak yerde duruyor, sigara içerek karmaşıklığı izliyordu. Gri eşofmanının üzerine beyaz bir tişört giymişti.
Charles hem ona hem de diğerlerine doğru konuştu ve tezgahın üstüne doğru yürüyüp kahve koydu. "Hala düzenli bir kahvaltı kurmamakta ısrar mı ediyorsunuz?"
"Dedi her sabah sadece kahve içen." diye söylendi Raven.
"Onları bilemem." diye mırıldandı Erik, parmakları arasında sigara olan elini dudağına götürüp bir nefes çekerken diğer elini hafifçe kaldırdı. Herkesin önündeki gereksiz abur cubur paketleri, metal kıskaçlarla kapatılıp önlerinden alındı ve masa bir anda neredeyse boş kaldı. Hepsi Erik'e doğru bakarken Erik muzipçe göz kırptı. Metal olan her şey masaya direkt gelirken, metal olmayanları da Erik diğer metallerle tutarak getirdi. Metalden iki kol gibi. Masada birkaç saniye içinde tabaklar, çatallar ve bıçaklar hazır oldu. Dolaptan da gerekli birkaç şeyi çıkardıktan sonra Erik elini indirdi. "Geri kalanını da siz yapın, yoksa size reçeli de mi ben doldurayım?"
Onu şaşkınca izlemeyi bırakıp ayağa kalktılar, Alex kendi kendine "İyi olurdu aslında." diye söylendi.
Charles da bu gösteriye anlam veremese de kahvesinden yudum alırken Erik'e doğru birkaç adım attı. "İşte bu yüzden sen evde kalıyorsun ve ben işe gidiyorum, hayatım."
Erik sigara ister mi sorarmış gibi bir hareket yaptı, Charles başını iki yana salladı. Erik bir duman daha çekti. "Beni iyi örnek alamayacakları baba olarak düşünüyorsun sanıyordum."
"Evet ama birkaç saatlik yokluğumda beyinlerini yıkamazsın diye de düşünüyorum. Ev işinde iyisin gibi."
"Bir şeyleri hareket ettiremiyorsun diye kıskanma."
Charles alayla güldü. "İstersem tüm insanları istediğim gibi hareket ettirebilirim? Senin güçlerini kullanmak için seni de ettirebilirim."
Erik sırıttı. "Vahşi."
Charles bir şey söylemedi. Erik üstünü inceler gibi baktı. "Nereye böyle?"
"Televizyonda görüşmem var, mutantlar ve insanlar için... Senin asla inanmadığın şeyler yani."
Erik bir süre cevap vermedi. Evet, inanmıyordu. Onun yerine konuyu değiştirdi.
"Bence daha çok git."
Charles anlamamış gibi baktı. "Bunları istemediğini sanıyordum?"
"Takım yakışmış."
Erik'in üstündekiler yakıştığı için böyle yerlere daha çok gitmesini söylediğini anlaması birkaç saniyesini aldı. Sonra güldü. "Biliyor musun? Bazen sadece aklını okusam her şey ne kadar kolay olurdu diye düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
very dimensions of lying, cherik
FanfictionKüba'daki olaydan sonra Charles ve Erik konuşmayı kesmişti, en azından bir süreliğine. Nasıl toparlayacaklarını da bilmiyorlardı. Bu da, Erik ve Charles'ın anlatılamayacak kadar karmaşık ilişkilerini çözebilecek gibi olduktan sonra tekrar tekrar bat...