1.

1.9K 112 146
                                    

Sırtımdaki koca çanta ile Kaf Dağını aşıyordum.

Biraz daha abart canım öyle olmadı.

Sus Acun ya, zaten bu Akın bozuntusu hayvan gibi ödev vermiş bana gelde yetiştir.

Kendimi hemen tanıtayım. Ben Yazgı Öztürk. Üniversite sınavını bir soru ile kaçırıp hala gariban gariban dershanelerde sürünen o zavallı kız. Şu anda mutlu mutlu üniversitesiyi okumak varken ben benimle aynı kiloda olan çantayla ödevlendirmeyi taşıyordum.

Yazık sana.

Cidden yazık bana Acunum ya. Zar zor bitirdiğim merdivenlerin ardından geç kaldığım için başımı ütüleyecek ve neden geç kaldığımla ilgili bayağı fazla azar işiteceğimi bildiğimden dolayı etrafı kolluyordum her an çıkacak Gargamele karşı. Evet Gargamel bana hayvan gibi ödevlendirme veren Akın hoca oluyor. 

Ha birde pezevenk hayvan gibi ödev verdiği yetmiyormuş gibi yapmayınca da "ıdevın nıden yıpılmıdı" diyor ardından babamı arıyordu. Odasının önüne geldiğimde yavaş olmaya özen göstererek sınıfa doğru ilerleyecekken duyduğum sesle benim ölüm hakkının geldiğini anladım. "Yeterince geç kalmadın mı küçük hanım?" Siktir!

Helvan neli olsun annem.

Fıstıklı olsun lütfen, birde arasına dondurma bırakırsan çok makbule geçer.

Tabikisiii.

Arkamı yavaşça döndüğümde zoraki bir şekilde sırıttım. Ellerini altındaki kumaş pantolonun cebine koymuş vücudunu saran gömleği ile tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.

Sen niye şimdi adamın kombinini bize söyledin?

Şu anda sırası mı Acun?

"En sevdiğim hocam bu gün nasılsını-" "Yazgı Öztürk, odama!" Çatık kaşları ile bana bakarken sinirden patlamak üzereydim fakat bunu ona gösterirsem o da sinirden patlar ve bende o sinirinden nasibimi alırdım, yani kısacası her türlü zarardayım. Yazık la bana..

Arkasını dönüp odasına ilerlediğinde arkasından pek sevgili bakışlarımı yolluyordum. İnşallah otururken pantolonun yırtılır tamda götünün ortasından, yolda mutlu mutlu yürürken su birikintisinin üstünden geçen araba bütün suyu üstüne sıçratır, evinin anahtarını almayı unutup kapıyı kapatırsın, sevgilinle date çıktığında üstüne hapşırıp bütün salya ve sümüklerini kıza püskürtürsün, lüküs arabana kuşlar sıçar amin!

Lüküs ne la? Lüks olması gerekmiyor muydu?

Ben lüküs diyorum Acun, sus!

Odasına girdiğimde tam oturacaktım ki "Oturma ve ödevlendirmeni getir." Dediğinde sinirden ağlamak üzereydim. Bu gidişle bel fıtığı da olacağım.

Çantamı sinirle açıp kitaplarımı çıkardım, önüne koyduğum kitaplarımla ayakta dikiliyordum. İlk önce branşı olan matamatiği açıp ödev verdiği yeri kontrol etmeye başladı. "Niye bu kadar yanlış ve boş var?" Sen sor diye yaprağım. "Yapamadığım için hocam, keyfimden değil." Valla gına geldi ha! İlla her otu boku da sor!

"Düzgün cevap ver bana, bu gün sana birebir yazacağım. Sorularını getirirsin ve asla yapamadığın trigonometriye değineceğim." "Hocam akşama kalamam." Bakışları bana döndü. "Babanı arayayım istersen Yazgı hm?" "Arayabilirsiniz hocam, bu akşama kalamam." Sandalyesine yaslandı. "Neden?" "Çünkü iki haftadır derslerden kafamı kaldırmıyorum ve arkadaşlarımla dışarı çıkacağım ayrıca babamın haberi var ve izin de verdi." Bir şey demeden diğer kitabıma yöneldi.

Hocam ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin