Beşinci Bölüm: Yaşam.

890 50 151
                                    

Selam! Ballı çöreklerim! Nasılsınız canlarım?
Beni öldürmek istemiyorsunuz umarım.
Sizi en başından uyarmıştım. Bu kitap biraz kaos olacak diye..
Hadi bölüme geçelim o zaman.

Bölüm şarkısı: Selim Gülgören-Zaafımsın

Bölüm emojimiz: 🐚


🐚


Kapı önünde geçen bilmem kaçıncı saatti. Ağlamaktan, beklemekten perişan olmuştuk.

Doktor hala çıkıp haber vermemişti. Ahmet volta atarken kan verdikten sonra inat edip yemediği kek ve vişne suyuna gözüm takıldı. Biraz daha böyle gezerse ona da bir şey olacaktı.

Sandalyenin üzerinden kek ve vişne suyunu alarak yanına ilerledim.

"Ahmet, şunları ye. Sana da bir şey olacak." dediğimde şişmiş gözleriyle önce elimdekilere baktı, sonra tekrar yüzüme baktı.

"Ben burada ruhumu teslim edeceğim Feride, ne keki ne meyve suyu?" dediğinde onu anlıyordum ama olması gerekeni söylüyordum.

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken arkadaki kapıdan ses geldi.

Hızlıca oraya yöneldiğimizde doktor yorgun bir ifadeyle hepimize göz gezdirdi.

"Hastanın durumu iyi. Sadece şu 24 saat çok kritik. Eğer aynı şekilde atlatırsa kurtulur. Kaza anında çok sert bir darbe almış, iç kanaması vardı. Ayrıca bacağında ve sol kolunda çatlak, sol kaburgasında da iki kırık var. İç kanaması şu an yok. Kalbe ya da beyne de bir hasar almamış. Aslında bakarsak ucuz kurtulmuş. Şimdi yoğun bakıma alacağız, ilk 24 saat çok önemli, kendinizi her şeye hazırlayın. Geçmiş olsun." dedi ve aramızdan geçip gitti.

Dizlerimin bağı çözülürken, yanımdaki Mert'e yaslandım. O beni tutup yanındaki koltuğa oturturken, annesi de ağlayarak bayılmıştı. Kim olduğunu anlayamadığım bir iki kişi de onu götürürken gözlerim Ahmet'e kaydı. Yanındaki duvara yaslanmıştı. Bakışları tek bir noktaya sabitlendiğinde fenalaşacağını anladım. Yerimden kalkmaya çalıştım ama Mert izin vermedi. Boğazıma dört elle sarılan ağlama hissini güç bela bastırırken Mert'in gözlerine baktım.

"Beni bırak, Ahmet'e bak!" diye bağırdığımda Mert hızla Ahmet'e döndü. Ahmet kan vermenin etkisiyle ve doktorun söylediklerini duyunca dayanamamış ve bayılmıştı. Bir sedye gelince onu da hemen müdahale için bir odaya aldılar.

Karşıdan koşarak gelen ablamla gözlerim bulanıklaştı ve ağlamaya başladım. Ablam, "Feride! Ne oldu! Sıla iyi mi?! Neden ağlıyorsun! Konuşsana!" diyerek omuzlarımdan sarsarken Baran onu durdurdu.

"Fatma dur! Sıla ameliyattan çıktı. Durumu iyiymiş ama şu 24 saat çok önemliymiş. Yoğun bakıma alınacak. Bircan ablayla, Ahmet bayıldı. Feride'nin de üstüne gitme."  dediğinde ablam ağlayarak bir yanıma oturdu.

"Allah'ım yardım et." diye mırıldandığında ağlamam şiddetlenmişti. Beni tutup kendine çektiğinde sarılıp ağlamaya devam ettim.

🐚

Elim yoğun bakımın camını bulduğunda, kolunda bacağında alçı, burnunda oksijen desteği sağlayan aparat ve vücudundaki sargılarla yatan Sıla'ya gözlerim hiç aşina değildi.

Nefret | AhFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin