sekizinci ★ bölüm

394 57 30
                                    





Salondaki tüm silüetler karanlıkta ayağa kalkmış az önce oynanan oyunu coşkuyla alkışlarken benim gözlerim sahneden yansıyan hafif loş ışıkta pek seçemesem de o olduğundan emin olduğum uzun boylu zarif görünümlü adamdaydı.

Alkışlar yavaşlayıp az sonra da kesildiğinde perde kapandı.

Oyunu başarıyla sergilemiştik ve aldığımız tepkiye göre de oldukça beğenilmişti. Sahne arkasında birçok insan tarafından tebrik edilirken şakaklarımda birikmiş olan terleri siliyordum.

Kimseyi beklemeden hızlı adımlarla kulise geçtim. Birileri benimle konuşmak istiyordu ama benim kimseyi dinleyecek halim yoktu. İletişime kapalı halimi gören asistan yanıma yaklaşanları kibar dille uyardıktan sonra kuliste sessizlik içerisinde sahne kıyafetlerimi çıkarıp kendi kıyafetlerimi giydim.

Az sonra odanın ortasında öylece dikilirken içeri giren birkaç kişiyle selamlaşmak zorunda kalmıştım. Ufak bir tebrik konuşmasının ardından sonunda tiyatrodan çıktım.

Arabamı içeri değil dışarı kısımda kalan otoparka park etmiştim. Oraya doğru yürürken aracımın yanında park halinde duran arabasına yaslanmış geniş omuzlu, arkasını dönmüş sigara içmekte olan kişiyi gördüm. Sigara dumanını üflerken ayak seslerimi duymasıyla arkasını döndü. İşte, tam da tahmin ettiğim kişiydi.

Siyah uzun saçlarını savurup bana bir baş selamı verdi. Kendimi zorlayarak ortaya çıkardığım yarım bir gülüşle karşılık vermeye çalıştım.

"Oyununuza bayıldım," dedi birden. Benim yazdığımı nereden biliyordu?

Yüzümdeki şaşkın ifadeden anlamış olmalı ki "Gelmeden önce biraz araştırmıştım. Kendi yazdığınız oyunda yer almanız çok etkileyiciydi. Çok başarılısınız. Buraya yeni taşındım. Oyununuza ilk kez geliyorum. Bundan sonra müdaviminizim artık." diye bir açıklama yaptı.

Sesi samimiydi. Konuşurken çok kibardı. Etkileyici yüz hatları ve karşı konulamaz bakışları vardı. Kusursuz fiziğine ters düşmeyecek şekilde iyi kullanıyordu beden dilini. O an neden benim yerime onu seçtiğini anlamıştım. 

"Teşekkürler. Beğenmenize sevindim." diye karşılık verdim profesyonel bir şekilde. Elini uzattı. "Bu arada ben Hwang Hyunjin, Bay Lee."

Demek adı buydu. Beni tanımadığına emin olmuştum. En azından benim düşündüğüm şekilde tanımıyordu. Elini tutup tokalaşırken "Memnun oldum Bay Hwang," diyerek karşılık verdim.

İyice küçülmüş olan sigarasından bir nefes daha çektikten sonra izmariti uzun parmakları arasında tutup kenardaki duvara sürterek söndürdü. "Sizinle yüz yüze tanışabildiğime memnun oldum." dedi arabasına binmeden önce. Gülümseyerek bir baş selamı verip arabama yöneldim ben de.

Ben hiç memnun olmamıştım.

İçimde tarif edemediğim bir his dolup taşıyordu. Her gün evimin karşısındaki odasında, mutfağında, balkonunda gördüğüm adamı şimdi yüz yüze görmüştüm. Benim olması gereken evde yatıp kalkan, benim olması gereken adamla yatıp kalkan kişiyle hiçbir şey olmamış gibi sohbet etmiştim.

Neydi içindeki bu duygu karmaşası bilmiyordum. Kıskançlık, kızgınlık, nefret, hüzün ya da başka bir şey.

Park alanından çıkıp son sürat arabamı sürerken aklımdaki tek şey sevgilisinin ona yaşattığı yeni heyecanlardı.


slmslmmm

devamini texting yazicam artik rahatca okuyabilirsnizzz

lutfen yıldızlamayı unutmayinn 🌟🌟🌟🌟

once more to see you ☆ minbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin