6.

1.1K 73 136
                                    

Saatime bakarak küfür mırıldandım. Sikeceğim bu işi ! Geç kalmıştım, ayrıca otobüsü de kaçırmış koşmak zorundaydım. Bilmem kaç kilometrelik yolu koşarak gidiyordum.

Anneni beklemek yerine kendine bir saat kursan daha mantıklı olur ama sen bilirsin.

Şu anda sırası değil Acun. Yanlız Akın fena şekilde ebemin içinden geçecekti. Ayrıca her şey mükemmelmiş gibi geç kaldığım ders ise dün rezil olduğum yeni fizikçinin dersiydi.

Yazık sana.

Cidden yazık bana Acunum.

Dershanenin önüne geldiğimde Akınla karşılaşmamayı dua ederken koşarak yukarı çıktım. Yarın bilin bakalım ne günüydü?

Evet doğru tahmin, benim stresten öldüğüm ödevlendirme günü..

Ödevlendirmeyi tam bitirmemiştim ve yarına kesin olarak yetiştirmem gerekiyordu.

En üst kata yani bizim sınıf ve Akın hocanın odasının olduğu kata çıktığımda ilk önce etrafta göz gezdirdim. Kimse olmadığına kanaat getirince koşarak sınıfın önüne gittim. Kapıyı tıklattığımda gel komutu ile kapıyı açtım.

ESSELAAAAAAAAAA

Akın hoca tahtanın önünde ayakta dururken yeni fizik öğretmeni -Savaş hoca- kapının yanında duruyordu. Yutkunarak içeri bir adım attım. Başımı eğerek kim üstüne alınır artık bilemem "geç kaldığım için özür dilerim, yerime geçebilir miyim?" Kafamı hafif bir şekilde kaldırdığımda Akın hoca kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Geç kalmak ve eksik ödevlendirme onun kırmızı çizgisiydi. Bunları eksiksiz bir şekilde yaptığında senden mutlusu olmazdı.

"Geçebilirsin tabikide Yazgı." Yeni fizik hocamızın yani Savaş hocanın dediği şeyle hızla yerime ilerledim. Ömer gülmemek için zor tutuyordu kendini Defne ise hadi yine iyisin bakışları atarken Defnenin pek sevgili sevgilisinin gelmediğini görünce tekrar geç kaldığını anladım. Zaten hep ikimiz yanıyoruz. Bu şerefsiz Ömer'e hiç bir bok olmuyordu. Şanslı pezevenk.

"Eğer fizikçi olmasaydı Akın götüne torpil koyup patlatacak gibi bir havası vardı." Gülerek dediği şeyle kafasına yapıştırdım. "Sus konuşma, pezevenk." Kafamı kaldırıldığımda fizikçinin buraya baktığını görünce utançla başımı eğdim. HALA UTANIYORUM !

Ciddi ciddi adamın babasına sövdün.

Hatırlatma Acun ya.

"Hocam size iyi dersler, Yazgı tenefüste odama uğra." Akın hocaya başımı salladım. Başladı bizim mesai.

...

Zil çaldığında kantine doğru ilerledim çünkü biliyordum ki odasına girdiğimde geri çıkmam biraz zor olacaktı. Çikolata alıp yukarı doğru ilerlerken sinirle soludum. Ne gerek var bu paketi bu kadar sıkı kapatmaya, ben yemek istiyorum bunlar içinde altın varmış gibi paketliyorlar. "Ama senin ebeni yani!" Ağzıma doğru paketi götüreceğim sırada biri tarafından elimden alınan çikolata ile hızla başımı kaldırdım. Savaş hoca?

"Ne derdin var bu paketle?" Şirince gülümsedim. "Hiç bir şey tabikide." Paketi hızla açıp çikolatayı bana uzattı. "Al bakalım afiyet olsun." "Teşekkür ederim hocam." Elinden alıp ağzıma doğru götürdüm. Gülümseyip yanına gelen başka bir hoca ile o tarafa döndü. Bende arkamı dönerek kalan son merdiveni de çıkıp Akın hocanın odasının önüne geldim. Kapıyı çalıp girdiğimde. Akın hoca masasında oturarak telefonuna bakıyordu. Başını kaldırıp bana baktığında önündeki sandalyeyi işaret etti oturmamı belirterek. Sandalyeye oturduğumda elindeki telefonu bıraktı.

Hocam ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin