"Gel hadi, merak etme tadına bayılacaksın."
Yanına oturup anlattıklarını dinlemeye ve bir taraftan da yanan balığı izlemeye başladım.
_____________________________________________
"Amber, ona benim kadar iyi bakacağını biliyorum."
Amber kanlı elleriyle gözyaşlarını silip Violet'ı susturmak ister gibi kafasını salladı.
"Hayır Violet, böyle konuşma. Sen ölmeyeceksin. Ona sen bakacaksın, ben değil."
Amber deli gibi başını sallamaya devam ediyordu. Kardeşinin kucağındaki bebeğin ağlaması da panik halinden kurtulmasını zorlaştırıyordu. Violet ise kaybettiği kan yüzünden solmuş ten rengiyle Amber'ın tersine sakince kucağındaki küçük kıza bakıyordu. Sırtını bir taşa dayamıştı, ne kadar kan kaybettiğini görebiliyordu. Amber'ın kendini kandırmasının bir anlamı yoktu. Öleceğini biliyordu.Zorla da olsa küçük kızına gülümsedi. Kucağındaki kız susmuştu.
"Tu fui ego eris." Violet, onun soluk renginin tam aksine kıpkırmızı teni olan bebeği öptü. "Mezar taşıma yakışacak bir söz olurdu sanırım Amber."
"Hayır, bunu duymak istemiyorum Violet. Mezarın falan olmayacak. Sen ölmeyeceksin." Amber daha çok ağlamaya başladı. Bunca zamandır o kadar cesur ve ağır başlı olan ablasından eser kalmamıştı.
Violet acı bir ifadeyle gülümsedi. "İkimiz de öleceğimi biliyoruz." üstüne gittikçe yorgunluk çöküyor, uykusunun geldiğini hissediyordu."Senden son isteğim sadece bu." Violet başını, sırtını dayadığı taşa koydu. Kollarındaki bebek ona ağır gelmeye başlamıştı.
"Her şey için çok teşekkür ederim."
Amber gözyaşları içinde Violet'ın kollarından küçük kızı çekip aldı. "Seni seviyorum Violet."
"Ona iyi bir anne olacağını biliyorum." Violet gözlerini kapattığında kirpiklerinde asılı duran son gözyaşları yanağından akıp toprağa düştü.
Amber bağırarak ağlamak istiyor, içindeki acıdan bu şekilde kurtulabileceğini düşünüyordu. Ama hiçbir şey bitmemişti. Kardeşi olmasa da ondan miras kalan bu küçük bebeği koruma görevi onundu. Eğer o olmasaydı fark edilme korkusu olmadan, içindeki acıyı söküp atana kadar bağırarak ağlayabilirdi. Ama bunu yapmaktan alıkoyan bir sebebi vardı. Artık önemli olan bu küçük bebeğin hayatıydı.
~~
Amber toprak ve kana bulanmış elleriyle gözyaşlarını sildiğinde küçük bebek hiçbir şeyden habersiz etrafına bakınıyordu. Artık güvenli yerde, evdeydiler. Amber bebeği kucağına alıp ona sıkıca sarıldı ve tutmaya çalıştığı gözyaşlarının derin bir nefesle birlikte akmasına izin verdi.
"Sana söz veriyorum yaşadığım süre boyunca seni her türlü kötülükten ve tehlikeden koruyacağım. Tıpkı annene yaptığım gibi senin için her gün bir şeyler avlayacağım, hiçbir zaman aç kalmana izin vermeyeceğim ve sana söz veriyorum iyi bir anne olmak için elimden geleni yapacağım..." ona gülümseyen bebeğin alnından öptükten sonra gözlerine baktı ve derin bir nefesten sonra "Violet." diye fısıldadı.
_____________________________________________
"Sana tadının kötü olmayacağını söylemiştim." dirseğiyle koluma hafifçe vurdu ve gülümsedi.
Lea haklıydı. O her ne kadar kendi deyimiyle "pişirdiğini" ben ise "yaktığını"düşünsem de tadı güzeldi. Dala geçirilmiş balığı yerken bir taraftan da onu inceliyordum. İğrenir gibi bir hali yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Waldeinsamkeit(ASKIDA)
ActionHiç istenmediğiniz bir yerde olduğunuzu hissettiniz mi? O, daha annesinin karnındayken istenmiyordu. Yaşadığı her saat, onun için bir tehdit oluşturuyordu. Güvendiği her şey 19 yaşında iken alt üst olmuş, tehlike altında olduğu orman ise onun evi ha...