8.bölümde geçen Choi Yongjun ile kral arasında geçen konuşmanın hatırlatması;
"Karnında bir bebekle onu oraya sen hapsetmedin mi oysa?"
"Bana olan öfkeni anlıyorum. İlişkinizi bildiğim için benden şüphelenmeni haklı buluyorum."
"Ama böyle ölmeyi hak etmedi!"
"Tanrı onu cezalandırdı, ben değil."
Kralın bu sözleri vicdan azabını bastırabilmenin küçük bir yoluydu yalnızca.
"Beni öldürün ama bebeğime zarar vermeyin."
"Hayır, seni öldürmeyeceğim. Böyle bir ahlaksızlığın cezasını çekmelisin Yoon Seo Hyung."
Jeonghan henüz üç yaşındayken kralın eşi Seohyung yeniden hamileydi. Kavurucu yaz sıcakları gelmeden yeterince büyük olan karnı değildi acı veren. Adeta bir bodrumdan farksız olan karanlık odada geçirdiği gecelerle saydığı günlere bir yenisini ekliyordu. Kral dışında sarayda kimse bu bebekten haberdar değildi. Kral, bebeğin kendisinden olmadığına emindi. Eşinin böyle bir ahlaksızlık yaptığını kimseler bilmemeliydi. Bu utancı paylaştığı yalnızca birkaç görevli vardı. İçlerinden biri doktor, ikisi de Seo Hyung'u takip etmesi için bırakılan hizmetçiledi. Onlar da bir kap yemek ve su vermekle görevlilerdi.
Seohyung içinde kıpırdanan bebeğin heyecanını yaşayamayacaktı. Her gün çektiği acı dolu ısdıraplarla vücudu takatsizdi. Bu eziyetlerin sonucunda hastalanması da kaçınılmaz olmuştu. Bu yüzden yataktan bile kalkmak onun için sırtında kaya taşımak kadar zordu.
Dileği, bunu kendisine yaşatan kralın acı içinde yataklara düşmesiydi. Öyle de olacaktı.
Kral, eşinin karnındaki meyvenin bir başkasından olduğuna emindi. Onu en alt katlardaki odaya kapatmaya ve karnında bir bebek olmasına rağmen cezasını ağır bir şekilde ödetmeye kararlıydı. Her ne kadar şüpheleri Choi Yongjun'u işaret ediyorsa da gerçekliğini ispatlama gereği duymuyordu. Bunu bir sır olarak sakladı. Bu yüzden onu en ücra köşelerde yalnızlığa mahkum ediyordu. Durum böyleyken eşinin ölümcül hastalığa yakalanması da olasıydı. Fakat bunu bilen bir kişi vardı: Choi Yongjun. Lakin onun gücü Seohyung'u kurtarmaya yetecek türden değildi. Kral, sağlığı henüz yerindeyken herkesin korktuğu acımasız biriydi. Lakin onun da gücü eşini mahkum etmesinin üzerinden geçen aylar sonrası tükenmeye başlamış, bebeğin doğumu o gün kralın felç geçirmesiyle sonuçlanmıştı.
"Bebek sağlıklı doğdu efendim."
Dük eline aldığı bebeği de krala kaptırmamak adına bebeğini yeni kaybetmiş bir kadına götürmüştü.
Kralın yatağa düşmesini fırsat bilerek gizlice saklıyordu. Kral da dahil diğer herkese bebeğin ölü doğduğu söylenmişti.
Yine de kral uslu durmaktan hiç çekinmemiş ve Seohyung'u ailesiyle tehdit etmeye başlamıştı.
"Bebeği nereye sakladın?"
"Nerede ben de bilmiyorum."
"Sana inanacağımı mı sanıyorsun? Kral eşi ve bir prens annesiyken böyle bir ahlaksızlık yaptığında da benden sakladın. Madem öyle, sahip olduğun şeylerin değerini hatırlatayım sana."
Kral, eşinin ailesini yok etme kararı almıştı. Bu Seo Hyung'un ikinci cezasıydı. İhanetinin bedelini büyük bir kaybedişle ödeyecekti. Ailesinin de içinde bulunduğu sarayın alt kesim insanlarının yaşadığı bölgede çıkan yangın, Seo Hyung'un kulağına gitmişti. Hasta ve güçsüz bedenini zorlukla oraya kadar sürüklediğinde ailesini kurtaramadan üzerine düşen kor alevlerin altında kalmıştı.
Bütün saray halkı bu yangının bir kaza sonucu çıktığına inandırılmış ve üzeri kapatılmıştı.
Kral onu küllerin arasında yok etmeyecekti, ama istemediği şekilde gerçekleşen bu olayı 'tanrının cezası' olarak nitelendirmişti.
Seungkwan
Seungkwan henüz yeni doğmuş bir bebekken Dük, hiçbir şeyden habersiz bebeği kralın hasta yatağına yatmasını fırsat bilip bebeğini yeni kaybetmiş bir hizmetkara verdi. Kadın bebeği belli bir yaşa kadar kendi çocuğu gibi büyütmüştü. Fakat aradan geçen dört yıl sonra Dük çocuğu geri aldı ve özel eğitim vermeye başladı. Seungkwan on sekiz yaşına kadar aldığı eğitimlerle bir hizmetkardan daha fazlası olmuştu. Özel olarak yetiştirilen bu çocuk dükalığa bir hizmetkar olarak girip gizli bir suikastçı olarak çıkmıştı. Yaklaşık bir yıl daha eğitimleri devam eden Seungkwan, görevini yapmak için Kraliyet sarayına tayin edildi. Asıl görevi birini öldürmek ve dükün vekilharçlıktan gerçek krala terfi etmesiydi. Ama Seungkwan durumu böyle bilmiyordu. Amacı bir suikastçı olarak ilk görevini yapmak ve ölen annesinin intikamını almaktı. Seungkwan, Choi Yongjun'un himayesi altında olmaktan duyduğu minneti borç biliyordu. Ona söylenenleri bir görev olarak kabul edip yerine getirmeye hazırdı.
"O adam senin anneni öldürdü. Sen de ona onun değer verdiği bir şeyi çalarak acı çektirmek istemez misin?"
Dük, ölen sevgilisinin intikamını almak ve kendi gücüne güç katabilmek amacı güderek Seungkwan'ı bu suça azmettirmeyi başarmıştı.
Seungkwan, Dükün söylediklerinin aksi hiçbir şey demeyip verilen emri yerine getirmek için hazırlanmıştı. Önce bir dost gibi yakınlaştığı Jeonghan'ı haince öldürecekken işler tersine gitmişti. Onu büyüten üvey annesinin mektubunu okuduktan sonra Jeonghan'ın kardeşi olduğuna dair şüpheleri büyümüş ve amacından vazgeçmişti. Böyle büyük bir ihaneti kendi kardeşine yapmak aslında yalnızca dükün işine yarayacaktı. Böylece Seungkwan öz babası tarafından kandırıldığını anlamıştı.
Günümüz
Seungcheol geri döndüğünde koşarak Jeonghan'ın odasına gitti. Odanın kapısı açıktı, önünde ne hizmetçiler ne de Jeonghan vardı. Başından aşağı başlayan sıcaklık tüm vücudunu ele geçirdi. Korku ile titreyen gözleri etrafta Jeonghan'ı aramaya başladı. Koşar adımlarla bulunduğu katı dolaştı. Koridorun sonundaki açık kapıyı görünce bir hışımda kapının önüne attı kendisini.
Titreyen gözleri titremeyi bırakmış, çalışma masasındaki kitaptan gözlerini çeken Jeonghan'ın masumca bakan gözleriyle karşılaşmıştı. İçine serpilen rahatlama sonrası Jeonghan'ın başında dikelen babasına öfke ile baktı. Babası Seungcheol'ün ani gelişinin üzerine onun olduğu tarafa rahatsıca bakmıştı. Az sonra Seungcheol, öfke ile birbirine bastırdığı dudaklarını araladı; "Amacınız nedir baba? Ona ne yapmaya çalışıyorsunuz?"
Choi Yongjun sertçe çıkan ses tonuyla konuştu; "Gördüğün üzere ders veriyorum. Eğitimini başlattım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARGA ~ Jeongcheol
FanfictionKendilerini dünyadan soyutlamış olan toplumun yaratılışlarına karşı gelmelerine tanrılar çok sinirlenmiş ve onları bir daha kız evlat dünyaya getiremesinler diye lanetlemişti. (Arkadaşlar buradaki karga bildiğimiz karga değil!!) #1 - Jeongcheol