3.4

2.4K 91 18
                                    

1 hafta sonra

"Ya hadi Zelal, iç şu çorbayı."

"İstemiyorum, aç değilim."

Rana'nın ısrarları üzerine kaseyi aldım ve yavaş yavaş içmeye başladım.

"Kızım, artık konuş çocukla. Bak suçum yok diyor. Belki doğru söylüyordur."

1 haftadır Rana'nın evinde olduğumdan onunla konuşmam için her yolu deniyordu. Tabii Rana'nın Selin adlı sarışınla konuşmamdan haberi yoktu.

O günden beri kararsızdım. Tam onunla konuşacağım derken bana yazan Selin yüzünden tüm dengeler değişmişti. Benden ayrıldığı gibi hemen onun yanında bitmişti dediğim gibi. Yani en azından fotoğraf öyle gösteriyordu.

Onunla bu konuyu son kez konuşup her şeyi geride bırakacaktım. Şu anlık  sadece biraz düşünmek istiyordum.

"Bilmiyorum, vakte ihtiyacım var."

Kafasını aşağı yukarı sallayarak yanımdan kalktı. Çorba kasesini masanın üstüne bırakıp koltukta uzanma pozisyonuma geri döndüm.

Gözlerim ağırlaştıkça uykum ağır basıyordu. Karanlık gözlerime uğrayınca tüm düşüncelerimden sıyrılıp iyice mayıştım.

...

Uraz'ın anlatımıyla.

Çalan telefonumla heyecanla salona koştum. Zelal'in aramış olma ihtimali tüm bedenimi kaplamıştı. Telefonu aldım ve sonunda o ismi gördüm. Sevgilim.

Elim ayağıma dolaşarak açtım.

"A-alo, Zelal."

"Şey ben Rana. Zelal'in arkadaşı."

"Zelal'e bir şey mi oldu, o iyi mi?"

"O iyi merak etme. Ben bir şey sormak için aradım."

"Zelal ile konuşmam lazım. Ona verin telefonu, lütfen."

"Tamam, bir dakika beni dinleyin."

"Evet."

"Eğer gerçekten kendini açıklamak ve istiyorsan sana adresimi atacağım. Geldiğinde Zelal'i üzecek tek harek-"

"Zelal'i üzmek mi? Ona açıklamak istiyorum. Bana inanmıyor ama gerçekten onu çok seviyorum ve asla öyle bir şey yapmadım."

"Tamam ben de diyorum ki. Bu senin için bir şans. Gel ve kendini affettir."

"Çok teşekkür ederim. Çok sağol. Hemen geliyorum."

Telefonuma düşen bir yeni mesajla konumu takip etmeye başladım.

Sonunda Zelal'in nerede olduğunu öğrenebilmiştim. Onun yanına gideceğim ve her şeyi kelime kelimesine anlatıp barışacağım.

...

Zelal'in anlatımına geri dönüş.

Ağrıyan başım gözlerimi açmama engel olurken üst üste çalan zil sesi küfürler yağdırmama neden oluyordu.

Önce kapının açılma sesi, Rana'nın sesi ve buraya yaklaşan ayak sesleri.

Gözlerimi açmaya çalışırken duyduğum naif ses tüm bedenimi sarmıştı.

"Zelal."

Gelen Uraz'dı. Tamamen gözlerimi açınca karşımda perişan halde bir Uraz vardı. Her zamanki gülümsemesi yoktu. Saçları özensizdi ve kilo vermişti.

Onu görünce gözyaşlarımın akmaması için büyük çaba sarf ediyordum. Yanıma gitgide yaklaşırken tek kelime bile etmemiştim. Rana da kapıda durmuş bizi seyrediyordu.

"Sevgilim."

Yanıma oturup avuçlarıyla yanağımı kavradı. Kendimi geriye çektiğimde elleri boşlukta kaldı. "Zelal."

Adımı her andığımda gözyaşlarım akmak için savaş veriyordu.

"Uraz, sakın konuşma, anlatmaya da çalışma. Her şeyi biliyorum." Evet, uzun zaman düşünmüştüm. Uraz bana güvenmemişti ve nişanlandığını söylememişti. Ne kadar yalan dese de Selin adlı sarışının attığı fotoğraf öyle söylemiyordu.

"Zelal, özür dilerim." Ne diye benden özür diliyordu ki? Bu sevgime ve aşkıma ihanet eden bu adam benden özür mü diliyordu. Komik.

"Dileme." Onun suçu değildi. Tamamen aptal olan benim suçumdu.

"Her şey yalan." Dediği gibi her şey yalandı. Bana olan sahte güveni, aşkı ve sözleri...

"Biliyorum, bu yüzden de kendime kızıyorum ya."

"Ne, nasıl yani?" Sesindeki hüzne bir de şaşkınlık eklenmişti.

"Annen ve kardeşinin neyin peşinde olduğu umrumda değil. Bana neden baştan beri anlatmadın? Hadi bunu es geçiyorum. Benim çekip gitmemin ardından daha iki gün geçmemişken nasıl Selin ile yatabiliyorsun?" Sorduğum soruyla kaşları çatıldı ve dediğimi anlamakta güçlük çekti. Bir de bilmezlikten gelmesi yok mu?

"N-ne, Selin mi... yatmak mı? " Yüzüme o kadar derin bakıyordu ki bir an her şeyi unutup ona sarılacağımdan korktum.

"Hayır, her şey benim suçum, hayatından defolup gideceğim ve sen Selin ile mutlu olmaya devam edersin."

Cümleyi zar zor kurduktan sonra gözlerimin dolmasına engel olamadım ve hıçkırıklar eşliğinde ağlamaya başladım.

Uraz kollarıyla beni kendine çekerek sarıldı. Kafamı göğsüne koyunca özlediğim kokusunu bir kez daha duydum.

Son defa.

"Uraz?" Ona söylemeliydim.

"Zelal, hiçbir şey deme. Sadece bırak özlem gidereyim."

"Uraz?" Ona her şeyi söylemeliydim ve  hayatından çekip gitmeliydim.

"Sırası değil Zelal. Sus." Sesi titrerken son defa gücümü toparlayıp gözyaşları eşliğinde adını söyledim.

"Uraz?" Ben onun hayatında ikinci planda kalmak istemiyordum. İki kadın arasında kalması gururumu okşardı.

Tabii sadece beni seviyor olsaydı onun uğruna gururumu bile ayaklar altına alabilirdim. Çok geç.

Kafamı kaldırıp buğulu gözlerine baktım. Bir kez daha kendime kızmadan edemedim. Neden ne yaşarsam  yaşayayım günün sonunda Uraz'ın kollarında buluyordum kendimi?

"Uraz, sevgilim..." Konuşacak mecalim kalmamıştı.

Son defa sevgilim deyişim...

Meraklı gözlerle kafasını yüzüme indirdi. "Uraz..." Yine cümlemi tamamlayamadan susmuştum. Bu benim elimde değildi. Boğazıma bir yumru inmişti ve her konuştuğumda canımı yakıyordu.

"Uraz, ben gidiyorum..."

Evet, gidiyorum. Bu şehirden, yeni yaşamımdan, arkadaşlarımdan, Uraz'dan, hayatımdan....

...

Helloo.

canım sıkıldığı için onları ayırıyor. Ama merak etmeyin daha çok vaaaarr barışmalarına. Aa spoiler vermişim. Tüh.

Neyse, kendinize iyi bakın. Hoşça kalın...

FUTBOLCU || texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin