Anılar Ve Aynalar

yanıltan his ve korku

                                    ೃ༄*ੈ✩

Tenime vuran güneş ışığı ile gözlerimi yavaşça araladım. Çok güzel bir uyku çekmiştim. Birkaç dakika kendime izin verip uykumun açılmasını bekledim. Birkaç dakika sonra yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkayıp kuruladım. Saçlarımı da topuz yaptıktan sonra banyodan çıktım ve alt kata indim. Evde değil miydi annemgil acaba? Sehpanın üstündeki notu gördüm ve ilerleyip elime aldım. Okumaya başladım; Kızım buradaki birkaç dostumuz çağırdı, uyandırmak istemedik akşam döneriz. Dikkat et güzel kızım.
Annen ve baban.
Notu geri bırakıp mutfağa doğru ilerledim.

Kendime sandviç hazırlayıp yemeye koyuldum. Yanında vişne suyu içmeyi de ihmal edemezdim tabikii. Yemek yemeyi bitirdikten sonra odama çıkıp orayı topladım ve kıyafet seçmeye koyuldum. Planı hemen yapmıştım. Bu çevredeki birkaç mağazaya bakacak ve sonra bir kafeye gidecektim.

Haki yeşili dar spor bir elbise giydim ve ayakkabı olarakta beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Çanta olarak beyaz el çantamı seçtim. Aynanın karşısına geçtim.Saçlarım hafif dalgalıydı sadece tarayıp bu şekilde bıraktım.İlk başta güneş kremi sürdüm. Güneş kremi sürmeden hiç dışarı çıkmazdım.Alışkanlık haline gelmişti. Kirpiklerime maskara sürdüm dudak çevremi  dudak kalemi ile hafifçe belirginleştirip üzerine de gloss sürdüm ve işte hazırdım.

Alt kata indim evin anahtarını aldığımdan emin olduktan sonra evden ayrıldım.
Sakin bir şekilde yürümeye başladım. Etrafta gezdirdim gözlerimi. Mağazaların olduğu sokağa doğru girdim. Birkaç dakika yürüdükten sonra sırayla mağazalara girmeye başladım. Bu şekilde üç saat geçti. Birkaç crop ,şort ve elbise almıştım. Son girdiğim mağazadan ayrılıp kafelerin olduğu yere doğru yürümeye başladım. İlerlerken yine etrafıma göz gezdiriyordum. Yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlamıştı.

Kafelerden birine doğru ilerledim. İçeriye girmek yerine  bahçedeki masalardan birine oturdum. Garsona sipariş verdikten sonra gözlerimi sahile çevirdim. Sahilde kalabalıklaşmaya başlamıştı. Denize giren insanlar,sohbet eden arkadaşlar... Garsonun afiyet olsun demesiyle başımı ona doğru çevirdim ve tebessüm ederek teşekkür ettim. Gözlerimi siparişime çevirmiştim. Ve gülümsedim.

bir dilim böğürtlenli dondurmalı pasta.

Cebimden telefonumu çıkardım. Tatlıyı yerken sosyal medya hesabıma bakıyordum.
"Selamm." Duyduğum ses ile kafamı kaldırdım. Karşımda geçen gün tanıştığım arkadaş grubu duruyordu. Gülümseyerek selam diye yanıtladım. Hepsini kısaca inceledim. Bakışlarım Bulut üzerinde daha da dikkatli gezindi.

"Oturabilir miyiz?" Buğra'ydı adı sanırım. Evet evet oydu.
"Evet oturabilirsiniz tabi ki." dedim.
"Nasılsın Nil? dedi Beliz.
"İyiyim sen nasılsın?"
"Bende iyiyim" diyerek sorumu cevapladı.
"Böğürtlenli dondurmalı pasta ha?" bu sefer Bulut konuşmuştu. Önümdeki tabağa çevirdim gözlerimi. Cenk lafa atıldı.
"Böğürtlenli dondurmayı çok seviyor galiba."
"Evett böğürtlenli dondurmaya bayılırım. Biraz belli oluyor de mi?" Diyip güldüm benimle beraber onlarda gülmeye başladı.

Sohbet bu şekilde başlamıştı konuşmaya devam ediyorduk. Beliz ve Buğra samimilerdi. Cenk ve Bulut daha az muhabbete dahil oluyorlardı. Tabi daha yeni tanışmıştık ben olduğum için mesafelilerdi büyük ihtimalle. Herkesin yapısı farklıydı sonuçta. Ama sevmiştim hepsini.

Beliz'in konuşması ile ona doğru döndüm.
"Nil birşey soracağım."
"Evet?" merakla ona baktım.
"Şurada biri var ve birkaç dakika arayla buraya bakıyor, daha doğrusu sana. Tanıyor musun?"
Bakışlarımı gösterdiği yere doğru çevirdim benimle beraber diğerleri de çevirdi.
Baktığım yerde elinde kahve olan biraz iri biri vardı ama bana bakmıyordu. Kaşlarımı çattım ve masaya doğru döndüm tekrar. Diğerlerinin bakışlarının odağında da ben vardım.
"Tanımıyorum öylesine bakmıştır ya." Dedim.
Buğra söz girdi; "belki aileni tanıyordur."
Başımı aşağı yukarı salladım.
"Yani olabilir tabi"