"Daha önce bu lafı kullandığını hiç hatırlamıyorum anne. Ne anlama geliyor?"
"Anlamı 'sen neysen ben oydum, ben neysem sen o olacaksın.' demek. Annenin son isteği mezarına bunu yazmamdı."
Şaşkınlıktıkla anneme baktım. "Sen... Sen benim annem değil misin?"
"Annen seni doğururken öldü Violet. Çok fazla kan kaybetmişti. Ormanda yapabileceğim hiçbir şey yoktu, onu kurtaramadım." annem olmadığını öğrendiğim kadın ağlamaya başlamıştı. Kafamda binlerce soru dönüyor, hangi birini soracağımı şaşırıyordum. 19 yıl boyunca bir yalanı mı yaşamıştım yani? Bu kadın kimdi?
"Peki ya sen kimsin?"
"Annenin kardeşiyim. Aynı zamanda da senin teyzen oluyorum." bir anlığına gülümsedi ve tekrar eski haline döndü. Taşın yanına oturup sırtımı ağaca yasladım. O da benim yanıma oturup elini dizime koydu.
"Nasıl biriydi?"
"Ondan önce sana bir kaç şey anlatmalıyım. İki yıl önce ormanda gördüğün insanları hatırlıyor musun? Bana onların düşman olmadıklarını söylemiştin. Bir bakıma haklıydın. Bir zamanlar onlar bizim dostumuzdu."
Şaşkınca başımı ona çevirdim. "Bu ne demek oluyor?"
"Ormanda bizden başka insanlar da var. Ama hepsi bizim düşmanımız. Onlar kabile halinde yaşıyorlar. İsimleri Herbihume ve Sarcophume. Bu iki kabile varolduğundan beri birbirlerine düşmanlar. Bir zamanlar annen ve ben de bir Sarcophume'duk. Herbihume'lar otla besleniyor ve hayvanları koruyorlar. Onlarla daha çok arkadaş gibiler. Sarcophume'lar ise etle besleniyor. Hayvanları sadece avlanacak birer yiyecek gibi görüyorlar. Annen ve ben daha doğmadan önce bazı Herbihume'lar, Sarcophume'lara saldırır, yaraladıkları hayvanları onlardan alıp iyileştirirlermiş. Bazen kabiledeki avcılar Herbihume'lar yüzünden hiçbir şey avlayamadan geri dönerlermiş."
"Biz neden Sarcophume'ların arasında değiliz?"
"Annen düşman kabileden bir adamla birlikte olmuştu ve sana hamile kaldı. Sarcophume'ların lideri büyükbabandı. Annen eğer onunla konuşursa anlayışla karşılayabileceğini düşündü. Ama o, anneni anlayışla karşılamak yerine kabileden attı."
"Peki ya babama ne oldu? Annemle birlikte değil miydi?"
"Baban seni istemiyordu Violet. Tıpkı büyükbaban gibi."
Gözlerimi yere indirip ağacın dibindeki otlarla oynamaya başladım. "Neden sürekli bize saldırdıklarını şimdi anlıyorum."
"Adı Leonard'dı. Pek çok kez anneni, seni doğurmaması için ikna etmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Leonard, babası öldükten sonra kabile lideri olabilecek iki çocuktan biriydi ve Herbihume'lar arasında, annenin hamile olduğu haberinin yayılmasını istemiyordu. Eğer bu olursa kabile lideri olamayacağını biliyordu. Bir gün Leonard ormanda annene bıçak doğrulttuğu sırada Sarcophume'lar tarafından saldırıya uğradık. Bu sırada baban öl-"
"O benim babam değil. Her neyse, daha fazlasını duymak istemiyorum." ellerimdeki toprağı silkeleyip yerden kalktım ve hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım.
"Kabiledeyken isimlerimiz, göz renklerimize göre konulurdu. Annenin de tıpkı senin gibi mor gözleri vardı ve ismi de Violet'tı." arkamdan bağırarak söyledikleri duraksamama sebep olmuştu. Annemin gözlerini ve ismini taşıyorum. Hiç göremediğim annemin. Düşünceler kafama dolmaya başlamıştı. Yanaklarımdan sıcak damlaların akıp toprağa düştüğünü görebiliyordum.
"Önceleri tek dostumun burası olduğunu zannederdim. Ama şuan tamamen yalnız ve yabancı hissediyorum." uzun ve heybetli bir görüntüye sahip ağaçlara bakmak için kafamı kaldırdım.
"Violet, yalnız değilsin. Ben varım. Annenin hala bizim yanımızda olduğunu hissedebiliyorum."
Teyzemin söyledikleri çaresiz bir şekilde gülümsememe neden olmuştu. "Sadece kendini kandırabilirsin. Sen öldükten sonra burada yalnız kalacak kişi benim nasıl olsa." kırıcı sözler söylediğimi biliyordum ama bu pek de umurumda olmamıştı. Herşey çok yeniydi ve teyzeme hala kızgındım. Bana 19 yıl boyunca yalan söylemişti, beni bu yalanla büyütmüştü.
"Violet ne dediğinin farkında değilsin. Lütfen dinlen, hazır olduğunda tekrar konuşuruz."
"Daha fazla bu konuyu açmak istediğimi düşünmüyorum... Teyze. Eğer gerçekten teyzemsen tabi." adımlarımı hızlandırıp okların durduğu çantayı aldım ve omzuma astım. Yayımı elime aldıktan sonra bakışlarımı teyzeme yönelttim. "Ne yapıyorsun" demek ister gibi bakıyordu.
"Bir süre gerçekten yalnız kalmak sanırım iyi olacak. Tamamen yabancı olduğum ormanı tanıma fırsatım olur belki de." alaycı bir şekilde gülümsedim ve yola koyuldum. 2 yıl önce patikanın aşağısında gördüğüm insanları tekrar bulabilirdim.
"Delirdin mi sen, iki kabile de düşmanımız! Ormana gidersen ölürsün." gözleri sinir ve korkudan iyice açılmıştı. Benim için endişelendiği belli oluyordu.
"Senin kadar iyi bir nişancı olduğumu biliyorsun. Kendimi koruyabilirim."
"Önce anneni kaybettim. Şimdi de senin gitmene izin veremem. İkiniz birden olmaz. Ona bir söz verdim." gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.
"Sen ona verdiğin sözünü tuttun. Bu sadece benim kendi isteğim. Ve merak etme, beni kaybetmeyeceksin. Kendime bakabilirim."
Orada bir dakika daha kalıp ağlamasını görmeyi istemiyordum. Konuşmasına izin vermeden koşmaya başladım. Arkamdan ismimi seslendiğini duyabiliyordum ama bu adımlarımı hızlandırmama engel olmamıştı.
_____________________________________________
"Vurmamız gereken kişi o değildi! Neden bunu yaptın?" safir renginde gözleri, sinirle parlıyordu. Karşısındaki adamın biraz daha üzerine yürüdü.
"O adam benim hayallerimi çaldı. Ölmeyi hak ediyordu."
"Bir araya gelme nedenimizi hatırlıyor musun Fallow? Saçma hayallerini bir kenara bırak."
"Sen sabırlı olmayı öğrendiğin zaman ben de bu hayallerimi bırakacağım Sapphire. İkisi de ölecek. Sadece sabırlı ol."
Sapphire, Fallow'un adım atarken yalpaladığını görünce meraklı gözlerle ona baktı. "Sen iyi misin?"
"Amber'ın oklarından biri sadece. O kadar önemli değil." Fallow çadırdaki yumuşak yastığın üzerine oturup yaralı ayağını öne uzattı. "Neden onu öldürmek istiyorsun? Ochre'ı sevdiğini sanıyordum. O neden umrunda?"
Sapphire omuz silkti. "Bilmiyorum. Beni bırakıp gittiği için ona kızgınım. Hepsi Violet yüzünden." gözlerini kıstı ve Fallow'a baktı.
"Ondan nefret ettiğin kadar ben de nefret ediyorum. İkisi de bir gün ölecek. Tıpkı bugün olduğu gibi. Okum yanlış yere isabet etmiş olabilir. Ama bir daha ki sefere, kaçırmayacağım."
_____________________________________________
Multimedya'da Violet'ı görebilirsiniz. ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Waldeinsamkeit(ASKIDA)
ActionHiç istenmediğiniz bir yerde olduğunuzu hissettiniz mi? O, daha annesinin karnındayken istenmiyordu. Yaşadığı her saat, onun için bir tehdit oluşturuyordu. Güvendiği her şey 19 yaşında iken alt üst olmuş, tehlike altında olduğu orman ise onun evi ha...