Yedinci Bölüm: DM.

956 51 161
                                    

Selam!
Nasılsınız canımcımlar?

Haftada iki bölümden fazla atasım geliyor özlüyorum sizi ya, ama bölümleri uzun başladım uzun gitmesi gerekiyor maalesef...

Bölümleri daha detaylı yazmaya çalışacağım. Konuşmalar vesaire artacak, yoksa olaylar bitecek ve ben tıkanacağım, bunu istemiyorum. Yani bir olayı detaylıca iki bölüm anlatabilirim, bilginiz olsun.

O zaman bölüme geçelim!

Bölüm şarkısı: Ferhat Göçer-Sen Elimden Tut
(ben bölümü yazmaya başlarken ne dinliyorsam bölüm şarkısı o oluyor :)

Bölüm emojisi: 🍀

🍀

"Tamam okuldan çıktık şimdi, geliyoruz." Sıla telefonu kapattığında sorgulayıcı bakışlarım onu buldu.

"Abim aradı, çekim varmış." dediğinde başımı salladım. Otoparkta arabayı gördüğümde anahtarı aradım çantamda. Kucağımdaki kitaplar buna engel olurken, kitapları arabanın üzerine bıraktım.

Sonunda anahtarı bulduğumda kapıları açtım. Kitapları ve çantamı arabanın arkasına koyduktan sonra yerime geçtim. Sıla çoktan yerleşmiş, glossunu tazeliyordu.

"Kemerini tak. " diye onu uyarırken ben de kendi kemerimi taktım.

O da kemerini taktıktan sonra arabayı çalıştırdım.

"Eee? Siz Ömer'le hala konuşuyor musunuz?" diye sordum gözlerimi yoldan ayırmazken. Sesine yansıyan heyecanla konuştuğunda ise gülümsemeden edemedim. "Evet konuşuyoruz. Ya Feride o kadar kibar, o kadar naif ki. Her şeyi düşünüyor, bir şey söylüyorum mesela, unutmuyor. Geçen gün story atmıştım ya aynada, cevap vermiş. 'O kazağı hastaneye gelirken giymiştin, çok yakışıyor sana.' demiş. Ya ben bile unutmuştum o kazağı hastaneye giderken giydiğimi!" dedi sesi iyiden iyiye şımarmıştı.

Gülerek, "Vay be, demek baya etkiledi seni Ömer bey." dedim direksiyonu sola kırarken. "Hem de ne etkilemek. Hani bu zamana kadar kimseyle konuşmamanın ödülü gibi geliyor şu an." dedi gülerek.

Kırmızı ışıkta durduğumda kollarımı direksiyondan çektim. "Belki de flört döneminde olduğunuz için böyledir. Biraz ilerleyin bakalım, hala böyle kalırsa devam eder, abine söylersiniz. Ömer arkadaşı abinin, ilişkiniz olsa ona söylemeseniz çok kızar." dediğimde az önceki gülümsemesi silindi ciddi bir hal aldı, "Evet biliyorum. Ömer de farkında bunun zaten. Henüz konuşmadık ama konuşurken yanına abim falan geldiğinde sonra konuşalım diyor." dediğinde kaşlarım çatıldı, "Kız bu seni oyalıyor olmasın?" dediğimde hızlıca söze girdi. "Hayır, hayır! Öyle değil. Abim onunla konuştuğumu görürse biz açıklamadan öğrenmiş olur, bu da beni zor durumda bırakır. Ondan yani." dedi.

İç çekerek bir nefes aldım, yeşil ışıkla beraber hareket ettik. "İyi madem, ama bak dediğim gibi, sakın abinden saklama." dedim tekrar. Çünkü biliyordum, saklarsa ve Ahmet öğrenirse, ondan saklayanın sadece Sıla olmadığını anlayacaktı. Ve Ahmet ona yalan söylenmesinden hiç hoşlanmaz. Durduk yere aramızın açılmasını istemiyordum.

Sonunda yol açılıp trafik azaldığında olabildiğince en hızlı şekilde ofise vardık. Arabayı otoparka park ettikten sonra eşyalarımızı aldık. Ofise geçtiğimizde kapıyı Yiğit açmıştı.

Nefret | AhFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin