on dokuzuncu ★ bölüm

259 50 10
                                    




kisacik yazdim zaten gecmeden okuyun 😡🫰🏻


Buradaydı. Oyunumu izlerken parlayan gözleri tıpkı eskisi gibiydi. Sonrasında beni tebrik ederken sarılışı, elini belimdeki her zamanki yerine koyuşu, benim utangaç gülümsemem hala aynıydı.

Sonrasında otel odamızda beni bekleyişi, hediyesini verirken heyecanlanışı, benden önce uykuya dalması ve beni gidecekmişim gibi sıkı sıkıya tutması hala aynıydı.

Ama yine de eksik bir şeyler vardı.

Gece boyunca gözlerimi tavana dikmiş, düşüncelerimin arasında kaybolmuştum. Changbin'in varlığı hem rahatlatıcı hem de tedirgin ediciydi. Onunla yeniden bu kadar yakın olmak, eski yaraları kaşımak gibiydi. İçimdeki karmaşık duygular, bir yandan ona tekrar şans vermek istememle, diğer yandan tekrar incinmekten korkmam arasında gidip geliyordu.

Eskisi gibi olabilecek miydik? Ya da daha önemlisi, eskisinden de güçlü bir ilişki kurabilecek miydik? Bu sorular beynimi kemirirken, kalbim ona bir kez daha inanmak istiyordu. Hatta inanıyordu da.

Birinin elinin nazikçe saçlarımda gezindiğini hissettiğimde yavaşça gözlerimi açtım. Oda çok aydınlıktı. Yanımda kıvrılmış yatan ve saçlarımı okşayan Changbin'i gördüğümde istemsizce yerimden sıçradım.

Şaşkınlıkla geri çekilmeye çalıştım, ama Changbin'in sıcak gülümsemesi ve yumuşak sesi beni durdurdu.

"Günaydın." dedi, sanki sakin bir şekilde.

Gözlerimi ovuşturup doğruldum, Changbin'in yüzündeki sakin ifade beni biraz rahatlattı. "Günaydın." diye mırıldandım.

Bir yandan da bu durum garip hissettirdiği için yataktan kalkmaya uğraşıyordum. Sonunda kalkabilmem için biraz geri çekildi. Saçlarımda az önce ellerinin gezindiği yerler karıncalanırken hızlı adımlarla banyoya gidip yüzümü yıkadım.

Dişlerimi fırçalarken aynadaki aksime baktım. Aylar geçmiş, eski çökmüş görüntüm gitmişti. Yüzüm sağlıklı bir şekilde parlıyordu. Bakışlarım elime indiğinde ellerimin titrediğini fark ettim.

Gerilmemi gerektirecek bir durum yok, diye tekrarladım kendi kendime. Ama yine de etki etmişe benzemiyordu. Neden onun varlığı böylesine gerilmemi sağlıyordu ki?

Kendime sakin olmayı telkin ederek banyodan çıktım. Odaya girdiğimde Changbin gömleğinin düğmelerini ilikliyordu.

"Seninle gurur duyuyorum." dedi birden. Sesinde samimi bir hayranlık vardı. "Katılımın bu kadar yüksek olmasına çok sevindim. Böyle olacağını biliyordum. Her şeyin en iyisini hak ediyorsun, Minho."

Bir an için gözlerimin dolduğunu hissettim. Onun bu kadar içten bir şekilde konuşması, kalbimde bir yerlere dokunuyordu. Ama hâlâ gergindim. Changbin'e mesafeli durmaya çalıştım, ama o bana yaklaştı, elini nazikçe elime koydu.

"Minho, biliyorum, bu kolay değil. Ama her şeyin güzel olacağını ve bu sefer seni hayal kırıklığına uğratmayacağımı bilmeni istiyorum." dedi, sesi kararlı ve içtendi.

Gözlerimden yaşlar süzüldü. Kalbim hâlâ ona inanmak istiyordu. Onun bir sözünün beni kolayca ağlatabilmesi sinirlerime dokundu. Kendime birazcık kızdım.

"Seninle tekrar bu kadar yakın olmak beni geriyor." dedim dürüstçe. Cevap vermek yerine beni kollarının arasına aldı. Ona sıkıca sarıldım, tüm korkularımı ve umutlarımı bu sarılmada hissettirerek.

Az sonra sıkı tutuşunu biraz gevşetip bir eliyle çenemi nazikçe tutarak gözlerimin içine baktı. "Seninle tekrar bu kadar yakın olabilmek benim için ulaşılmaz bir hayaldi." Sesi öylesine içtendi ki, kalbimdeki duvarlar yavaş yavaş yıkılmaya başladı.

Yavaşça bana doğru eğildi. Dudaklarımız birleştiğinde, dünyadaki tüm karmaşanın bir an için durduğunu hissettim. Öpücüğü önce yumuşak ve nazikti, sanki geçmişin tüm acılarını silmek istercesine.

Dudakları benimkileri yeniden keşfederken, git gide öpücüğü derinleşti, daha hızlı hale geldi. Elleri, yüzümde ve boynumda geziniyor, beni kendine daha da yakınlaştırıyordu.

Öpüşmemiz giderek daha da yoğunlaştı, nefeslerimiz birbirine karıştı. Birbirimize duyduğumuz özlem ve arzu, dudaklarımızın her temasında hissediliyordu. Ayrı kaldığımız sürenin acısını çıkarırcasına, nefessiz kalana kadar öpüştük. Changbin'in kollarında, tekrar bütünleşmiş gibiydim. Bu sefer, gerçekten her şeyin güzel olacağına inanmaya başladım.


bir opucuge tav olup YANDI TUM ISIKLAR YENIDENNN triplerine girme enayiliginde minho gibi ol 😊😊😊😊😊

saka artık kotu seyler yazmicam bana guvenin 😘

YILDIZLAMAYI UNUTMAYIN

once more to see you ☆ minbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin