XII

21 5 4
                                    

(Çatıda konuşurlarken dinleyemeye başlayabilirsin)

JUNGKOOK

Hyungun odasındaydık, bana yer yatağı hazırlıyorduk. Parkta geçirdiğimiz vakit tuhaftı, hyungun beni düşünerek oraya götürmesi çok güzeldi. Ama bu hissettiklerim neydi? Uzun süre sonra yeni biriyle arkadaş olmak böyle mi hissettiriyordu? Hyung da böyle mi hissediyordu, yoksa onun için sıradan bir gün müydü?

Sıradan olmadığı kesindi. Her gün evden kaçıp, sabah yalan söyleyerek döndüğünü sanmıyordum. Yoksa bunu hep yapıyor muydu?

"Jungkook?" hyungun seslenmesiyle ona döndüm.
"Daldın mı? Sigara içer misin diyordum." bana seslendiğini duymamıştım.

"Pardon dalmışım, hayır teşekkürler."

"Çatıya çıkmak ister misin, içerde içmiyorum da."
Odasındaki büyük camı tamamen açtı. Elinde bir küllük vardı.

"Olur." dedim, hyungu takip ettim. Camdan dışarıya çıktı. Cam çatıya açılıyordu. Bunu çok sık yapıyor gibi rahatlıkla tepeye çıktı. Elini uzatıp beni de yukarıya çekti.

Dudaklarının arasındaki sigarayı, cebinden çıkarttığı çakmakla yaktı. Sigarasından ilk nefesini alırken geriye doğru, arkasındaki duvara yaslandı. Ben de yanına oturdum.

Sigarasını içerken beni izliyordu. Bu göz temasları, sessiz bakışmalarımız beni utandırıyordu. Yüzümde bir şey mi vardı? Söyleyecek bir şey bulamıyordum. Sanki ağzımdan çıkacak her şey saçmalıktan ibaretti.

Gözlerimi kaçırdım, kafamı gökyüzüne çevirdim. Hiç bulut yoktu ama yine de çok yıldız görünmüyordu. Elektrikler kesilseydi ne kadar güzel görünürdü.

"Ee sormayacak mısın?" hyungun konuşmasıyla tekrar ona döndüm.

"Neyi?" gerçekten ne sormam gerekiyordu bilmiyordum.

"Neden Jimin'i değil de seni aradım, neden yalam söylüyorum?" dedi sigarasını içmeye devam ederken.

"Merak ediyorum ama rahatsız olmanı da istemedim o yüzden sormadım." gözlerimi ondan alamıyordum. Kızıl saçları dağılmıştı, sigarasını dudaklarına götürüp, içmesini sonra külü küllüğe silkmesini takip ettim.

"Sana açıklama borçluyum ve sorduğun hiçbir şeyden rahatsız olmayacağıma eminim. Şansını dene." dedi gülerek.

"Neden beni aradın?"

"Barda dayak yemeyi göze alarak beni koruyan çocuğun geleceğinden emindim sanırım. Ya da sadece çok sarhoştum bilmiyorum, sadece seni aramak istedim."

"Neden yakın arkadaşların değil, gelmeyebilirdim tüm gün dışarda mı duracaktın." dedim gülerek.

"Geldin." dedi, bakışmalarımız olduğumuzdan daha yakın oturuyormuşuz gibi hissettiriyordu. Sanki ona çekiliyordum. Aramızda duran elimi kendime doğru çektim bacaklarımın arasına aldım. Neyden kaçıyordum bilmiyorum, bu şekilde sanki aramıza biraz daha mesafe koymuştum.

"Ailemi ya da arkadaşlarımı arayamam, onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. Alkolle bazı problemlerim var. Bunun bir problem olduğunu yeni farkediyorum." diye ekledi. cümlesini bitirdikten sonra biraz sessizlik oldu uzun bir iç çekti.

"Bunu çok sık mı yapıyorsun?"

Bu konuyu konuşmaktan utanıyor gibiydi. Sorduğum için pişman oldum.
"Söylemene gerek yok, bana açıklama yapmana da gerek yok. Konuşmamız gerekmiyor. Dediğin gibi çağırdın ve geldim, gelmek istediğim için geldim yani bir açıklamaya da ihtiyacım yok."

aftersun | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin