Uçsuz bucaksız yaralar
İlk kanadığı zaman hatırlanmayan yarayı ilk kimin açtığı unutulmayan yaralar. Yarabandı tutmayan yaralar. Acısı dinmeyen yaralar
Derin yaralar...
✧. ⋆ ˚☆Sonunda Antalya ya varmıştık. Uçaktan indikten sonra babamın burada ayarlattığını düşündüğüm arabayla yola çıkmıştık. Yeni evimize doğru gidiyorduk. Düşünceler tekrardan beni kollarımdan çekiştirmeye başladı ve her zaman olduğu gibi kendimi serbest bıraktım. Yeni bir hayat bizi bekliyordu. Yeni bir okula gidecektim,yeni bir şehre alışacaktım ya da alışmaya çalışacaktım. En azından bir süreliğine. İstanbul'a dönene kadar. Ve içimde bir huzursuzluk vardı. Daha önce hissetmediğim şekilde hissediyordum daha önce hiç böyle hissetmemiştim. İstanbul'da babam ve annemin anlattıklarından sonra bu huzursuzluk benimle beraberdi uçaktayken de düşüncelerimin arasında boğulmuştum. Arabanın durması ile beraber düşüncelerimin arasından çıkmam kolay oldu. Babam ve annem valizleri indirmeye başladılar. Arabanın camından biraz uzaktaki sahilde gözlerimi gezdirdim. Çok güzel gözüküyordu. İçime bir huzur geldi.
☆Akşam olmuştu. Eşyalarımızı yerleştirmiştik. Yemek masasında yemek yerken sohbet etmeye başladık.
"Burası nasıl sence kızım?" Dedi babam.
"Güzell daha yeni geldik hem babaa
istersen biraz sahilde gezebilirsin kızım ne dersinn?" Dedi annem.
"olur sizde gelecek misiniz?" Diye sordum. İkiside olumsuz anlamda başlarını salladılar. Hızlıca yeni odama çıktım. Ve dolabın karşısına geçtim. Akşam olmuştu ama hava soğuk değildi. Salaş bir beyaz gömlek ve buz mavisi bir kot şortu elime aldım. Aynanın karşısına geçip kıyafetleri üstüme tuttum. Güzel bir kombin olacağına karar verip hemen ikisini de giydim. Ayağıma ise beyaz bir converse giydim. Kumral saçlarımı açık bıraktım. Gözlerime sadece maskara sürdüm ve dudaklarıma da nemlendirici sürdükten sonra aynanın karşısına geçtim. Evettt, memnun bir şekilde gülümsedim. Kendimi seviyordum aynaya bakmak alışkanlık haline gelmişti.
Aynalar...
Şortumla aynı renk küçük kol çantamı alime aldım ve odadan ayrıldım. Anneme ve babama sarılıp koşarak evden çıktım.Heyecanlıydım yeni bir şehirdeydim sonuçta ve bu sefer tatilde de değildi bir süre burada olacaktık ve ister istemez heyecanlanmıştım ve meraklıydım. Sahil eve yakın sayılırdı. Sakin sakin yürüyerek sahile doğru ilerlemeye başladım.Eğlenen insanların konuşmaları ve kahkaha seslerini duyuyordum. Kendi kendime yürürken bazen etraftakilere odaklanır insanları gözlemler seslere kulak verirdim. Hafif dalga seslerini ve etrafta artan sesleri duyup etrafa göz gezdirdim. Restorantlarsan gelen müzik sesleri, deniz kenarında koşturan insanlar ,kumların üstünde kahkaha atan arkadaş grupları,el ele tutuşup yürüyüş yapan sevgililer,sahil kenarındaki kafeden içeçek alan arkadaşlar...Acaba nasıl bir hayatları vardı burada. Bu kahkahalar gerçek miydi? Yoksa acılarını gizleyişleri miydi? İçlerinden gelerek gülüyorlarsa güzeldi ama gizlemek için gülüyorlarsa bu en beteriydi. En can yakıcı olan buydu. Gülümsemeden edemedim. Belki de hepsinin bir derdi vardı ama gülümseyebi- liyorlardı. Dertleri bir kenara bırakıp anın tadını çıkarabilmek çok güzeldi. Bende böyleydim arada canımı sıkan şeyler olurdu elbette ama o an da kalırdı keyfimin kaçmasına hep engel olurdum.
Kafeye doğru yürümeye başladım. Kendime 2 top böğürtlenli dondurma aldım. Kafenin önünden ayrılıp yürümeye devam ettim. Böğürtlenli dondurmamı yemeye başladım. Tadı almamla beraber gözlerimi kapattım. Mükemmeldii çocukluktan beri en sevdiğim dondurmaydı. Hergün sıkılmadan yiyebilirdim.
Abartmıyorum gerçekten hergün yiyebilirim.Yürümeye devam ederken arkadan omzuma yediğim ani darbeyle ileri doğru sendeledim. Şaşkınlık içinde yere baktığımda kıvırcık sarı saçlı bir kızın tedirgin bakışları ile karşılaştım. Muhtemelen 20-21 yaşlarındaydı. Kız aniden yerden kalkıp konuşmaya başladı.
"Kusura bakma ben koştururken önüme bakmadım iyi misinn?" diye sordu.
"İyiyim biraz sert oldu sadece" dedim. Bakışlarımı yere çevirdim. Dondurmam düşmüştü biraz somurttum. Kız tekrar konuştu.
"Dondurmanı da düşürdüm kafeye gidiyorduk ben hemen sanada alayım." dedi.
Başka sesler de duymamla beraber kafamı çevirdim. Yanımıza üç erkek gelmişti. Tahminen onlar bizden birkaç yaş daha büyüktü. Çocuklar bir bana bir de karşımdaki kıza baktılar.
"Beliz yine duramadın birine çarptın." dedi sarı saçlı ela gözlü olan çocuk.
Sarı saçlı kızın adı Beliz'di demek ki. Kız ofladı ve sus ya diyerek ve çocuğun koluna vurdu. Bana doğru dönüp "kusura bakmayın kendisi biraz sakar da" dedi Beliz'i göstererek.
Diğer iki çocuk sa hafif sırıttı. Onlara da gözümü gezdirdim. Biri kumraldı gözleri kahverenginin açık tonuydu.Diğeri ise koyu kahverengi saçlara ve gözlere sahipti ve oldukça ilgi çekici gözüküyordu. Bakışlarımı hepsinde çok kısa gezdirdim sondaki hariç ve söze girdim.
"Sorun yok olabilir böyle şeyler." dedim.
Kız söze girdi "şimdi bizimle gelecek çünkü dondurmasını yere düşürdüm"
dedi yeri göstererek herkesle beraber bende bakışlarımı indirdim ve eriyen dondurmaya baktım. Bir kıkırdama duyunca kafamı kaldırdım dikkatimi çeken çocuk kıkırdamıştı ve konuşmaya başladı."Dondurman düşmüş biraz fazla duygusallaştın gibi sanki?" dedi soru sorar gibi bu sefer herkes gülünce bende güldüm.
"Ya sadece keyifli keyifli yiyordum bir anda arkadan darbe yiyince şaşırdım."
Söze Beliz girdi "şimdi bizimle gell sana dondurma alırız tekrar."
"Yok ben yürüyüş yapıyordum giderim şimdi "dedim.
"Hadi ama inat etme gel zaten kafeye gidiyoruz dedim ya sana. "
"Tamam o zaman" dedim ve hep beraber kafeye doğru ilerledik. Herkes farklı çeşit dondurma aldı. Kafeden uzaklaşırken Beliz adımı sordu.
"Adım Nill. Senin adın Beliz sanırım" dedim başıyla onayladı. Peki sizlerin adları dedim erkeklere doğru bakarak.
Sarı saçlı olan öne atıldı "ben Buğra eliyle kumral çocuğu gösterdi "Cenk"ve sonra ilgi çekici olan çocuğu göstererek "Bulut"dedi. Kumral çocuk lafa atladı.
"Burada seni daha önce görmedik yeni mi geldin? "
"Evet buraya bir süreliğine taşındık. "
Beliz , "ayy çok iyii numaranı versene şu üç devin arasında tek kaldım" dedi.Ben ufak bir kahkaha attım çocuklar ise komik mi der gibi bakıyordu ve şuan oldukça komik gözüküyorlardı. Olurr diyerek başımla onayla- dım . Beliz telefonunu uzattı numaramı girirek geri telefonu uzattım. Yerdeki farklılığı hisse- derek ileri baktım. Burada sahil kısmı bitiyor- du.
"Ben gideyim dondurma için teşekkürler" diyerek hepsine gülümsedim. Onlar da gülümseyip görüşürüz dediler. Arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Yürüyüşe çıkmıştım ve birkaç kişi ile tanışmıştım. Güzel bir akşamdı üzerimden gerginliği atmıştım bile. Yine düşüncelerin arasında koşturarak eve varmıştım bile. Eve girdiğimde annem televizyona bakıyordu. Babam evde değildi. Biraz annemin yanında durduktan sonra odama çıktım. Kıyafetlerimi çıkarıp makyajımı temizledim ve kendimi yatağa attım. Ve sonrası rüyalar...
☆☆☆bölümü nasıl buldunuz?
Düşüncelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anılar Ve Aynalar
Teen Fiction"Bir suça engel olmayıp göz yummakta suç değil miydi esasında?" Yaşananlardan sonra Nil uzun süre kendine gelemez. Tam kendine gelmişken karşısına büyük bir engel daha çıkar ve acının tohumları kalbinde tekrardan filizlenir. Bulabilir miydi acı...