yirmi birinci ★ bölüm

201 31 20
                                    






Geçmiş, Changbin:

Bir tabak kırıldı.

"Sana hayır dedim!"

Bir tabak daha.

Bu haftaki kaçıncı tartışmamızdı artık hatırlamıyordum bile. Herkesin gıpta ettiği ilişkimizi bu şekilde mahvetmemiz aklımı yitirmeme sebep olacaktı. Hiçbir şeyden vazgeçmek istemiyordum. Ama daha iyi bir hayat için buna mecburdum. İkimize daha iyi bir hayat sunmak için.

"Minho, oturur musun lütfen?"

Yanına yaklaşmaya çalıştığımda elinde tuttuğu bardağı bana doğru fırlatmıştı. Tam ayakucumda düşüp kırılan cam parçaları mutfak zemininde parıl parıl parlayan diğer cam parçalarına karışırken olduğum yerde mıhlanıp kaldım.

"Oturamam Changbin! Sen nişanlını değil de babanı mı seçiyorsun? Neden bırakıp gitmek zorundaymışsın burayı? Bu ülke neyine yetmiyor? Yanına gitmezsen elindeki üç kuruşu da alır diye mi korkuyorsun? Senden nefret ediyorum! Beni hiçbir yere götüremezsin!"

Konu yeniden aynı yere gelmişti. Her kavganın sonu buraya çıkıyordu artık. "Ben bizim için çalışıyorum sevgilim, neden anlamak istemiyorsun?"

"Sen böyle mi çalışıyorsun Changbin? Eğer beni şu kadar sevseydin böyle saçma bir teklifle gelmezdin karşıma!"

Bana tükürürcesine konuşması artık canımı eskisinden daha fazla yakıyordu. Sakinliğimi korumaya çalışmıyordum. "Sen zar zor inşa ettiğimiz yuvayı bu kadar kolay mı yıkıyorsun?" diye çıkıştığımda suratına hemen o ifadeyi yerleştirdi. Suçsuz bile olsan kendini suçlamanı sağlayacak o ifadeyi.

"Ben seninle gelmeyeceğim Changbin. Ya ben ya babanın işi."

Az öneki bağırışlarının aksine soğuk ve sakin bir tonda çıkan sesini duyduğumda şokla başımı kaldırıp ciddi olup olmadığını kontrol ettim. Oldukça  ciddi görünüyordu.

"Seninle oturup doğru düzgün konuşamayacak mıyız biz ya? Bir kez olsun beni anlamaya çabalamayacak mısın? Neden siktiğimin empatisini kurmak bu kadar zor senin için!" Gözünden akan bir damla yaşı gördüğümde haddinden fazla bağırdığımı anlamıştım. Ama bu hatamı toparlayacak kadar umursamıyordum şu an üzülmesini.

"Evleneceğiz biz yakında, farkında mısın?" Tekrar konuştuğumda artık beni dinlemiyordu. Arkasını dönmüş mutfaktan çıkmaya yeltenmişken ayaklarıma batan cam kırıklarına dikkat etmeden ilerlemeye başladım.

"Gelme! Sakın peşimden gelme!" Boğazı yırtılırcasına bağırdığında ilerlemeyi kestim. Tek çırpıda mutfaktan çıkıp beni o dağınıklığın ortasında tek başıma bırakmıştı. Kalp kırıklarımız gibi kırılıp parçalanmış camlar ayaklarımın altına batarken en şiddetli kavgamızın bu olduğunu düşünerek orada öylece dikiliyordum.

Bir süredir her şeyden bir kavga buluyordu. Düğün davetiyelerini hazırlarken çağırmam gereken birkaç kişi yüzünden benimle kavga edip davetiyeleri yırtmaya kalkıştığında onu alttan almıştım. Evimizin eşyalarını alırken ailem hediye olarak mutfak eşyası yolladığında babamdan gelen hiçbir şeyi kabul etmeyeceğini söyleyerek bağıra çağıra onları kapının önüne koyduğunda onu alttan almıştım.

once more to see you ☆ minbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin