☆3 •komşu• 3☆

29 6 14
                                    

Felix'in yaptığı son hareketten sonra neler olduğunu merak ediyorsunuzdur. Anlatalım.

Felix adama seslenip banka hesabına bakmasını rica etti. Adamın görmeyi beklediği şey 50 milyon wondu. 100 milyon won değil. Şaşırarak Felix'e bakarken, Felix Hyunjin'e seslenip gitmek istediğini söyledi ve birlikte masadan kalktılar.

İkiside dışarıda arabalarının vale tarafından getirilmesini beklerken bir daha görüşmek istediklerini fark ederek birbirlerine numaralarını verdiler ve Felix müptelası olduğu spor arabalarından birine binerek uzaklaştı.

Hyunjin'de arabaları çok sever, ilgi çekici bulurdu. Bir araba koleksiyonu vardı ve elde etmek istediği binlerce araba. Fakat bir tanesi vardı ki Hyunjin yıllardır bulamamıştı. Çok değerli bir arabaydı fakat arayıp bulmaya vakti yoktu.

koyu kırmızı üzeri açık bir Chevrolet İmpala. Ne çok isterdi birisine aşık olup o arabada yıldızları seyretmek. Olacaktı çünkü inanıyordu Hyunjin.

...

Felix'in anlatımıyla:

"Ya Jeong oraya değil bebeğim yanlış yere koydun.!"

"Lixie, bu evi bizim düzenlememizi ve bize güvendiğin için yaptırdığını söylemedin mi? Söyledin değil mi. O zaman bırakta bitirelim Seung'la beraber. Hadi çiçeğim sen bi dışarı çık hava al. Rahatlarsın.

"Of haklısın ya. Gidip kahve alayım bari size de. Öptümmm."

Kore'ye taşınacağım için ve kendime uygun evi bulduğum için mutluydum. Seungmin ve Jeongin iç mimar olduğundan evi düzenleme görevini onlara vermiştim fakat sanki bir şeyler istediğim gibi değildi.

Neyse, üzerimde saten beyaz bir kısa şort ve ip askılı vardı. Ayrıca siyah uzun ve şortumu kapatan bir fermuarlı hırka. Değiştirmeye vaktim olmadığı için evin girişindeki aynalı çekmeceden kartlığımı ve arabamın anahtarını alıp çıktım.

Hava çok sıcaktı o yüzden üzeri açık bir araba seçmiştim. Tam çalıştıracakken yanıma bir araba yaklaştı, camını indirdi.

İçerisinde beyaz gömlekli, siyah Versace gözlükleri olan yapılı ve kaslı bir adam bana yan profilini sunuyordu. Sağ elini gözlüğüne attı ve kemikli elleriyle gözlüğü hafifçe burnunun ucuna doğru getirdi. Bana döndüğünde donup kalmıştım.

Hwang Hyunjin.
Barda tanıştığımız Hwang Hyunjin.
Abimin iş arkadaşı Hwang Hyunjin.
Onun için kumar masasına oturduğum Hwang Hyunjin.

Sahiden oydu.

"Senin burda ne işin var civciv çocuk?"
Civciv çocuk derken??

"Taşınıyorum demiştim. Burası benim evim artık. Ama senin ne işin var onu anlamadım. Ayrıca civciv çocuk ne be?"

Eliyle solunda kalan 3 katlı tripleks evi gösterdi.

"Burası da benim evim. Karşı komşu olmuşuz baksana."

Cidden karşı komşu olmuştuk ve ben karşımda birisinin oturacağı düşüncesini tamamen unuttuğum için evimin havuzunu evin önüne, yani Hyunjin'in evinden bakınca hemen görülebilecek bir yere yaptırmıştım. Salaktım cidden.

"Ahahah öyle olmuş evet."
Deyip arabadan indim. O da bu hareketime karşılık indi ve yanıma geldi. Saray sütunu gibi boyu vardı. Ben ise lisede basketbol kursuna gitmeme rağmen kısacıktım.

Gözlüğünü çıkarıp tepesine taktı ve beni baştan aşağı süzdü. Ne giydiğimi fark ettiğimde hafiften kızarmış olsam da elimi uzattım.

"O zaman en kısa zamanda bekliyorum evime."

"T-tabii gelirim. Sonra bende de buluşuruz. "
Kekelemesinin sebebini anlamasam da çaktırmadım.

"Orasına bakarız. Benim gitmem gerek çocuklar çok bunaldı. Birkaç bir şey alayım onlara."
Tek kaşını kaldırıp sorgulayıcı bir bakış attı.

"Marketlerin nerede olduğu biliyor musun? İstersen yardımcı olabilirim çünkü çok yakın değil."
Adam haklıydı. Ben marketleri bilmiyordum. Ama navigasyon vardı bulurdum herhalde değil mi?

"Yok teşekkürler kendim giderim. O zaman görüşürüz yakında."

"Görüşürüz Lixie."

...

Aradan bir buçuk saat geçmişti fakat ben hala bir market bulamamıştım. Evime en yakın Starbucks bile kırk iki dakikaydı. Dağın başı gibi de gözükmüyordu aslında. Keşke eve sipariş verseydim.

Trafik iyice arttığı için ve hava kararmaya başladığı için olduğum yerde durmaktan üşümüştüm de. Üzeri açık araba fikri nerden geldi ki ya? 

Sol taraftan birisi kornaya basmaya başladı. O tarafa döndüğümde siyahlar içinde bir Hyunjin gördüm. Aynı anda da telefonum çaldı.

"Efendim Hyunjin?"

"Sanırım birileri marketi bulamamış. Çocuklara sipariş verdim ben. Hem Jeongin'di sanırım çocuk beni görür görmez kim olduğumu anladı. Sanırım çok bahsetmişsin."

"Hayır canım ne alakası var. Hem Jeong modaya düşkündür ondan biliyordur seni. Of dur bekle geliyorum yanına. Telefondan çok zor. "

Telefonu kapatıp arabayı sola çektim.

Gülüyordu hala ya. Hem ne var yani en yakın arkadaşlarıma tanımadığım bir adamla beraber onun isteği için kumar masasına oturduğumu uzun uzadıya anlattıysam.

Birlikte arabanın üstünü kapattık ve yürümeye başladık.

"Üşüdün mü?"
Evet üşümüştüm.

"Biraz ya çok değil. Sabah sıcaktı ama şu an serinledi gibi. Ben niye evdekilerle çıktıysam."

Üzerindeki hırkasını çıkarıp aniden belime sardı. Üzerinde sadece siyah bir sweat vardı şu an.

"Teşekkür ederim ama gerek yoktu. "

Minicik bir iç çekti sitem eder gibi.
"Herkesin bazen bazı şeylere ihtiyacı vardır Felix. Kabul etsen de etmesen de bu böyle."
Eliyle sağ tarafı gösterdi.

"Market şurada. Sen istediklerini al. Ben bekliyorum seni burada."

"Tamam. Geliyorum hemen."

Koşar adımlarla markete doğru gittim.
____________________________________

 ____________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu Hyunjin'in bulamadığı araba. Aslında model de yazacaktım ama vaz geçtim.

Sizce Lix markette kiminle karşılaşacak?
yorum yapıp oylarsanız sevinirimm
Öptüm byee🎀🌠💗

ALLEGATION /HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin