7. GÜVEN

61 24 1
                                    


Selamlar. Kara melek kaldığı yerden devam ediyor efenim

Şarkılar; Erika Lundmeon / Yad (english version)

Billie Eilish / NDA

İyi okumalar!

Maria'dan...

Kalbimizde hissettiğimiz duygular, çoğu zaman yanıltıcı olurdu. Çünkü kalp yanıltıcıydı. Aşk mesela, kalben hissedilen en güçlü duyguydu. Ve aşk, aşk en berbat, ama bir o kadar güçlü duyguydu.

İnsanı bazen mutlu, bazen berbat hale getiren duyguydu aşk. Doğrusu ben asla aşka inanmamıştım. Daha doğrusu gerçek aşkın olduğuna.

Çünkü küçük hoşlandılar, sevmeler, birine sevgi göstermek gibi şeyler aşk değildi. Aşk bambaşka şeydi. Aşktı işte.

Aşk, bazen bencillikler getiren bir duyguydu. Aşık olduğun için, dikenli yola girebileceğin duyguydu.

Ama asla aşk en güçlü duygu olmamıştı. Çünkü aşk, kalpte yeşeren duyguydu.

Ancak nefret..

Nefret, aşkını bile öldürebilecek duyguydu. Nefret, sevdiklerine karşı her şeyi yaptıracak güce ulaşan duyguydu. Çünkü nefret, kendisiyle birlikte kinde getirirdi, öfkede.

Fakat bu güçlü duyguların arasında, güçsüz olup, büyük hasarlar getiren duygu vardı. Karasızlık ve bilinmezlik..

Kararsızdım çünkü Douglas'a artık güvenemiyordum. Ve bazen yanlış yaptığımı düşünüyordun. Çünkü o hep benim yanımda olmuştu.

Bilinmezlik içindeydim, çünkü o adamı merak ediyordum. Fakat kimselerden soramıyordum. Yesa'ya söyleyemezdim. Çünkü bu işleri ondan uzak tutacağıma söz vermiştim.

Ama yine de, konuşacağım birini istiyordum. Tüm dertlerimi anlatacağım, beni gerçekten anlayan birini istiyordum.

Düşüncelerine tam dalmışken, odamın kapısı açıldı. Yesa "Mari, hemen salona gel!" dediğinde içimi büyük endişe kaplamıştı. Ne olmuştu ki yine?!

Hemen yataktan inip, salona gitmeye başladım.

Salona vardığımda Yesa'nı yalnız başına yemek yerken gördüm. Acaba yine Hera onun bedenine mi girmişti? Fakat, bence o Yesa'ydı.

Yesa bana baktı. Ve yemeğine devam etti. Az önce bunun için çağırmazdı beni. Hem de öyle telaşlıyken. Fakat şimdi, sanki az önce telaşla beni salona çağıran o değilmiş gibi, yemek yiyordu.

"Yesa bir şey mi oldu? Beni çağırmıştan ya." Tam karşısına geldim. Fakat Yesa bana bakmadı bile. Ne olmuştu ki birden bire.

O an aklıma gelen şeyle duraksadım. Ve gözlerimi etrafta gezdirdim. Uzun zamandır izlendiğimi hissediyordum, ilk zamanlar bunu Douglas yüzünden olduğunu düşünmüştüm. Ama Douglas yanımdayken bile, aynı hissi taşıyordum.

Acaba yine burada mıydı? Eğer ki, buradaysa anlardım. Ve bu his geçmiş anılarımı, gördükten sonra olmuştu.

Yesa birden ayağa kalktı. Ve tam karşımda durdu. "Mari, söylesene sence ben çok mu akılsızım? Çünkü sen beni öyle tanımışsın," Ne yani her şeyi anlamış olamazdı. O anlamasın diye, yüz takla atmıştım ben.

Sertçe yutkundum. Tam konuşacakken, o konuşmasına devam etti. "Bu odada başka birinin olmasını bilmeyeceğimi mi düşündün yoksa Mari? Ben bir cadıyım, yani anlarım. Ve şimdi diğer şeyleri ben anlamadan," derin nefes aldı. Ve elini masaya koydu. "Bana her şeyi anlat. Hemen şimdi."

KARA MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin