Bu sefer yeni bölüm yerine bir alıntıyla geldim. Alıntı paylaştığımdan dolayı yeni bölümü çok geç atmayacağım sadece bir veya iki gün geç gelecek. Bu alıntının amacı aslında sizlere hikaye hakkında bir şeyleri açıklama isteğim. İlk olarak okuyarak hikayeme bir şans verdiğiniz için mutlu hissediyorum. İlk açıklamam ilk bölümle ilgili. Hikayemin ilk bölümünü yazarken çok heyecanlandığım için tam istediğim gibi olmamış diyeceğim ve sizde şimdi mi fark ettin diye soracaksınız haklısınız ama dediğim gibi yeni yeni paylaşmaya çalıştığımdan oluşan heyecanla eksikliklerim olduğunu biliyorum. Bundan dolayı ilk bölümü düzenleyeceğim tekrar okumak isterseniz ya da sonradan görünce şaşırmamanız için bilgilendirmek istedim.
Hikaye karakterlerini de aklımda belirlediklerimi burada paylaşıyorum ki aklımda kurguladığım karakterleri birazda olsun hayal edebilin diye. Bu arada Leyal karakteri için paylaştığım modelde değişti bence şimdi paylaşacağım model tam Leyal karakterine uyuyor.
Emir Arın Soykan
Leyal Kırcalı
Özgür Çağın
Beliz Kırcalı
Erdem Yılmaz
Ezgi Kaplan
Savaş Kaleli
Hikayem içinde de kurgu olarak kafanız karıştı mı bilmiyorum belki de benim heyecanımla beraber gelen kaygılarımdan dolayı böyle düşüneceğinizi zannediyorum. Bundan dolayı kısaca şöyle bahsedeceğim olay örgüsü başrol karakterimiz Leyal'in etrafında dönecek ama yan karakterlerinde ister istemez hikayelerini işleyeceğiz. Başlangıç Leyal'in ekibine gelen cinayet dosyası. Bazı bölümler bu cinayetler olurken bazılarında Leyal'in normal hayatıyla ilgili olacak.
Birde yıldıza basmanızı ve yorum bırakmanızı rica ediyorum.
......
Serap teyzenin karşı koltuğunda oturmak hiçbir zaman bu kadar zor olmamıştı. Bu güne kadar hissettiğim hislerin, yaşadığım şeylerin hiçbirini gerçek bulamıyordum. Karşımda konuşan kadın yıllardır tanıdığım kadın değildi sanki. Duyduğum tüm bu şeyleri benim yaşadığımı söylüyordu. Bu kadın gerçekten ne dediğini biliyor muydu?
Anlatmaya başladığından beri az önce oturduğum koltukta ikiye bölünmüştüm. Bedenim burada oturmuştu, ruhum ise kaybolan geçmişimde dolanıyordu. Ne zamandır kandırılıyordum? Dünyanın en aptal insanı gibi hissetmem normal miydi? Ya gerçeklerimi saklayan aileme ne demeliydim. Nefes alamadığımı hissettiğim bir noktada ellerimle dizlerimi sıkmaya son vererek ayağa kalktım. Kötüleştiğimi gören ve beni tutmak için ellerini uzatan Serap teyzeye engel olmak için arkamı dönerek hızlıca salonundan çıkmıştım. Arkamdan seslenmesini duymazdan gelerek kendimi zor olsa da dışarıya atmıştım. Arabama binmek yerine sola dönerek yürümeye devam ettim. Dayanamıyordum, yüreğimi sıkıştırıyorlardı, gözlerimin önüne gelen görüntülerle beraber boğazımı sıkan eller vardı. Kulaklarım uğulduyordu. Beynimde yankılanan tek bir ses vardı. Bu ses on üç yaşında ki bana aitti " uyansana....uyanın......ne olur ölme" diyordu. Sesle beraber hatırladığım bir görüntüyle başımın dönmesiyle dengemi sağlayamadım ve elimin tutunduğu ilk şeye tutundum. Gözlerimden akan yaşlarla beraber aldığım nefeslerin artık bir anlamı yoktu. Ben geçmişimi gerçekten unutmuş muydum?
Nefes darlığı çeken biri gibiydim. Söylediğim şeyler pekte derdimi anlatmıyordu. "E...E...Emir" dediğimde tutunduğum şeyin bir insan olduğunu algılamam " neyin var senin" demesiyle gerçekleşmişti. O an kolunu tutuğum kişiyi bırakarak yoluma devam etmek için hareket etmiştim ki dönmeye devam eden başım yüzünden tekrardan dengemin bozuluşuyla karşımda ki adamın kollarımı tutmasıyla düşmem engellenmişti.
YOU ARE READING
GECENİN ESİRİ
Roman pour AdolescentsKaranlık bir gece Kulağımda bir ses Ensemde bir nefes Rüya mı bilinmez Sanrılı bir gece Cesed dolu derya Miras bir kader Gerçek ne bilinmez Tekerrür eden bir tarih, suçun mükerriri zannedilen bir kız. Bu yolun sonu ya başlangıcı ya da sonu olacak...