Bazen hayatta hiç ummadığımız şeylerle başa çıkmak gerekir.Ve bunların bazıları ağırdır.Kendimizin kaldıramıyacağı kadardır.Ve bu yüzdendir ki yüklerimizi kaldırmamıza bazı kişiler yardım eder ama bazıları ise üstüne daha fazla yük yükler.
Ve bana şu anda yük yükleyen Aybüke ve Kübra.Okula gittiğimizde yani Üniversite'ye giderken ilk gün tanışmıştık.Keşke o zaman tanışmasaymışım diyorum şimdi.Tanıştığımızdan beri genelde müsait olduğumuzda kamp yapar, eğlenirdik.Şimdi ise eğlendiğimiz yerde hiç ummadığım şeyler yaşanıyordu.Mesela birisi benim için hayatını feda etmesi gibi.
Ben ona bakıyordum ama o bana bakmadığı için beni görmüyordu.Hâlâ onun söylediği o cümlenin şokundaydım.Bakışlarım Aybüke ve Kübra'ya döndüğünde sadece Aybüke'nin şaşırmış olduğunu gördüm.Neden Kübra şaşırmamıştı ki?Kübra birşeyler biliyodu ya da bana öyle geliyordu.Bilmiyordum..yine.
Bakışlarım tekrardan Poyraz'a döndüğünde sessizdik.Onunda bakışları bana döndüğünde yüzünü daha net görebiliyordum.Gözleri kıpkırmızıydı ağlamaktan ve gözyaşıları hâlâ akıyordu.En sonunda göz yaşları durduğunda bana bi tebessüm gönderdi.Bu hâlimizde bile gülüyor olması beni şaşaırtıcaktı ki bu tebessüm neşeli bir tebessüm değildi.
Kederli bir tebessümdü.Neşeli görünmeye çalışıyordu.Oysa ki ağlamamak için ne kadar zorlandığını görebiliyordum.Bunu belli etmemeye çalışmasını anlıyamıyordum.
Kübra "Hayır.Bu oyunu oynıyacağız."dedi."Şart mı?"dedi Poyraz."Şart"dedi Kübra derin bir nefes verdikten sonra.
Kübra bozuk paraya bakarak "3..2"Hayır istemiyordum.Benim ya da onun ölmesini istemiyordum.Ben hiç kimsenin ölmesini istemiyordum.Ama sanırım bu hikayede biri ölücekti ve o kişi..
"1"dedi ve paraya biraz daha baktıktan sonra parayı yukarı atıp elinin tersine para düştüğünde diğer eliyle üstünü kapattı.Üstteki elini yavaşça açınca paraya uzun uzun baktı.En sonunda başını kaldırdığında ona baktı.Ve o kişi...
Poyraz rahat bir nefes almıştı ama o sırada benim nutkum tutulmuştu.Ne diyeceğimi bilmiyordum.Ne yapacağımıda...yine
Kübra bana baktığında ise yutkunmuştu.Sesini oturduğum yerden bile duymuştum yutkunuşunu.Elinin üstünde duran parayı yukarı kaldırıp Poyraz'a gösterdiğinde ise bu sefer nutku tutulan Poyraz'dı.Bu hikaye de bir kişi ölecekti ve o kişi bendim.
"Yazı"dedi kısık sesle Kübra.Ben kaybetmiştim o kazanmıştı."Kaybeden Zeren oldu."diyen Aybüke'ye baktığımda sırıtıyordu...
Gözlerim yeniden buğlandığında başımı eğip elimi açmaya çalışırken bir anda ipin yavaş yavaş çözüldüğünü hissettiğimde durmuştum.İşte ardığım fırsat!
Başımı kaldırdığımda Poyraz'ın onlara bakarak "Lütfen onun yerine ben ölürüm."dediğinde "Kazanan kazandı kaybeden kaybetti."dedim."Kaybeden bedel ödemeli değil mi?"dediğimde bana bakarken bir gözyaşı akmıştı.
"Haklısın kaybeden bedel ödemeli."diyen Aybüke bıçağıyla bana doğru yavaş yavaş yaklaşmaya başladı.O gelirken bende hızlıca elimi kurtardım ama hâla elim bağlıymış gibi gösteriyordum.
Tam karşımda durduğunda, bıçağı benim boynuma yaklaştırdı."Demek sonun benim ellerimden olucakmış"dediğinde sırıtmıştım."Bu haline bile gülen bir aptalsın."dedi."Kendi halime güldüğümü kim söyledi?"dediğimde sol elimle bıçağı elinden alıp kendimden uzaklaştırdığım sırada sağ elimi yumruk yapıp vakit kaybetmeden yüzüne yumruk attım.
Geriye doğru sert bir şekilde yere düştüğünde elimdeki bıçağı ona doğru tuttum."Ben senin haline güldüm aptal."dediğimde tiksinerek ona güldüm.Sanırım bayıldı.
O sırada Kübra koşarak bana geldiğinde bıçağı direk ona doğrultum."O bıçağı bana ver!"diye hiddetli bir şekilde bağırdığında geriye doğru yavaş adımlarla giderken bıçağı indirmemiştim.
O bana doğru gelmeye devam ettiğinde "Benim üstüme gelmeyi bırak yoksa.." dediğimde sessiz kaldım ama bana hâlâ gelmeye devam ettiğinde "Seni bıçaklarım" dedim.Şakam yoktu yapardım bunu.Çünkü eğer ben onu bıçaklamazssam büyük ihtimalle bıçağı birşekilde elimden alıp bana saplıyabilirdi.Ve bu çok kötü bir senaryoydu.
Söylediğim iki kelime sayesinde nihayet durmuştu hatta kaskatı kesilmişti.Gözlerime baktığında benim yalan söyleyip söylemediğimi kontrol ediyordu.Evet gözlerimde de yalan olmadığını görünce kaskatı kesilen bedeni birde korku dolmuştu.
Kendini sakinleştirerek "O bıçağı bana ver"dediğinde başımı yavaşça olumsuz anlamda sallayarak Poyraz'ın olduğu tarafa doğru yürümeye başladım.Yürümeye başladığım sırada Aybüke'in uyanmaya benzer mırıltılar çıkardığını duydum.Kübra mırıltıları duyduğunda bana doğru daha hızlı bir şekilde gelerek "Bıçağı bana ver hemen!" diye bağırdığında benim üzerime atıldı.
Elime bir ıslaklık geldi neydi bu?
Merak ederek gözlerimi biraz aşağıya doğru çektiğimde ıslaklığın sebebini anlamıştım.Kübra'yı bıçakladığımdan dolayı akan kanların bir takımı elime bulaştığı içindi.
Ne! Kan mı?!Ben Kübra'yı bıçakladım mı şimdi?!İnanamıyordum!Bir katil olmuştum!
Bıçak tam sol göğsüne saplanmıştı.
...
Baya bir uzun zaman sonra yazdığım için kusuruma bakmayın lgs vardı ve + olarak yazmak istemiyordum, canım sıkındı bu nedenlerden ötürü bölüm yazmadığım için özür dilerim,(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Beden
Mystery / ThrillerBirgün Zeren ,3 arkadaşıyla gittiği bir kamp gezisinde tuhaf olayların karşısında onu öldürmek isteyen katille başa çıkmaya çalısıyor.Ama bu hikayede sadece bir kişi hayatta kalıyor.Sizce kim hayatta kalıyor?Kana susamış bir katil mi yoksa masum bir...