1. bölüm

48 9 13
                                    


Camdan dışarı bakarak ofladım. Uyuyamıyordum. Yaşadıklarım aklımdan çıkmıyordu. Bir cinayete tanık olmuştum ben. Eğer polise gidersem o katil zaten cehennem olan hayatımı aleve verecekti. Perdeyi çekip ayağı kalktım. Korktuğumda yaptığım şeyi yapacaktım. Kulaklığımı ve telefonumu alıp kitaplığıma doğru gittim. Kulaklığı telefona bağlayıp koltuğuma oturdum. Kulaklığı kulağıma takıp manga "cevapsız sorular" şarkısını açtım. Arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Belki böyle uyuyabilirdim.

Müzik hayatımın bir parçası olmuştu. Sessizdim, zararsızdım, dışardan bakılınca acınısı bir halim olduğu belli oluyordu zaten. Bu hayatta yaşamak için tek bir sebebim vardı. Kardeşim. Daha 4 yaşındaydı, otizimliydi ve astımı vardı. Ve ona bakan tek kişi bendim. Annem ve babam bu evde biz yokmuşuz gibi yaşıyorlardı. Bizi asla umursamıyorlardı. Çünkü onların tek derdi paraydı. Kardeşimin ilaçlarını bile ben alıyordum. Bursluluk sınavını kazandığım için her ay para alıyordum. Ama bu son yılımdı. Üniversite son okuyordum, ve okulumun bitmesine çok az kalmıştı. İşe girmek istiyordum ama beceriksizliğim yüzünden her işten kovuluyrdum.

Şimdi az çok nasıl bir hayat yaşadığımı anlamışsınızdır. Uykum gelmeye başlamıştı bile. Sanırım uykuya dalıyordum, kabus görmeme dileğiyle Derin bir uykuya daldım.

                           **********

Gözlerimi boynumda ki ağrı yüzünden inleyerek açtım. Koltukta uyuduğum için boynum fena tutulmuştu. Saate baktığımda gördüğüm sayılarla hızla yataktan fırladım. Saat yediyi on geçiyordu ve zilin çalmasına 10 dakika vardı. Koşarak dolabımın kapağını açtım ve sade bir crop ve pantolon giydim. Bu 3 dakikamı almıştı. Saçımı öylesine topuz yapıp gözlüğümü taktım ve çantamın içine Kulaklığımı koyup odamdan çıktım. Hemen yanımdaki kardeşimin odasına girdim. Uyuyordu. Hemde çok tatlı uyuyordu. Ona doğru gidip alnına minik bir öpücük bıraktım. Onun odasından da çıkıp dışarı çıktım.

Ayakkabılarımı giyip bahçeden çıktım. Sadece beş dakikam kalmıştı. Serviside kaçırmıştım. Koşacaktım. Eğer geç kalırsam bu sefer müdür canımı okuyacaktı. Ama koşarak yetişemezdim. Mecbur yemek paramı taksiye verecektim. Yanımdan geçen taksiye el işareti yapınca durdu. Hızla taksiye binip okulun adını söyledim. Stresten terlemiştim. Bir kaç dakika sonra taksi okulun önünde durdu. Gereken parayı verip arabadan indim. Zilin çalma sesini duyunca sınıfa doğru koşmaya başladım. Sınıfa girdim ve hocanın gelmediğini görünce Derin bir nefes verdim. Hızla yerime geçip soluklanmaya başladım. Bugünde yetişmiştik çok şükür.

                                   *******

Zil çaldığında çantamı alarak sınıftan çıktım. Okul bitmişti. Açlıktan bayılmak üzereydim. Hemen eve gitmek istiyordum. Servis önümde durunca hızla servise bindim. Arkalardan bir yere oturup kulaklığımı taktım. Rastgele bir müzik açıp başımı cama yasladım. Servis evimin önüne geldiğinde hızla indim. Kapının önüne geldiğimde çantamdan anahtarı çıkartarak kapıyı açtım. Burnuma dolan yemek kokusuyla derin bir nefes çektim içime.

Sema teyze mutfaktan çıkıp bana gülümsedi "Hoş geldin sıla" dedi tebessüm ederek. Gülümsedim "Hoş buldum" dedim.
Efe beni görür görmez "ablaaa" diyerek kucağıma atladı. "Ablamm" dedim yanağına derin bir öpücük bırakarak. Sema teyze "ben gidiyim" dediğinde başımı salladım. Çok iyi bir kadındı. Ben yokken hep efe'ye o bakıyordu. Annem ve babam ise para peşindeydi. Sema teyze çıktığında efe'yi koltuğa oturttum. "Sen burada otur ablam ben yemek yiyip geliyorum" dedim gülümseyerek. "Tamam" dedi tatlı tatlı. Yanağına minik bir öpücük bırakarak ayağı kalktım.

Mutfağa girip dolabı açtım. Sema teyzenin yaptığı yemeği alıp ısıttım. Yemeğimi yedikten sonra bulaşıkları yıkayıp efe'nin yanına gittim. Kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım.

                               ********

Efe sonunda uyuduğunda odama gidip üzerime ceketimi giydim. Akşam olmuştu. Yani dışarı çıkma zamanım gelmişti. Kulaklığımı ve çantamı alıp dışarı çıktım. Gökyüzüne baktım. Belki bana bir umut ışığı olurdu. Yürümeye devam ettim. Hava soğuktu, ki ben soğuk havaları daha çok severdim. Şu an o deponun yanından geçiyordum. Başımı çevirip depoya baktım. Karanlık gözüküyordu. Derken çarptığim geniş beden yüzünden hızla bakışlarımı önüme çevirerek "pardon" dedim. Ama gördüğüm kişi yüzünden öylece kaldım.

Bu o adamdı. Yüzündeki siyah bez, ve o yeşil gözler... yutkundum. Bana bakıp kaşlarını çattı. Acaba beni tanımışmıydı. İnşallah tanımazdı. Hızla sağa dönüp koşmaya başlayacaktım ki kolumdan tutup beni kendisinde çevirdi. "Öyle kolay kaçabileceğini mi sandın" dediğinde yutkundum. Beni tanımıştı.

"Bırak beni" dedim kaşlarımı çatarak. Ondan kurtulmam gerekiyordu. Görmedim ama kısılan gözlerinden güldüğü belli oluyordu. "Benden kurtulamazsın gözlüklü kız" dedi. "Sana beni bırak dedim. Üstelik polise bile şikayet etmedim benden ne istiyorsun" dedim kaşlarımı çatarak. "Senden bir şey istediğim yok" dedi rahat bir şekilde. Ben ise onun aksine korkudan titriyordum. "'Madem benden bir şey istemiyorsun. O zaman neden beni bırakmıyorsun?" Diye sordum sinirle.
Kolumu bırakınca rahat bir nefes verdim.

"Seni şimdi bırakıyorum, ama unutma" dedi. Son kısmı özellikle vurgulamıştı. Kulağıma eğilip "peşindeyim gözlüklü kız" deyince kaşlarımı çattım. Ama daha bir şey dememe izin vermeden omzuma çarpıp gitmişti. Ne demişti o peşindeyim mi demişti? Bu adam cidden garipti...





Selam canlar. Yeni bir bölüm yazdım. Umarım sevmişsindir, hoşça kalınn:))))

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin