12

176 30 49
                                    

Vekilharç kelimesini burada hükümdar vekili anlamında kullandım. Hükümdar vekili hükümdar küçükken, yokken ya da yönetme ehliyetinden yoksunken onun yerine ülkeyi yönetebilir. Yani vekilharç dediğimiz kişi Seungcheol'ün babası arkadaşlar.
İyi okumalar...

Dükalık Sarayı

Vekilharç ve Seungcheol

"Sarayda çıkardığın karmaşanın sebebi ne?"

"Ne karmaşası? Ben yalnızca yapmam gerekeni yapıyorum."

"Bir kadını öldürmüş askerlerin. Jeonghan çok korkmuştu. Ne yapmaya çalışıyorsun? Ne istiyorsun ondan?"

"Ah, o mu? O kadın bir haindi. Biliyorsun ki buradan bilgi sızdırıp satan biriydi. Öldürülmesi gerekiyordu. Jeonghan'dan ne isteyebilirim ki ayrıca? Ne kadar da korkakmış. Böylesi çapulculara bile kaybeder demiştim. Sen de görmüş oldun nasıl bir halde olduğunu. Orada kendisini nasıl savunacak. Sarayına birileri giriyor ve birileri öldürülüyorken ne yapıyordu? Dışarıda geziyordu. Hiçbir önlem yok."

"Ne istiyorsun?"

"Onu buraya getir. Burada güvende olur. Ben bir şey yapmadım ama başkaları yapabilir."

~•~•~•~

Jeonghan kendine geldiğinde üzeri çıplak şekilde küvetin içinde olduğunu gördü. İçinde bulunduğu küvet daha önce kullandığı bir küvet değildi. Başında hizmetkarı da yoktu, Seungcheol vardı.

"Ne oldu bana?"

"Yüksek ateşten yığılıp kalmışsın. Ben de buraya getirdim seni."

"Neredeyim?"

"Dükalık sarayındasın. Yani benim yanımdasın."

Jeonghan şaşkınca Seungcheol'ün gülümsemesine bakıyordu. Buraya gelmeyi istemiyordu. Babasından çekiniyordu.

"Ama baban beni istemiyordu. Buraya niye getirdin beni?"

Seungcheol üzerindeki kıyafetlerle beraber küvetin içine ayaklarını soktu. Jeonghan'ın karşısına geçip oturduğunda "Burası o saraydan daha güvenli. Babamdan artık çekinmene gerek yok. Babamın askerleri o kadını boşuna öldürmedi. O kadın bir hainmiş." dedi.

"Nasıl olur?"

"Hırsızlıkla suçlanıyordu. Buraya daha önce de gelmişti. Birkaç kez bilgi çalmış."

Jeonghan'ın aklına o not geldi. Seungkwan'ın üvey annesi olduğuna göre dükalığa boşuna gelmemiş olmalıydı. Öldürülmesi çok şüpheliydi. Üstelik en son cebine koyduğu kağıdın da nerede olduğu meçhuldü.

"Seungcheol, benim geri dönmem lazım."

Jeonghan ayaklandığında Seungcheol onu çekip kucağına oturttu. Kollarını beline sarıp "Neden bu kadar acele ediyorsun? Çok mu önemli oraya gitmen?" dedi boynundan öperken.

"Evet, bırak lütfen."

"Ateşin yeni düştü. Birazcık dinlen."

Boynuna ve ensesine öpücükler bırakmaya devam ediyordu.

"Seungcheol... Gitmem gerek diyorum. Önemli işlerim var. Burada vakit kaybedemem."

"Neymiş o önemli işin?"

"Seungkwan yaralandı, ona sormam gerekenler var."

"Ne soracaksın?"

Jeonghan söyleyip söylememekte kararsızdı ama bir yandan söylemesi gerektiğini de düşünüyordu.

KARGA ~ JeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin