2.3

445 17 2
                                    

3 mayıs 2016

Sabah sabah masamdaki notun ve çiçeğin sahibinin kim olduğunu anlamak için sınıftakilere göz gezdirdim.
Samet'in omzuna dokunup, bana dönmesini sağladım.

"Şu çiçekler kimin, benim masamda ne işi var? "

Samet, Ege ve Sanem'e göz kırpıp bana döndü.

Bir işler çevirdikleri belliydi.

"Yani... Senin masandaysa senindir. "

Hızla önüne dönünce, sinirle nefes verdim.

"Ne oluyor, Allah aşkına? "
Sinirle ayağıya kalkıp, sınıftakilere döndüm.

"Hanginiz benimle oyun oynuyor? Lüzumsuz eylemlerinizi kendinize saklayın, çekecek durumda değilim. "

Sanem,
"İyi de, kim niye seninle oyun oynasın? "

Sanem'den asla beklemediğim bir cümleydi, ona garip bir şekilde gözlerimi kıstım ve hızla sınıftan çıktım.

Tenha bir köşeye çekilip, çiçeğin saplarına sıkıca tutturulmuş notu okumak için elime aldım.

"Deli gibi, aşığım sana... Tek farkında olamayan sensin. "

Notu dörtten fazla okumama rağmen, kimin niçin bana böyle bir not yazdığına anlam veremiyordum. Ki, not öylesine saf bir sevgiyle yazılmıştı ki... Bunu hissedebiliyordum. Bu notu öylesine sessiz bir yerde yazmış ki, yazarken yazıp yazmamak arasında kalmış ama sonrasında cesaret edip yazmış. Bunları yaşadığı besbelliydi. Notu göğsüme bastırıp aptal aptal gülümsemeye başladım. Beni bu halde gören, Barış ve arkadaşlarının niye buraya geldiğine anlamak için doğrudum. Barış hızla bana göz attıktan sonra aceleyle arkadaşlarına bir şeyler söyledi. Kıskanmış mıydı? Beni kıskanır mıydı ki o? Yok, kıskanacak kadar sevmiyor ki o beni. Kalbini buz etmiş, kalbini çatlamak üzere olsa tekrar su döküp, çatlamaması için sağlamlaştırıyor.


...

Selam. Önümüzdeki bir iki bölüm Barış çok fazla yer alamayacak. Bir iki bölüm sonrası tekrar göz önüne geldiğinde... Final olmuş olacak.


Tesadüf | Barış Alper Yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin