Bir haftanın sonunda gerçekten kendimi diğer prenseslere yetişmiş hissediyordum. Hatırı sayılır bir tarih bilgim zaten vardı ama Amber bunların yetmeyeceğini düşünüp kendi bildiklerini de anlatmıştı. Artık yemek yerken ne zaman hangi çatalı kullanmam gerektiğini başkalarına sormuyordum. Ama daha da önemlisi artık güçlerim hakkında da az çok bilgi edinmiştim.
Aslında yılar önce Sloteria'ya gönderilen perinin gücünün güneş olduğu biliniyormuş ancak bu düşünceler yalnızca bir tahminden ibaret olduğu için fazla umursamadım. Ha ay ha güneş hem ne fark ederdi ki. Babamın dediğine göre okulda güçlerim konusunda ekstra bir ders alacakmışım.
Mantıklıydı çünkü güçlerimi nasıl kullanacağımı bilirsem halkımı korumak için bir adım önde olurdum. Ki ben Sloteria'ya savaş açmaya cesaret edebileceklerini sanmıyordum. Güçleri olan bir varise sahip krallığı yenme şansları yoktu ama Sloteria savaş açarsa kazanacağımız garantiydi bu nedenle bir karar vermiştim.
Güçlü olan krallıklarla müttefik olup güçlü olmayan krallıkları hükmüm altına alabilirdim. Tabii bu teklifimi kabul etmeyen güçlü krallıklara da savaş açabilirdim ancak kimsenin bu teklifi reddedeceğini sanmıyordum. Ve planımın başında gizlilik yer alıyordu. Kimsenin bunu teklif edeni bulamamasını sağlayacaktım. Böylece kimse bunun altında kimin parmağı olduğunu çözemeyecekti. Bu planımı Vincent bile öğrenmeyecekti ne de olsa tahta sadece ben istediğim için geçme hakkı olacaktı ki bu da kraliyet okulundan başarı ile mezun olursa gerçekleşecekti.
Kimse iyi bir hükümdar olacağına dair şüphelerinin olduğu birini başlarında istemezdi bu da halkın isyanına sebep olurdu. Yani savaş için açık hedef ilan edilirdik. Bunu engellemek için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Kimse bana engel olamayacaktı.
Kendilerine dost edinmeye başlasalar iyi ederlerdi çünkü beni hiç bir krallık engelleyemezdi ve ben güç için geliyordum.
Bunu her ne kadar saçma bir intikam planı olarak görseniz de sizde yıllardır benim gördüklerimi görüp yaşadıklarımı yaşasaydınız aynı kararı verirdiniz. Halkımın daha iyi şartlarda yaşamasını istiyordum. Hiç kimse arasında ayrım yapılmadan yaşamalarını ve bunu da sınırları genişletip daha çok gelir kaynağı elde ederek yapacaktım.
Tüm bunlar gerçekleşirken diğer krallıkların insanlarına da bir zarar gelmesine izin vermeyecektim. Sonuçta onlar benim gelecekteki halkım olacaktı. Ayrıca güçsüz krallıkları seçmemin de geçerli bir nedeni vardı. Hepsinin deniz krallıkları olması ve bu özelliklerini yeterince iyi kullanamamaları. Bunun sebebi ise geçmişte yapılan bir savaşta hepsinin hükümdarlarının erken kaybıydı.
Genç varisler daha pek bir bilgi sahibi olamadan tahta geçmek zorunda kalmışlardı ve işte bu da sonuçlarıydı. Halkları bundan olumsuz etkileniyordu ancak değişen bir şey olmuyordu. Onların da tek umudu şuan ki varisleriydi. Onların en iyi şekilde yetiştiğinden emin olup gelecekte krallıklarını daha iyi hale getireceklerine inanıyorlardı.
Benim onlara bir yardımım dokunmuş olacaktı aslında ve tüm bunlar olurken kraliyet ailelerine ise hiç bir şey olmayacaktı. Sadece halklarını daha iyi şartlarda yaşatmaları için çabalayan bir varistim. Tüm bu gücü elde edip kötüye kullanacak türden biri değil. Tüm krallıkların eşit ve huzurlu olabilmesi için yapacaktım.
Birinin bunu yapması gerektiğini düşünüyordum ve kendim yapacaktım. Gizli tutma sebebim ise diğer krallıkların bu planımı engellemeye çalışacaklarını bildiğim içindi. Hükümdarların düşünceleri savaşları engellemeyip daha fazla güç elde edip üstünlüklerini ilan etmeleriydi ben ise bunu tersine çevirecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Zambak-Geleceğin Geçmişi
Fantasy"Kendilerine dost edinmeye başlasalar iyi ederlerdi çünkü beni hiç bir krallık engelleyemezdi ve ben güç için geliyordum." Sıradan bir genç kız ve bir kahin...Acaba gerçek olabilir mi bunlar? Leora sıradan bir köyde sıradan bir ailenin tek çocuğudu...