4. bölüm

26 4 3
                                    


8 YIL ÖNCE

Hava soğuktu. Camı kırık pencereden esen rüzgar sıla'nın tenine vuruyordu. Üzerinde sıfır kollu atlet altında ise kısacık bir şort vardı. Sızlayan sırtını yavaşça yatağa yaslamak istedi ama canı yandığı için inleyerek sırtını geri çekti.

Bu iğrenç genelevde sırf annesi ve babası para kazansın diye kalıyordu. Ama o iki canavar yüzünden, şu yaşında üç kere t@ciz edilmişti. Üstelik ondan yaşça büyük bir adam tarafından. Daha 3 yaşındayken annesi onu bu genelevde bir beşiğe yatırmıştı. Eğitimini bile burada alıyordu. Ama buradan çıkınca okuyacaktı. Kendine bir söz vermişti.

Etrafa bakındı. 2 gün önce kırık pencereden kaçmayı denemişti ama sırtına batan camlar yüzünden kaçamamıştı. Bunlar yetmezmiş gibi birde genelev sahibinden dayak yemişti.

Bir anda kapı sertçe açılınca bakışlarını kapıya çevirdi. Gördüğü kişi yüzünden Sızlayan ayaklarına rağmen hızla ayağı kalktı. Acısı yüzünden yüzünü eşitti. Bu o adamdı doğum gününde onu t@ciz eden adamdı. Sadece doğum gününde değil 14 yaşındayken iki kere daha t@ciz edilmişti.

O piç adam her sinirlendiğinde sılaya aynı şeyi yapardı. Mutlu olduğunda ise sıla'nın en yakın arkadaşı olan Zeynep'e yönelirdi. Sıla korkmaya başlamıştı. Fırat sıla'ya doğru bir adım atınca sıla hemen "Yaklaşma bana" diye bağırdı. Fırat sinirliydi. "Bana bak bücür gel şuraya zaten sinirliyim daha çok sinirlendirme beni" dedi.

Sıla dinlemedi "İMADAT" diye bağırdı var gücüyle. Fırat hızlı bir hamle yaparak sıla'nın kolunu yakalayıp onu yatağa fırlattı. Ve hemen ardından sılanın üstüne çıktı. Sıla çırpınmaya başlayıp adamın boynunu çizdi. Ama Fırat sıla'nın ellerini birleştirip sabitletince sıla ayaklarını kullanmaya başladı. Fırat kızın boynunu öpünce sıla büyük bir çığlık attı. Ama Fırat durmadı. Çırpınmayı bıraktı sıla. Daha fazla dayanamıyordu. Bir anda kapı büyük bir gürültü ile açıldı. Ve içeri bir polis girdi. Fırat'ın yakasına yapıştığı gibi onu yere fırlattı, ve bütün şarjörü Fırat'a boşalttı. Sıla baygındı. Polis "Ne istedin lan küçücük kızdan" diye bağırdı. Geneleve büyük bir baskın düzenlenmişti ve başarı ile sonuçlanmıştı.

Polis sıla'yı kucaklayarak dışarı çıktı. Sıla'nın anne ve babası onları görünce yalandan ağlamaya başladılar. Annesi "Kızım ne yaptılar sana" dedi dizlerinin üzerine çökerken. Polis "çok mu umrunda" deyince babası "biz kızımız için çalıştık. Zorla çalıştırdılar bizi lütfen kızımızı verin" dedi yalandan göz yaşı dökerek.

Polis "bunları karakolda konuşucaz" dedi. Ve konuştularda annesi ve babası yalvar yakar kızı almışlardı. Polis çok memnun kalmasada müdürü dinlemek zorundaydı. Bu yüzden sıla'yı onlara verdiler.

GÜNÜMÜZ

Sonunda beklediğim sayfaya geldiğimde ayağı kalktım. Şu an sokak nöbetçileri okuyordum ve tablo sahnesindeydim. Okumaya başladım ve malum yer olunca kolumu ısırdım. Büyük bir çığlık atıp olduğum yerde zıplamaya başladım. Kitap okuyunca deli olabiliyordum. Kapımın açılma sesini umursamadan okumaya devam ettim, çünkü Efe olduğunu biliyordum.

Efe "ablaa" desede umursamadım. Çünkü bu sahne o sahneydi. Bu kitaba başladığımdan beri beklediğim o sahneydi. Efe bir anda "abla" diye yüksek sesle bağırınca oflayarak ona baktım. "Efendim ablam" dedim. Efe "tiyifonun çaliyo" deyince kitabı kapatıp yatağa koydum. Efe "ben açicam" deyip telefonu açtığında "'Efe!" Dedim kaşlarımı çatarak. Telefonumu alıp kimim aradığına baktım. Ve gördüğüm şeyle gözümü kocaman açtım. Ayaz arıyordu.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin