LEORA
Kralın şok içindeki bakışlarına düz bir şekilde cevap verdim "Tüm gerekli yeminleri ediyorum tacımı takabilirsiniz." Kimse şokunu atlatamamıştı ama benim acelem vardı. Artık bu iş bitmeliydi. Fazla uzamıştı. Kral kendine az çok gelebilmişti ve o da olayları toparlamaya çalışarak hemen geldi ve kafamdaki sade tacı çıkartıp görkemli tacı başıma kondurdu. "Kızım prenses Leora Waield'i krallığımızın yeni Kraliçesi ilan ediyorum. Kendim ise krallık görevimi tamamen bırakıyorum. Artık tüm yetki kızımdadır."
Dudaklarım sağa doğru kıvrıldığında artık beklediğim o anın geldiğini anladım. Halk beni alkışlarken muhafızlardan birinin kulağına sessizce fısıldadım. "Babamı ve kardeşimi mahzende atın Vincent'i ise yakalayıp burada tutun." Adam beni sorgulamayıp diğer muhafızlara emri verdiğinde bir saniye bile beklemeden onlara doğru ilerlemeye başladılar. Onlar avdı ben ise avcı ama yakalamadığım tek bir avım kalmıştı ve o da birazdan kendini belli edecekti.
Kral yani eski kral bana yine şok içerisinde bakıyordu ancak bu sefer gözünde farklı bir duygu vardı. Hayal kırıklığı. Muhtemelen onu kullandığımı düşünüyordu ama bu hikâyede esas ben kullanılmıştım. Kraliyet ailesi üyeleri yanımdan geçip giderken geriye sadece Vincent ve o kalmıştı. Gerçek babam. Yani beni bugüne kadar kullanan ve kâhin olduğunu iddia eden Fedor. Beni küçükken büyüsüyle kandırmış ve hafızamı silmişti. Zihnime bana ait olmayan anılar yerleştirmiş ve beni kandırmıştı. O bugüne kadar beni sadece intikamı için bir piyon olarak görmüştü ama o piyonun bu sahneyi esas yöneten kişi olduğundan habersizdi. Ben aslında bereket prensesi değildim. Sadece gerçek prensesin yerine geçmiş ve kraliçe olmuştum.
Fedor'un karşısında dikildiğimde bana gururla bakıyordu. Onun intikamını aldığım için mutlu olmalıydı. Aslında onun değil arkadaşlarının intikamı. Sloteria krallığında yasaklanan büyücülüğü devam ettirenler yani babamın arkadaşları yakalanıp infaz ettirilmişti. Babam ise kendini muhafız kılığına sokup yıllarca casusluk yapmıştı. Şimdi ise tüm krallık yönetiminin eline geçtiğini sanıyordu.
Yanılıyordu.
Onun hesaba katmadığı şey benim hafızamın geri gelmiş olmasıydı. Ona gülümsediğimde hesaba katmadığı bir şeyler olmadığını anlamıştı. "Sevgili baba beni hep intikam yolunda harcayabileceğin bir piyon olarak gördüğünün farkındayım. Ama beni hafife alıyorsun. Ayrıca güçlerini de. Bu krallığı yönetme gücü senin olmayacak. Bu taht benim hakkım ve sende yenildiğini bilerek bu hayata gözlerini yumacaksın." Onu tutan muhafızlara dönüp konuşmaya başladım. "İnfazını gerçekleştirin." Arkamdan bağırsa da onu duymazdan gelip bir diğer kişiye doğru ilerlemeye başladım. Diğer kişi Fyren'di. Yani babamın ailesini öldürdüğü suçsuz insanlardan biri daha. Aslında şu an bir suçluydu bana göre ve cezalandırılmalıydı ama önce bazı bilmesi gereken şeyler vardı.
"Sana gelirsek Fyren arkadaşların seni hiçbir zaman gerçekten sevmediler. Hayatlarına yeni giren bir kızı sana tercih ettiler. Onlar şu anda benim istediğim krallıklara casusluk yapıp onların kötü yönlerini öğrendiler. Kraliyet ailelerinin mahzene atılması an meselesi. Aynı zamanda da yönetimlerinin bana geçmesi." Muhafızlara işaret verdiğimde Fyren'de mahzene götürülmek üzere salondan çıkarıldı. Geriye ise son bir kişi kalmıştı.
Vincent.
O benim dostum olduğunu sanıyordu. Aslında başından beri amacı benim dostum olup krallığı benimle yönetmek değildi. Beni manipüle edip tüm gücü kendi eline geçirecekti. "Senin iyi bir dost olduğunu düşünüyordum ama senin gerçekte nasıl biri olduğunu gördüm. Başından beri beni kullandığının farkındaydım. Sırada ise sana hazırladığım son var." Kulağına yaklaşıp fısıldadım
"Babamla yıldızları saymamız gibiydin Vincent. Zaman kaybıydın." Elbisemin cebinden çıkardığım hançeri göğsüne sağladığımda gözleri irileşmişti önce. Sonra ise boş bakmaya başladı gözleri. Yere yığıldığında ise ruhu bedenini tamamen terk etmişti. Artık Sloteria gibi diğer krallıkların yönetimi de benim elimdeydi.
Sarayın balkonuna çıktığımda komşu krallıkların halkları da sarayın bahçesinde benim konuşmamı bekliyordu. Artık yönetim tek bir kişinin elindeydi yani bende. Diğer kraliyet aileleri ortadan kalkmıştı ama hepsi hâlâ yaşıyordu. Sadece mahzende.
Artık onlara söyleyebileceğim hiçbir şeyim kalmamıştı. Çünkü halk umurumda bile değildi aslında. Tüm bu güç sadece benim içindi ve kimse buna engel olamazdı. Fedor'un bana büyü ile verdiği gücü kullanarak tüm diyarı karanlığa boğduğumda halk çığlıklar atarak kaçışmaya başlamıştı. Bundan zevk alarak kahkaha atmaya başladığımda zihnimde sadece tek bir düşünce yankılandı.
Geleceğin Geçmişinde beyaz zambaklar kana bulanmıştı ve kötülük kazanmıştı.
Geleceğin geçmişinde iyilik sonsuza kadar yenilmişti. Ve yine geleceğin geçmişinde karanlık sonsuza dek hüküm sürecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Zambak-Geleceğin Geçmişi
Viễn tưởng"Kendilerine dost edinmeye başlasalar iyi ederlerdi çünkü beni hiç bir krallık engelleyemezdi ve ben güç için geliyordum." Sıradan bir genç kız ve bir kahin...Acaba gerçek olabilir mi bunlar? Leora sıradan bir köyde sıradan bir ailenin tek çocuğudu...