☆7 •balkon• 7☆

13 6 11
                                    


Felix'in anlatımıyla:

Hyunjin sevgililerini götürmediklerini söylemişti. Sevgilisi mi vardı acaba? Bundan bana ne ya.
Yaklaşık on beş dakikadır içeriye gelmemişlerdi. Ne yapıyorlardı ki dakikalardır.

Mutfağa doğru gittiğimde ikisi de yoktu. Balkondan gelen seslere baktığımda orada olduklarını fark ettim.

Chan hyung yaklaşık üç yıldır sigara içmiyordu. Çünkü Seungmin sağlığından olmasını istememişti. Ama Hyunjin sigara içiyordu ve ben bunu yeni öğreniyordum.

Tam içeriye girecekken konuştukları şeyin benim hakkımda olduğunu fark ettim.

"Hyun bak, Lix'in hayatına bu kadar çabuk birisini kabul etmesi hiç kolay değil. Ailesini kaybettikten sonra kimseyi istemedi. Minho benim çok yakın arkadaşım olduğu için biliyorum durumu. Ama seni birden hayatına hatta evine almış. Bende çok şaşkınım."

Ne yani? Hyunjin'den hoşlandığımı mı ima ediyordu?

"Chan tamam bende farkındayım her şey çok çabuk ilerliyor. Ama o çok kibar kırılmaya müsait bir içerisi çiçeklerle dolu vazo gibi. Vazo kırılırsa parçaları çiçeklere de batar ve her şey mahvolur. Bunu da biliyorum. Zaten bu yüzden çok dikkatli davranıyorum ona karşı. Nedensiz bir şekilde hayatımın içerisine dahil oldu ve ben mutluyum."

"Senin kimseyi kırmayacağından eminim diyemem. Ama ona bu kadar yakın davranma. Hemen alışır ve eğer sen onu bırakırsan.."

"Öyle bir şey olmayacak."

Konuşmaları devam ederken dayanamayıp balkona adımladım. İkisi de bana döndü. Ben ise Hyunjin'in oturduğu yuvarlak büyük koltuğun yanındaki boşluğa oturdum.

Sigarasına uzanıp küllükten alacakken ondan önce davranıp sigarasını söndürdüm. Bana dönüp tek kaşını kaldırdı.

"İçme şunu. Çok zararlı. Vücuduna yazık."

Hafifçe gülümsedi.
"Tamam içmem artık."

"İçme zaten. Sesin çatallaşır yüzün çöker. Siz ne yapıyorsunuz burada? İçeride beklemekten kök saldım."

Chan beni cevapladı

"Geliyorduk aslında. Biraz konuşalım dedik. Saat çok geç oldu aslında. Ben gideyim. Yarın haberleşiriz. Size iyi geceler."

Deyip balkondan çıktı.

Hyunjin'le baş başa kalmıştık.

"Bende gideyim artık. Çok kaldım zaten. İstediğin zaman bana da gelebilirsin."

Dedikten sonra ayaklandı. Bende onu geçirmek için kapıya doğru ilerledim. Gitmeden önce kapıya yaslanıp sanki ona bir şey dememi bekliyor gibiydi.

"Bir şey mi oldu Hyunjin?"

"Biz konuşurken duydun mu bir şeyler?"

"Yani birazını duydum. Bak üzerine alınma ya da yanlış anlama ama ben ailemin ölümünü çok zor atlattım. Çok küçüktüm o yüzden de etkilendim sanırım bilmiyorum. Fakat kendini sakın bu yüzden kötü hissetme. Sonuçta herkes arkadaş oluyor birileriyle. Bizde arkadaş olduk."

Yüzü asılmıştı. Gözlüğünü yakasına takıp ilerlemeye başladı. Arkasından seslendim.

"İyi geceler Hyunjin!! Bu gün için teşekkür ederimm!"

"Rica ederim civciv çocuk."

...

Uzun zamandır işe gitmediğim için sabah erkenden uyanma konusunda zorlanıyordum. Normalde bu gün tamamen şirkette olmayı planlamıştım fakat dün evi toplarken saat 2 de yattığım için sabah uyanamadım.

Amerika'da düzenim yıllardır aynıydı ve bir değişim olmamıştı. Ama şu an Kore'deydim ve diyetlerim tamamen düzensizleşmişti. O yüzden ilk başta diyetisyene gidecektim.

Altıma beyaz bir şort üzerime de ip askılı ve askılarında pembe kurdeleler olan beyaz bir kıyafet giyindim. Hava soğursa diye kurdelelerle aynı renk bir hırka aldım. Beyaz çoraplarımla uyum içerisindeki toz pembe sambalarım çok tatlı olmuştu.

Saçımı arkadan toplayıp arabamın anahtarını aldım ve evden çıktım. Hyunjin işte olmalıydı. Saat öğlenin üçüydü çünkü. Aslında selam versem güzel olurdu.

...
Diyetisyene gittiğimde muayene olduğum kadın ağır bir diyet istediğimi duyunca beni dışarı atmak istese de 3 haftalık buz diyeti almıştım. Sadece buzları meyvelerle birlikte dondurabiliyordum. Bu da şeker ihtiyacımı görüyordu.

Eve geldiğimde yapacak bir iş bulamadığım için bahçedeki havuzu temizledim ve tekrar doldurdum. Şu an yüzsem hiç fena olmazdı.

Geçen yaz giyindiğim mayoları tamamen kenara kaldırarak yeni evimdeki ilk havuz keyfim için öğlen yaptığım kombinle tamamen zıt saten bordo renk bir mayo seçtim. Altına da aynı kumaştan yine bordo bir şort.

En sevdiğim ise havuzdayken bir şeyler içmekti. En son markette vişne şarabı bulamamıştım. Oysaki çok güzel olurdu. Bunun yerine votka vişne aldım ve bahçeye indim.

Saat altıya yaklaşıyordu ve hava kararmaya başlamıştı bile. Etrafı sadece havuzun kenarındaki loş ışıklar aydınlatıyordu.

Ben havlu ve bornozumu şezlonga sererken Hyunjin caddenin tozunu alarak old model Rolls Royce'unu park etti. Eski arabaları seviyordu.

Klasik vücudunu saran beyaz gömleği ve siyah kumaş pantolonuyla yan koltuktan aldığı ceketini elinin altına alıp bana döndü. Ben ise yavaşça havuza girdim.

"Gelsene su çok güzel."
Teklifime şaşırmış olacak yarım ağız güldü.

"Yüzmeyi sevdiğini bilmiyordum. Bir kaç işim var halledip gelirim belki."

"Sen bilirsin. Ben buradayım."

"Tamamdır. İyi eğlenceler sana."

Gelirdi herhalde değil mi? Yoksa işleri bitse de gelmeyecek miydi?

__________________________________

Selaaaammmm
Artık bir şekilde yakınlaşmalılar o yüzden size havuz bölümü atacağım yarın🤩🤩🤩🤩

Sizce bölümler kısa mı? Uzatacağım ona göre

Hyunjin'in Rolls Royce Silver Cloud 3 Flying Spur'unu da buraya bırakıyorum 😭

Hyunjin'in Rolls Royce Silver Cloud 3 Flying Spur'unu da buraya bırakıyorum 😭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Oylarsanız çok sevinirim hepinizi öptümm byee🌠🎀

ALLEGATION /HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin